“ASB’ye doğru bir yürüyüş!”
- Grev sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Mustafa Onaran: Şu an iyi gidiyor, sorunumuz yok.
Soner Kesgin: Şu an işçilerin paraya ihtiyacı var. Yiyecekleri içecekleri hariç paraya ihtiyaçları var. Şu an grevin 85. günü. Bize maddi destek gelsin bu grev iki sene de sürer. Bizler onurluyuz, burada ekmek mücadelesi veriyoruz.
Bayram Aksu: ASB’nin önüne gidiyoruz geri çekiliyoruz, gidiyoruz geri çekiliyoruz. 15 günde bir gidilecek denmişti. Gidildi ama 60 günden sonra gidildi. 60 gün ne yapıldı? Hiçbir şey yapılmadı, bekle bekle... 60 günden sonra gittik, Çalışma Bakanlığı’ndan iki saat sonra gelindi. Demek ki gidildiği zaman bir şeyler yapılabiliyor.
- Bunun dışında neler yapılabilir bu grevin kazanılması için?
Bayram Aksu: Eylemler yapılabilir. Kaymakam rahatsız edilebilir. Kaymakamlığın önüne gidilip eylem yap, burada yap nerde problem varsa orda yap. ASB’nin önüne git, içeri girme ASB’nin önüne git. Eylem yap, sesini duyur. Bu şekil olmaz. Açlık greviyle bu grev kazanılmaz. Bekle bekle... Tamam imza at, güzel bir şey ama imzalarla bir yerlere gelinemez gibi bir şey. Ama Kaymakamlığın önüne gidilebilir, ASB’ye gidilebilir, İş-Kur’un önüne git nerde tıkanık bir şey varsa oraya git. Bu şekilde olmaz, benim düşüncem bu. Bu şekilde bir ilerleme yapamayız.
- Şu anda fabrikada durum ne?
Bayram Aksu: Avrupa Serbest Bölgesi ile uğraşıyoruz. Biz bir patronla uğraşacağımızı düşünüyorduk. Oysa tüm ASB’nin patronlarıyla uğraşıyoruz. Bulgaristan ve daha değişik yerlerden üretilmiş mallar geliyor. Daiyang–SK’nın etiketi yapıştırılıyor. Bu malları da ASB kendi depolarında saklıyor. ASB’deki patronlar bize karşı örgütlü bir şekilde davranıyorlar.
- ASB’deki diğer fabrikalarda çalışan işçilere iyi denilebilecek zamlar yapıldı. Bunun nedeni nedir?
Bayram Aksu: Bizim grevimiz sayesinde oldu bu. Bizim oraya gidip eylem yapmamızla, slogan atmamızla ilgili. Oradaki patronlar işçilere 50 lira zam yapacağına 100-150 lira zam yaptı. Benim işçim de ayaklanmasın, benim işçim de eylem yapmasın diyerek zam yaptılar. O bölgedeki işçilerin bize de desteklerini bekliyoruz.
Burada bir grev komitesi olmalı işçilerden oluşan. Burada bir grev komitesi var mı, işçiler örgütlü bir şekilde mi yoksa dağınık bir biçimde mi duruyorlar? Ve varsa komite somut olarak neler yapıyor?
Şu anda örgütlenmiş durumdayız, zaten öyle olmasaydık çoktan dağılırdık. Ama çoğu dağınık. Şu anda komitemiz var. İşçilerin görüşü alınarak eylem planları yapılıyor, süreci planlıyor. Komite olmasaydı yapılan işlerde işçilerin düşüncesi alınmasıydı kötü bir şekilde dağılırdık.
Soner Kesgin: Bizim sayemizde aldılar. Bize hiç destek olmuyorlar. Hakkımı helal etmiyorum.
Mustafa Onaran: Bir gün bizim yerimize geçtiklerinde bizleri anlayacaklar. Bir gün o gün de gelecek, neyin ne olduğunu anlayacaklar. Eylemlere çıkmadan greve çıkmadan neyin ne olduğunu anlamıyorlar.
