(14.02.13) - Kapitalizmin krizi derinleşirken, en ağır fatura her zaman işçi ve emekçilere kesiliyor. Dünyanın dört bir yanında işçi ve emekçiler düşük ücretlere, güvencesiz çalışmaya, örgütsüzlüğe razı edilmek isteniyor. Taşeronlaştırmayla, esnek çalışmayla modern köleler haline getirilecek kadar “şanslı” olmayanlara ise işsizlik ve açlık dayatılıyor.
Ancak emekçiler de tüm bu saldırılara karşı seslerini yükseltiyor. Parçalı ve dağınık da olsa dünyanın her yanından kitlesel ve militan eylem haberleri geliyor. Dünün refah toplumu olan Avrupa’nın emekçileri ile bugüne kadar “3. Dünya” denilerek hakir görülen toplumların emekçileri aynı taleplerle meydanları dolduruyor, aynı polisin gazına, copuna karşı duruyor.
ArcelorMittal işçileri Strasburg’da polisle çatıştı
Avrupa’da kapitalist kriz derinleşirken, krizin etkileri otomobil ve demir-çelik sektöründe giderek daha fazla kendini hissettiriyor.
Geçtiğimiz yıl 4 milyar dolar zarar ettiğini açıklayan dünyanın en büyük demir çelik tekeli ArcelorMittal, Avrupa’daki fabrikalarını kapatacağını açıkladı. Fabrikalar kapatılırsa 1.300 kişi işsiz kalacak.
Belçika ve Fransa’da ki ArcelorMittal işçileri işsiz kalma tehlikesine karşı direnişe geçtiler. Belçika’da ve Nabur’da eyleme giden işçiler, şimdi de Strasbourg’daki Avrupa Parlamentosu önünde protestolarını sürdürdüler.
Parlamento binasına yürüyüşe geçen ArcelorMittal işçileri burada polisin gaz bombaları, biber gazları ile durduruldu. Öfkeli işçiler de polise taş ile karşılık verdi. İşçiler 1 saat polisle çatıştı.
İrlanda’da 100 bin kişilik protesto gösterisi
İrlanda hükümetinin İrlanda bankalarını kurtarmak için Avrupa Merkez Bankası’ndan aldığı krediler ülke genelinde 100 bin kişinin katıldığı gösterilerle protesto edildi. Gösteriler son 4 yıl içinde gerçekleşen en kitlesel protesto eylemleriydi.
2 milyon işçinin üçte birinin örgütlü olduğu İrlanda Sendikalar Birliği’nin (ICTU’nun) çağrı yaptığı protesto gösterilerine başkent Dublin’de 60 bin kişi, Cork’ta 15 bin kişi, Waterford’da 13 bin, Limerick’te 10 bin, Sligo’da 7 bin ve Galway’da 5 bin kişi katıldı.
İrlanda’da kriz nedeniyle kamu sektöründe çalışanların ücretlerinde %20 oranında kesintiye gidilmişti.
İrlanda hükümetiyle Avrupa Merkez Bankası arasında, güç durumdaki İrlanda bankalarını kurtarmak amacıyla İrlanda’ya 10 yıl içinde 20 milyar Euro kredi verilmesini öngören anlaşma, önceki gün imzalanmıştı.
ICTU-Genel Sekreteri David Begg Dublin’deki mitingde yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Her İrlandalı bankaların kurtarılması için 9 bin Euro ödemiş durumda. İrlanda da kriz için 41 milyar Euro ödedi, ki bu Almanya’nın İngiltere’nin, İspanya veya Portekiz’in ödediğinden daha fazla. Yeni anlaşma ile eski sorun gündeme geliyor: 1,8 milyon insan 64 milyar banka borcunu ödemeyi kabul etmiyor, hem de bizim olmayan bu borcu.”
İrlanda Komünist Partisi (CPI) de yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Biz 3,1 milyar faizi ödemiyoruz, ödemeyeceğiz. Bu borç işçi ve emekçilerin işsizlerin veya belediyelerin borçları değil, spekülatörlerin, vurguncuların borcudur.”
Kolombiya’da binlerce madenci grevde
Kolombiya’da en büyük kömür ihracatçısı Cerrejon ve ortakları Avusturyalı BHP Billiton ve Anglo-Amerikan (GB) tekellerine ait madenlerde binlerce işçi greve gitti.
Madenciler, iki sene geçerli olmak üzere daha fazla ücret ve işyerlerinde güvenliğin artırılmasını talep ediyorlar. Bu 1990 yılından beri gerçekleşen ilk grev.
Dünyanın en büyük maden ocağı olan Cerrejon’da 11.000 işçi çalışıyor. Bunların 4 bini Cerrejon’un işçisi. 7 bin kişi ise taşeron işçi olarak çalışıyor.
Kamboçya’da binlerce işçi grevde
Kamboçya’nın başkenti Phnom Penh’te 11 Şubat günü 7 bin Yung Wah Industrial işçisi, Ocak ayına ait ücretlerinin ödenmemesi üzerine greve gitti. İşçiler daha sonra şehrin ana yolunu işgal ederek yolu saatlerce trafiğe kapattılar. Bavet kentinde de Manhattan Özel Ekonomik Bölgesi'nde 5 bin işçinin aylık ücretlerinin 120 Dolar’a yükseltilmesi için başlattıkları grev ikinci gününde. İşçilerin aylık maaşları şimdiye değin 64 Dolar’dı.
Geçtiğimiz hafta da Kandal’de askerler grevdeki E-Garment işçilerine saldırdı. Kadınların çalıştığı fabrikada saldırı sonucu 7 işçi yaralandı. 24 Ocak'tan bu yana grevde bulunan kadın işçiler 33 sendikalı arkadaşlarının yeniden işe alınmasını talep ediyorlar.
Almanya’da 30 saatlik çalışma haftası için çağrı
Almanya’da yüzden fazla bilim insanı, akademisyen, sendikacı, papaz, değişik parti ve sosyal-çevre inisiyatifleri‚ “Açık Mektup” yayınlayarak ‘30 saatlik çalışma haftası’ için mücadele çağrısı yaptılar.
“Çalışma süresi kısaltılmadan bir daha asla tam istihdam sağlanamaz” görüşlerine yer verilen mektupta, neo-liberal politikaların yıkıcı sonuçlarına dikkat çekilerek, neo-liberalizme karşı demokratik güçlerin ortak mücadele etmesinin zorunluluğuna vurgu yapılıyor.
Kimi Avrupa ülkelerinde yüzde 50’nin üzerine çıkan genç işsizlerin durumuna dikkat çeken “Açık mektup”ta şu görüşlere yer verildi: "Kitlesel işsizlik işçiler arasındaki yıkıcı rekabetin nedenidir. Ortaya çıkan taşeronlaştırma, düşük ücret politikası, esnek çalışma gibi politikalar ve sendikasızlaştırmalar işçiler arasındaki ayrımcılığı ve rekabeti teşvik etmektedir.”
Açık mektup çağrıcıları, 30 saatlik çalışma haftasının prensip olarak bütün AB ülkelerinde hayata geçirilmesini istiyorlar.
30 saatlik çalışma haftası talebi ilk olarak Almanya’nın sol partilerinden MLPD tarafından 1995 yılında ileri sürülmüştü. Sendikal formlarda zaman zaman tartışılan bu talep, kapitalist sistemin krizinin derinleşmesi, işsizlik sayısındaki astronomik artış ve çalışma koşullarının giderek daha çok kuralsızlaştırılarak barbarlaştırılmasının sonucu işçi sınıfı ve emekçilerin ortak talebi olarak öne çıkmaya başlıyor.