İlk sinyal Suriye muhalefetinin lideri Muaz El-Hatip'ten gelmişti
El-Hatip 28 Ocak'ta Paris'te 'Esad yönetimiyle görüşmeye hazırız' dedi. Muhalefette kavga çıktı; ama Moskova, Washington ve Tahran el-Hatip'e destek verdi. Şimdi El-Hatip Moskova yolcusu. Üstelik Suriye Dışişleri Bakanı'ndan hemen sonra. Peki ne oldu?
İİT'nin Kahire zirvesine katılan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Mısır ve İran li-derleriyle Suriye'yi konuştu. O zirveden Arap medyasına sızan bilgilere bakılırsa, Türkiye Suriye konusunda geri adım atmanın yollarını arıyor. Ama bunu 'en az zarar ve maksimum kâr' ile yapmaya çalışıyor. Yani Ankara 'Eğer Suriye sorunu masada çözülecekse o zaman ben de orada olmalıyım' diyecek. Çünkü ikinci yılını doldurmak üzere olan krizde artık herkesin ortak görüşü: Burada çözüm siyasidir. Üstelik bunu söyleyenlerin başında ABD ve Rusya var.
ABD ve Batı, radikal İslamcı grupların güçlenmesinden çok tedirgin. Başından beri Ankara ile ittifak halinde görünen Katar ve Suudi Arabistan'ın durumu da Türkiye'den farklı değil. Çünkü mezhepsel ve politik nedenlerle Suudiler, Müslüman Kardeşler'in Tunus ve Mısır'daki iktidarından hoşnut değil.
BÖLGEDEN her saat yeni bilgiler geliyor. Ama ortak payda 'Suriye'de çözüm mutlaka siyasi ve Esad ile olacak. Çünkü demokrasi varsa, Esad'ın gitmesine Suriye halkı seçimle karar verecektir'. Burada temel sorun; Esad'a söylemediğini bırakmayan ve Sedat Ergin'in deyimiyle 'Kendi birliklerini sınırın öbür tarafında göndermese de dolaylı olarak savaşın içinde olan' Ankara'nın nasıl duracağı... Hem de Batı çözüme yeşil ışık yakmışken, çözümsüz ve parçalanmış bir Suriye; radikal İslamcılar ve Kürtler açısından Türkiye için risk sinyalleri vermişken!
Akşam / 21.02.13