Garip işler - Hüsnü Mahalli

  • Arşiv
  • |
  • Ortadoğu
  • |
  • Uluslararası Siyaset
  • |
  • Düzen cephesi
  • |
  • 22 Ocak 2013
  • 05:22

Katar'ın başkenti Doha'da 11 Kasım'da ABD'nin talimat ve baskısıyla birleştirilen Suriyeli muhaliflerin örgütü Suriye Ulusal Koalisyonu yönetimi hafta sonu İstanbul'da toplanmış ve sürgünde hükümeti tartışmıştı. Ancak parasızlıktan, uluslararası ilgi ve desteğin azalmasından sonra Koalisyon Başkanı El-Hatip para için Katar'a uçtu. Çünkü El-Hatip'e göre hükümet kurmak ve çalışmalara başlamak için her gün 40 milyon dolar gerekiyor. Bu kadar para ancak Katar'da bulunur. Katar Şeyhi Hamed ise bu parayı vermek için Obama'nın gözüne bakar. Obama da Hamed'e göz kırpmadan önce yan gözle Suudi Kral Abdullah'ı süzer. Çünkü gelen haberlere bakılırsa, Suudiler Türkiye-Katar-Mısır ittifakından ve dolayısıyla Müslüman Kardeşlerin bölgesel politikalarından hiç hoşnut değil. Özellikle bir grup Mısırlı'nın geçen ay BAE'de yakalanmasından sonra. BAE açıklamalarına göre bu kişiler Müslüman Kardeşler örgütünden ve iktidarı devirmeye yönelik faaliyetlerde bulunuyorlardı.

YENİ SÜRECE GEBE
Suudiler, Müslüman Kardeşlerin BAE, Kuveyt ve Yemen'deki çalışmalarından tedirgin. Müslüman Kardeşlere karşı çıkarlarını korumak için bir yandan bu ülkelerdeki Vahabi Selefi örgütleri destekleyerek ABD'ye gözdağı vermekte, diğer yandan ABD'nin Katar ve Türkiye üzerinden bölgesel projelerine karşı olduğunu hisettirerek gerçek stratejik müttefikin kendisi olduğunu söylemektedir. Suudilerin 'Arap Baharı' ile iktidara gelen ya da getirilen Müslüman Kardeşler dengesinden ve bu dengenin arkasındaki Mısır-Türkiye-Katar üçgeninden rahatsız olması yeni süreç başlatacaktır.
Dikkat edilirse artık Batı'da ne politikacılar ne de medya Suriye ile ilgilenmekte. Belki de bu nedenle ve yalnızca Batı'nın dikkatini çekmek için muhalif silahlı gruplar arada büyük katliamlar yapıp devleti suçlamaktadır. Durum böyle olunca Türkiye, Suriye konusunda giderek yalnızlaşmaktadır. Gün gelecek, şu an Ankara'nın en stratejik müttefiki gibi görünen Katar Şeyhi bile Ankara'nın telefonlarına çıkmayacak. Çünkü o tip liderler ABD'den gelecek talimatla hareket ederler.
Özetle Suriye ve Suriye'den dolayı Ankara'nın politikaları giderek sıkışacak. Çünkü İran, Rusya ve Çin asla geri adım atmayacak. ABD'nin yeni kurmayları ve Dışişleri Bakanı John Kerry Esad'sız geçiş döneminin imkansızlığına inanıyor. İçeride ise iki yıl geçmesine rağmen silahlı gruplar Esad iktidarını sarsamadı. Çünkü Suriye halkının büyük bölümü yaşanan yıkımdan bu grupları sorumlu tutuyor. Bu gruplarda Suriyeli olmayan ve dünyanın dört bir yanından gelen binlerce radikal var. Suriye halkı bunlara alışık değil. Batılı kamuoyu hiç alışık değil.

HANGİ DİN İÇİN?
Belki de bu nedenle ABD Suriye'de sürekli cinayet işleyen ve katliam yapan El-Nusra örgütünü terör listesine aldı. İşin garip tarafı Suriye muhalefetini temsil eden Ulusal Koalisyon ABD'nin bu kararına tepki göstermiş ve El-Nusra'yı aklamaya kalkışmıştır. Ulusal Koalisyon bunu yapmak zorundaydı çünkü bu militanların büyük bölümü Kaide ve Taliban kamplarında eğitim görmüş, öldürmeye programlanmıştır. Tıpkı şu anda Türkiye'nin Suriye'deki en güçlü müttefiki Fransa'nın Somali, Mali ve Cezayir'de yok etmeye çalıştığı radikal İslamcı militanlar gibi.
Ama işin garip tarafı aynı Fransa, Suriye'de bu militanların ideolojik kardeşlerine sınırsız destek vermekte, ABD'nin Afganistan'da savaştığı Taliban, Katar'da ofis açmakta ve bu coğrafyada her şey din adına, din için yapılmakta ve yaptırılmaktadır.
 Peki ama hangi ve nasıl bir din?

Akşam / 22.01.13