Erbil-Bağdat arasında 'petrol kriz hattı' – Fehim Taştekin

  • Arşiv
  • |
  • Kategori yok
  • |
  • 07 Nisan 2012
  • 03:47

Irak’ta Amerikan güçlerinin 15 Aralık’ta tamamen çekilmesine paralel olarak etnik ve mezhepsel kılıçlar da çekildi. Şii-Sünni ve Kürt-Arap restleşmesi giderek çetrefilleşiyor. Rejim değişikliğine odaklı bir işgalin artçı etkileri bunlar. Sünni Devlet Başkan Yardımcısı Tarık Haşimi’nin ölüm mangaları kurduğu suçlamasıyla hakkında tutuklama kararı çıkartılması Sünni-Şii hattındaki mevcut gerilimde yeni bir sıçrama oldu. Tutuklama kararına imza atan Yüksek Yargı Şûrası’ndaki 9 üyeden 7’sinin Sünni olması bunun siyasete yansıma biçimini değiştirmiyor. Bağdat’tan kaçan Haşimi’yi kuzeydeki Kürt yönetiminin himaye etmesi gerilime Kürt faktörünü ekledi.

Türkiye müttefik olunca

Yıllardır Bağdat’a karşı adeta zırh olarak kullandığı Amerikan güvencesini siyaseten olmasa da sahada yitiren Kürt yönetimi, iki şeyi birden yapıyor: Bir yandan özerkliğin getirdiği avantajlarını Bağdat’la ipleri koparma pahasına korumaya çalışırken, diğer yandan ABD’nin çekilmesiyle oluşan destek açığını Türkiye ile kapatmaya çalışıyor. Kürt yönetiminin yüzü Bağdat’a olduğundan daha çok bu sıralar Ankara’ya dönük. Suriye gibi uluslararası meselelerde İran’la eşgüdüm sergileyen Şii Başbakan Nuri Maliki’nin ‘Irak’ın iç meselelerine müdahale ediyor’ diyerek, Türkiye ile arasına mesafeler koyması da ‘Türkiye-Kürdistan’ ittifakının önünü açtı. Kürt lider Mesud Barzani’nin PKK meselesinin çözümünde rol alma isteği bu yakınlaşmada ayrı bir katalizör.

Anlaşmalar ciddi sorun

Türkiye ile oluşan stratejik bağlara yaslanan Barzani, petrol konusunda şimdiye kadarki en sert restleşmeye imza attı. Washington’a giderken Bağdat’a petrol vanasını kapattı. Gerekçe Bağdat’ın ödeneği kesmesi. Irak’ın toplam petrol gelirinin yüzde 17’sini Kürt yönetimine vermesi gerekiyor. Bağdat’a günde 50 bin varil petrol pompalayan Kürtler, merkezi hükümetten alacaklarının 10 ayda 1.5 milyar doları bulduğunu söylüyor. Maliki yönetimi bir taraftan 560 milyon dolarlık bir ödeneğin yolda olduğunu belirterek krizi aşmaya çalışsa da Kürt yönetimini suçlamaktan geri durmuyor. Başbakan Yardımcısı Hüseyin el Şehristani’ye göre ‘Kürtler petrolü Basra ve Ceyhan hatlarından ihraç etmek yerine İran ve Türkiye’ye kaçırıyor. Bu şekilde Irak ekonomisi sadece geçen yıl 3.5 milyar dolar zarara uğradı.’ Mesele sadece bu değil. Kürt yönetiminin Bağdat’tan bağımsız yabancı petrol şirketleriyle üretim ortaklığı modeliyle imzaladığı onlarca anlaşma köprülerin atılmasında bir diğer neden. Bağdat bu anlaşmaları hükümsüz sayıyor ve Erbil’le çalışan firmaları Irak’ın diğer bölgelerinden kovmakla tehdit ediyor. Nitekim Exxon, Basra’daki yatırımını kurtarmak için bir mektupla Kürtlerle projelerini askıya alma sözü verdi. Erbil’e bakılırsa Exxon henüz kuzeyde kontak kapatmadı. Shell ise güneydeki 17 milyar dolarlık doğalgaz anlaşmasının hatırına hemen Kürtlere sırt çevirdi. Bağdat’tan iş alma şansı olmayan Norveçli DNO, İngiliz Afren, Gulf Keystone ve Kanadalı Talisman Energy, Türkiye’den Genel Enerji gibi küçük şirketler ise Kürtlerle çalışmayı sürdürüyor. Haşimi’nin durumu ve petrol anlaşmazlığı dahil Irak’ı parçalanmaya sürükleyen tüm krizleri çözmek üzere bir ulusal konferans üzerinde çalışılıyordu. Ancak 4 Nisan’da bu konferans da belirsiz bir tarihe ertelendi.

ABD çabalıyor ama…

ABD’nin 4 aydır sürdürdüğü temasların da işe yaramadığı anlaşılıyor. Beyaz Saray’ın 2 No’lu ismi Joe Biden’ın danışmanı Antony Blinken, ocaktan beri Maliki ile 9 kez görüşmüş ama nafile. Maliki’yi diktatör olarak resmeden Barzani’nin çarşamba Beyaz Saray’da görüştüğü ABD Başkanı Barack Obama’dan aldığı ‘Bağdat’la uzlaş’ telkininin ne kadar işe yaradığı meçhul. Maliki açısından güç ile kontrol arasında ters ilişki işliyor. İktidarını perçinledikçe Kürdistan’ı hepten kaybediyor. Bu gidişatın nereye varacağını ve Türkiye’yi nasıl etkileyeceğini kestirebilen yok.

Radikal / 07.04.12