Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunan Dink ailesi, 6 yıldır açık olan cinayet soruşturmasına ilişkin belgelerin kendilerine verilmediğini bildirdi. Aile, savcılığın bir soruşturma yürütmediğini savundu ve 500 bin lira tazminat talep etti.
Uğradığı silahlı saldırı sonucu 6 yıl önce öldürülen gazeteci Hrant Dink’in ailesi, Anayasa Mahkemesi’ne yaptıkları bireysel başvuruda savcılığın 6 yıldır cinayet soruşturmasını yürütmediği ve devletin yaşam hakkını ihlal ettiği gerekçesiyle 500 bin TL tazminat talep etti. Dilekçede, mahkemenin, savcılığın yürüttüğü soruşturma dosyasından belge almak isteyen Dink ailesine “Dava açılırsa alabilirsiniz” şeklinde yanıt verdiği de ortaya çıktı. Dink’in eşi Rakel, kardeşi Hosrof ve çocukları Delal, Arat ve Sera Dink adına avukatları tarafından Anayasa Mahkemesi’ne yapılan bireysel başvuruda, cinayetten sonra savcının bir ceza davası açtığını, ancak olayla ilgili soruşturmayı bütünüyle sonuçlandırmadığı için ayrı bir soruşturma dosyası açtığı belirtildi. Dink ailesinin, soruşturmanın başlamasından bu yana yaptıkları onlarca başvuruya ve Devlet Denetleme Kurulu’nun bulgularına rağmen, Savcılık tarafından bir soruşturma işlemi yapılmadığını düşündükleri belirtilen dilekçede, “AİHM kararında ortaya konan gerekliliklerin yerine getirilmediği açıkça ortadadır” denildi. Dilekçede şöyle devam edildi:
“Başvurucular (Dink ailesi) 2007/972 numaralı soruşturmada gelinen aşamayı öğrenmek ve yapılabilecek soruşturma işlemlerine katkıda bulunabilmek için birkaç kez, savcı ile yüz yüze görüşmüşlerdir. Başvurucular bu görüşmelerde Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu raporundaki bulguları analiz etmişlerdir. Ayrıca, savcılığa yeni dilekçeler sunmuşlar ve yaptıkları tespitlerle soruşturmaya yardımcı olmak isteklerini bildirmişlerdir. Başvurucular, soruşturmanın başlamasının üzerinden beş yılı aşkın bir süre geçmesine, yaptıkları onlarca başvuruya ve DDK’nın bulgularına rağmen, savcılık tarafından bir soruşturma işlemi yapılmadığını düşünmüşlerdir.”
Belgeler verilmiyor
“Başvurucular 10 Eylül 2012’de Savcılığa dilekçe vererek, dilekçelerin akıbetini ve soruşturmadaki gelişmeleri öğrenmek istemişler ve dosyanın bir örneğinin kendilerine verilmesini talep etmişlerdir. Savcı gizlilik gerekçesiyle talebi reddetmiştir. Başvurucular, İstanbul Ağır Ceza Mahkemesine başvurarak, kısıtlama kararının kaldırılması istemişlerdir. İstanbul 3 No’lu (Özgürlük) Hakimliği, talebi reddetmiştir. Bu kararda ‘Davanın iddianamesinin kabulü sonrasında örnek alınabileceği açıktır’ denilmiştir.”
Soruşturma evresinde süresiz ve sınırsız kısıtlılık kararı verildiğine dikkat çekilen dilekçede, şöyle devam edildi:
Yaşam hakkı ihlali
“Hukuki hakikatin araştırılarak maddi gerçeğe ulaşmanın engellenmesi nedeniyle Anayasa’nın 2. Maddesindeki hukuk devleti ilkesi ile 36. Maddesi’ne ve bunlarla bağlantılı olarak Anayasa’nın 11. Maddesine aykırıdır. Yaşam hakkına ilişkin olarak ise, soruşturmayı etkin bir şekilde yürütmek ile görevli devletin usul yönünden üzerine düşeni bu zamana kadar yapmamış olması ve yürümekte olan bir soruşturma ile ilgili olarak yasal mercilere başvurma imkanının bulunmaması sebebiyle tüketilmek zorunda olunan bir iç hukuk yolu bulunmamaktadır.”
Kemal Göktaş - Vatan / 09.02.13