Emperyalist saldırı, savaş ve iç savaş örgütü NATO’ya geçit vermeyelim!

  • Arşiv
  • |
  • Gençlik Hareketi
  • |
  • Liseli Gençlik
  • |
  • 08 Aralık 2012
  • 14:01

Türk sermaye devleti, yakın zaman önce NATO’dan Patriot füze sistemi talebinde bulundu. NATO da sadık üyesinin/uşağının bu talebini geri çevirmedi. İkisi Almanya’dan, biri Hollanda’dan olmak üzere üç adet Patriot füze sistemi getirilecek ve Diyarbakır-Malatya-Gaziantep üçgeni içinde bir yere kurulacak.

Sermaye devleti adına Patriot talebini dile getiren dinci-gerici AKP iktidarı, önce bölge halklarına yönelik emperyalist savaş aracını meşrulaştırmak ve tepkileri dindirebilmek için komutanın kendisine olacağını iddia etti. Ancak bu da çok geçmeden bizzat NATO şefleri tarafından yalanlandı. Doğrudan NATO şefleri tarafından yapılan açıklamalarda komutanın NATO’da, maliyetin ise Türk devletinin sırtında olacağı belirtildi.

Bu süreç Türkiye’nin NATO ile olan ilişkisini de gündeme getirdi. Öyle ki, süreç yalnızca Patriotların ülkeye getirilmesi ile değil, İzmir’in NATO’nun Kara Komutanlığı merkezi yapılması ile devam etti.

Türk devletinden “savunma” yalanı

Emperyalist efendilerinden Patriot talebinde bulunan Türk sermaye devleti, bunu “savunma” ve “güvenlik” gibi gerekçelerle makyajlamaya çalışıyor. Oysa bu gelişme Türk devletinin bölge halklarına yönelik emperyalist saldırganlıkta oynadığı uğursuz rolü gösteriyor.

Bilindiği gibi, Türk devleti Suriye Ulusal Konseyi (SUK) ve Özgür Suriye Ordusu’nun kurulmasında, beslenmesinde ve güçlendirilmesinde emperyalist efendileri adına önemli bir rol oynamıştır. Buradan bakıldığında, Türkiye’nin Patriot kurma hazırlığının savunma amaçlı değil, Suriye’ye ve tüm bölge halklarına dönük saldırı amaçlı bir hamle olduğu rahatlıkla anlaşılabilmektedir. Dinci-gerici AKP iktidarı, NATO aracılığıyla, başını ABD’nin çektiği emperyalist efendilerinin Ortadoğu’ya yönelik kirli ve kanlı stratejisine taşeronluk yapmaktadır.

Türkiye: NATO’nun savaş üssü!

Gelinen yerde Türkiye NATO’nun savaş üssüne çevrilmiş durumdadır. Türkiye toprakları baştanbaşa NATO üsleri, silah ve personeliyle donatılmıştır. Örneğin NATO’nun en büyük ikinci havaalanı Afyonkarahisar’dadır. İncirlik başta gelen bölgesel silah (nükleer de dahil) deposudur. Şile Stinger Üssü, Konya AWACS Üssü, Balıkesir Vault Füze Rampası Üssü, Muğla-Aksaz Deniz Üssü gibi belli başlı merkezler dışında Merzifon’dan Pirinçlik’e, Çanakkale’den Van-Pirreşit’e sayısız hava hareket merkezleri vardır. Libya’ya yönelik emperyalist saldırıda da görüldüğü üzere, NATO’nun en önemli komuta merkezlerinden biri de 2004’ten beri İzmir’dedir.

Kürecik’e kurulan füze kalkanı ile yine yakın bölgeye kurulacak olan Patriot füze sistemleri, NATO’nun Türkiye üzerindeki hegemonyasının daha da arttırılması anlamına gelmektedir.

On yıllardır dünya halklarına jandarmalık yapan NATO, en özlü ifade ile emperyalist saldırı, savaş ve iç savaş örgütüdür. Dünyanın hemen her yerinde emekçi halklara savaş açan ve Kore’den Yugoslavya’ya kadar bir dizi ülkede vahşi katliamlara imza atan NATO, bir dizi ülkede de iç savaşı bizzat örgütlemiş, yarattığı kontr-gerilla örgütlenmeleri eliyle katliamlarını sürdürmüştür.

Bugün yapılan da NATO’nun bu kanlı siciline uygundur. Zira NATO Ortadoğu halklarına saldırmakta, en vahşi yöntemlerle emekçi halkları katletmekte, Ortadoğu ülkelerinde kendi işbirlikçi çetelerini oluşturmaktadır.

NATO’ya geçit vermeyelim!

Sonuç olarak; emperyalist saldırı, savaş ve iç savaş örgütü NATO’nun Türkiye’ye konuşlandıracağı silahlar mevcut savaş konseptinin yalnızca bir parçası. İzmir’deki Kara Komutanlığı, faaliyete geçen füze kalkanı ve yapılan bir dizi hazırlık, NATO’nun Türkiye eliyle halklara kan ve ölüm kusmak için gemi azıya aldığının işareti.

Bugün bu emperyalist barbarlık kulübüne karşı mücadele etmek hayli güncel bir görev olarak tüm kesimlerin karşısında duruyor. Zira kaybedilen her mevzi, yitirilen her dakika Ortadoğu halklarını biraz daha ölüme ve yıkıma sürüklüyor.

(Liselilerin Sesi, sayı 47, Aralık 2012)