- Şu anda açlık grevinizdesiniz. Peki kamuoyu desteği nasıl?
Bayram Aksu: Destek var, özellikle akşamları gelip gidenimiz oluyor. Vatandaşlar ziyaret ediyor. Bizlerden grevle ilgili bilgiler almaya çalışıyorlar. “Greviniz nasıl gidiyor, nasıl sonuçlanacak” diye soruyorlar.
- Kaymakamın aracı olduğu sendika ile patronun görüşmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bayram Aksu: Ben görüşmeyi iyi değerlendirmiyorum. Görüşülenler bizim lehimize değil. Görüşülenler bizim talep ettiklerimizin çok altında. Bizim istediklerimizi geçelim, işten atılan arkadaşlarımızın işe alınması gerekiyor. Patron atılan işçilerin geri alınması için somut bir adım atmıyor.
Soner Kesgin: Kaymakam üzerindeki baskıyı kaldırmak için iki tarafı bir araya getirdi. Bizler Çalışma Bakanlığı’ndan fabrikaya müfettiş getirmek için, ses getirmek için ufak tefek eylemler yaptık. Bizi kimse duymuyordu, şimdi burada açlık grevindeyiz. İnsanlar bilinçleniyor. Gelgit, gelgit öğreniyor. Bu da kaymakamın üzerinde basınç oluşturdu. Kaymakam başka fabrikalarda da benzer durum yaşanmaması için bir an önce sonuçlandırmak istiyor. Kendi koltuğundan korkuyor. Orada verilen işveren teklifiyle devletin verdikleri aynı. Sigorta, asgari ücret, yol, servis, yemek, devlet yüzde altı zam veriyorsa bende aynısını veririm diyor. Biz de ondan çok bir şey istemedik. 150 milyon fark istedik.
Mustafa Onaran: Ücretler olsun ikramiye olsun bunlar hakkında görüşülmüş, ama bunlar bizim için önemli değil. Önemli olan işten çıkarılan sekiz arkadaşımızın işe alınması. Bu konuda anlaşılamamış. Bu konuda anlaşılamayınca masadan kalkılmış. Bir daha görüşme olursa yine ilk amacımız bu arkadaşlarımızın işe alınması olacak.
- ASB’deki patronlar bu direnişe karşı birleşmişler buna ne diyorsunuz?
Soner Kesgin: İşçilerin fazla bilgilenmemesi içindir. “Benim işçim köle gibi çalışsın, benim verdiğim paraya karşı çıkmasın” diye. İşçilerin sosyal hayatı olmasın, köle gibi çalışsın istiyorlar.
- Fabrikada işçi sağlığı ve güvenliği ile ilgili neler yapılıyor?
Mustafa Onaran: İşyerine eğitimciler geliyor ama, patron gerekli önlemleri almıyor. Eğitim vermekle olmuyor. Makinelere bakım yapılmalı, bir de bizim metal sektöründe iş kazaları biraz daha ağır oluyor.
Soner Kesgin: Bir işçi bugün işe alındığında hiç eğitim vermeden hemen çalıştırıyorlar, makinelerin başına veriyorlar. Bu adama eğitim verilmesi lazım. Ne koşullarda çalışılacağı hakkında bilgilendirilmeli. Ben sana elbiseni verdim, al işin başına. Böyle olmaz.
- Grevi başarı ile sonuçlandırmak için neler yapılabilir?
Mustafa Onaran: Diğer kurumlarla sendikalarla daha kalabalıklaşıp onların karşısına çıkmalıyız. Mitingler, yürüyüşler ve basın açıklamaları yapılabilir. Ama bunlarda kalabalıklar olmalı. Yoksa bir sonuca varılmaz.
Soner Kesgin: Bu 120 kişi ile olabilecek bir şey değil. Burada binler olsak daha kolay olur. Milletin duyarsızlığı. Elimizden geleni yaptık, yasalar bize engel oluyor. Bence büyük bir yürüyüş yapılabilir. ASB’ye doğru bir yürüyüş olmalı bu.