Direniş alanlarında özgürleşenler, özgür ve eşit bir dünyayı inşa ediyor!

  • Arşiv
  • |
  • Kadın-Türkiye
  • |
  • 22 Aralık 2012
  • 12:24

Sömürü düzeni tüm işçi sınıfına düşük ücretlerle, sigortasız, güvencesiz ve geleceksiz çalışma koşulları dayatırken bu saldırılardan en çok etkilenenkadınlardır. Yedek işgücü olarak görülen ve emeği değersizleştirilmeye çalışılan kadınlar, düşük ücretlerle tüm haklardan yoksun olarak çalıştırılırken günü geldiğinde de kapının önüne ilk atılanlar oluyor. Ancak işsiz bıraktığı kadınları sömürmekten, bu durumu kendi lehine çevirmekten de geri durmayan sömürü düzeni evden çalışma ve gündelikçi işçilik gibi modellerle karına kar katmayı sürdürüyor. 

Çalışma yaşamında karşılaştığı sorunların yanı sıra kadın işçi ve emekçiler aynı zamanda görünmeyen emeğin sahibidir. Ev işleri, çocuk ve yaşlıların bakımı gibi tüm sorumluluklar çalışsın veya çalışmasın yine zorunlu görevler olarak kadınlara dayatılır.

Evde, işte, sokakta tacize, tecavüze ve aşağılanmaya uğramak ise cabasıdır.

Ama direniş alanlarında özgürlüğün ve eşitliğin ayak seslerini yükselten kadınlar kurtuluş yolunu da göstermektedirler.

Direniş kadını, kadın direnişi büyütüyor…

Kadın işçiler tek başına dahi olsa tüm onursuz saldırıların karşısında militanca direnerek sömürü düzeninin yanıt verebilmektedirler. Yıllarca zayıf ve çaresiz gibi gösterilen kadınların sınıf mücadelesinde nasıl da devleştiğini direniş alanlarında görmekteyiz. Bu alanlarda direnen kadınlar, kendi bilinçleriyle birlikte, kapitalizmin tahrip ettiği erkek sınıf kardeşlerinin bilincindeki kadının konumunu da dönüştürmüştür.

Sisteme ve devlete karşı direnen kadınlar bir taraftan da ailenin ve toplumun gerici dayatmalarına karşı direnirler. Tüm bunlara göğüs gererek direnişini sürdüren kadın işçiler kölelik zincirlerini birer birer parçalamaya başlamışlardır bile.

“Güçsüz ve korkak” gösterilen kadın işçiler devletin gazıyla, jopuyla, panzeriyle karşılaştığında erkek sınıf kardeşleriyle kolkola, militanca dövüşerek kapitalizmin yarattığı algıları ve tahribatı alt üst etmişlerdir. Gece geç saatlerde dışarı dahi çıkarılmasına izin verilmeyen kadınlar direniş çadırlarında düşman saldırılarına karşı gece nöbetlerinde yer almış, çadırlarını onurları gibi korumuşlardır. Bu mücadele içerisinde erkek sınıf kardeşleri ile barikat başında yan yana omuz omuza direnen kadın işçiler sistemin dayattığı gerici bilince büyük darbeler vurmuşlardır.

Yine bu mücadele içerisinde sınıf kimliğinin bilincine varmıştır. İşçi sınıfından kadın ve erkekler ile düşman burjuva sınıftan kadın ve erkeklerin olduğunu kavramıştır. Ezilen cins konumu ezilen sınıf konumu içerisine oturmuştur.

Desa Deri’de, TEKEL’de, Meha’da, Çapa’da, Entes’te, Paşabahçe’de, Kiğılı’da, Hey Tekstil’de ve daha nice direnişte kadın işçiler direniş bayrağını en ön safta dalgalandırırken işte bu gerçeklerin bilincine varmışlardır. Eşit ve özgür bir dünya için verilen kavganın da saflarında yerlerini almaktadırlar.