'Dünyayı biz inşa ediyoruz ama altında kalmayacağız!...' – Nihal Kemaloğlu

  • Arşiv
  • |
  • Basın
  • |
  • 29 Aralık 2012
  • 05:22

Avrupa'nın en yüksek kulesi ve Avrupa'nın en büyük AVM'sini inşa etmekle övünen Türkiye, Avrupa'nın en büyük işçi mezarlığını ise nereye gizleyeceğini bilemiyordu.

'Yer ve gök rezidans, AVM, finans kulesiyle dolmalıdır' diyen eski taşeron yeni-pop müteahhit, eski sanayici yeni yapı şirketi patronu, sektörel profilinin  devlet 'tahsisli' ve 'acele yoksullardan kamulaştırılmış' arazilerinde yükselen konutların metrekaresi 20 bin dolardan başlıyordu.

Levent-Maslak aksı adeta 'yıldız tozuyla' kutsanmışçasına görgüsüz-lüks fiyatlarla bir penthouse 18 milyon dolara satışa çıkarken, birkaç adım ötede metrekaresi 15 bin euroya akıllı konut- lüks konutlar kapış kapış gidiyor.

Tabii ki bizler de 3+1 ila 5+1 dairelerin 1.1 milyon dolar-8.5 milyon dolar arasında değişen fiyatlarının 40 milyon insanın medyan ortalama 600 TL'lik  gelire göre pazarlamadığını şıp diye anlıyorduk. Ama bu spekülatif piyasanın yanında büyüyen işçi mezarlığını da ne projedeki beş yıldızlı otelin arkasına ne de başka bir 'medeniyet hezimeti' AVM'nin altına saklanıyordu.

KİMİN CENNETİNDEN KİMİ KOVUYORSUNUZ?

Medyamızdaki 'paradise temalı' konut reklamları bizi 'banal' dünyeviliğimizle yüzleştirirken 'bu estetik karabasan' projeleri emekleriyle inşa eden işçiler baretsiz, emniyet kemersiz iskelelerden sanki beton Babil'in sefahat kulelerinden piyasa ilahlarına atılan kurban gibiydi...

İstanbul'da 'köpüklü' finansın para kuleleri gibi dikilirken, 'hazmedilemeyen zenginliğin' show-room'u Şark Manhattan muhitlerinde 10 metrekare konteynere tıkılmış 9 taşeron kayıtsız, güvencesiz  işçinin emeğiyle inşa edilen yapının 1 metrekaresi 20 bin dolara satılıyordu.  Yanınca toplu halde yanan, toplu halde 'geçici' işlerinden çıkarılan ve ücretlerini topluca taşeron firmalardan alamayan emekçilerin İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi'nin sayılarıyla; günde en az 4 işçi ölüyordu. 2012 yılında da 867 işçi, 'önlenebilir' iş kazalarında yani 'önlenebilir'

olduğundan da iş cinayetlerinde hayatını kaybetmişti.

2012 yılında en az 278 inşaat işçisine çalıştığı şantiye 'mezar' olmuştu.

İNŞAAT İŞÇİLERİ DERNEĞİ KURULDU!

Elbette en sonunda ölüm sirenlerini bizlere duyuramayan, beton-çelik konkstrüksiyon vicdanlarımızı titretemeyen bu 'beş yıldızlı otel-AVM kompleksli konut' cinnet ve cinayetlerine yine 'dur demek' inşaat işçilerine düştü.

Bu aralık ayının başında 'dünyayı inşa eden bizleriz, bu kez kendi geleceğimizi inşa edeceğiz' diyen inşaat

işçileri, iki yıl boyunca yaptıkları çalışmalar sonucunda örgütlendiler.

'İnşaat İşçileri Derneği'ni' kurdular ve işçiler kendilerini Avrupa'nın en pahalı binalarını inşa ettikleri şantiyede geceleri kaldıkları konteynerde böcek ilacıyla zehirleyen bu gayrı-insani ve hakkaniyetsiz sektöre karşı dernek çatısı altında toplanmışlardı. Kısa sürede İstanbul dışında 7 ilde faaliyete geçen dernek akademisyen, hukukçu ve hekimlerle yaptığı eğitim çalışmalarıyla 'barınma şartlarından iş güvenliğine' yasal hakları için kararlı mücadelesine başladı. Ucuz plastik çadırlarda ölmeyi, medyayı en pahalı reklamlarla donatıp iş güvenliğinden tasarruf eden patronları, öldükleri gece sigortalarını yapan taşeronları yani 'kaderlerini' değiştirme iradeleriyle örgütleniyorlar.

Tek istedikleri ise 'duyarlı' kamuoyunun desteği...

Darısı 'kaderlerine' razı gelenlere...

Akşam / 29.12.12