ÇHD’den basın toplantısı

  • Arşiv
  • |
  • Siyasal Gündem
  • |
  • Eylem/etkinlik
  • |
  • Zindanlar
  • |
  • 24 Aralık 2012
  • 14:48

(24.12.12) - Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şubesi bugün gerçekleştirdiği basın toplantısıyla 19 Aralık katliamı davasına sahip çıkmaya çağırdı.

ÇHD İstanbul Barosu Orhan Adli Apaydın Salonu’nda gerçekleştirilen basın toplantısında ilk olarak hazırlanan basın açıklaması okundu. ÇHD yöneticilerinden Av. Güçlü Sevimli tarafından okunan metinde hapishanelerin ülkenin en yakıcı sorunlarından birisi olduğu vurgulandı, F tipi cezaevi olarak adlandırılan duyusal ve sosyal tecrit koşullarına dikkat çekildi.

F tipi hücrelere karşı devrimcilerin bedenlerini ölüme yatırarak direndikleri belirtilip “Özgürlük, demokrasi, hak ve adalet karşıtı yüzü açığa çıkan devlet teşhir olmasının verdiği kin ve intikam duygusuyla, tutsaklara ağır bir darbe vurmak, dışarıdakilere ise büyük bir gözdağı vermek amacıyla ‘hayata Dönüş’ dedikleri katliam planını tasarlamışlar ve gerçekleştirmişlerdir.” dendi.

Kimyasal ve özel silahlar kullanılarak katliamın gerçekleştirildiği vurgulanırken katliam sonrası bizzat jandarma eliyle delillerin karartıldığı belirtildi, bugünkü mahkeme sürecindeki sorunlar aktarıldı.

“Cürüm ortaklığına karşı dayanışma ortaklığı”

Eyüp Cumhuriyet Başsavcılığı, siyasi irade Adalet ve İçişleri Bakanlıkları, Genel Kurmay Başkanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı’nın suçun üstünü örtmek, kanıtları karartmak ve suçluları korumak için çaba harcadıkları ifade edilerek cürüm ortaklığı kurulduğu belirtildi. Bu “cürüm ortaklıklarına karşı, özgürlük ve dayanışma ortaklıkları oluşturmaksızın ülkemizde yaşayan tek bir kişinin bile güvenli ve aydınlık geleceğinden bahsedebilmek asla söz konusu olmayacaktır.” denildi.

13 yıl boyunca hukuki alandaki sorunlar aktarılıp maddelendirildikten sonra açıklama şu ifadelerle sonlandırıldı: “son olarak bu katliamın sorumluları bilmelidirler ki, yargı karşısında, işledikleri suçların hesabını verene kadar büyük bir kararlılıkla ve yılmadan bu davanın takipçisi olmaya devam edeceğiz.

Açıklamanın ardından ilk soruşturma sürecinden beri davanın takipçisi olmuş avukatlara söz verildi. İlk sözü alan Av. Oya Aslan, 19 Aralık Bayrampaşa davasına paralel olarak yürüyen Ümraniye davasına dikkat çekti. Aslan, “13 yıldır bir adım atılmış değil.” diyerek davada keşif yapılmaması, sanıkların duruşmaya getirilmemesi, tanıkların dinlenmemesi gibi usülsüzlükleri aktardı. Tutuklu ve hükümlüler için davanın operasyondan hemen sonra açıldığı anımsatılarak 13 yıldır asıl sorumlular için dava açılamadığı söylendi. Soruşturmayı yürüten savcı Ali İhsan Demirel'in asıl sorumluları aklamak için, Engin Hoş, Burhan Ergin, Zeki Bingöl gibi isimler hakkında takipsizlik kararı verdiği belirtildi.

“Mahkeme cezasızlık getiriyor”

Aslan’ın ardından Av. Gülizar Tuncer söz alarak davadaki gelişmelerden çok TCK’nın 24. ve 25. maddelerinin uygulanacağına dikkat çekerek davanın cezasızlık kararı taşıdığını belirtti.

Av. Erhan Ergün ise açılmış davanın sadece 39 er için açıldığına, asıl sorumluların yargılanması için herhangi bir dava kararı olmadığına dikkat çekti. Asıl sorumluların madalyalarla ödüllendirildiğini söyleyen Ergun, Ali Suat Ertosun’a madalya verilmekle kalınmadığını HSYK’daki yerinin korunduğunu söyledi. Siyasi iktidarlar değişse de asıl sorumluların korunduğu söylenerek operasyon ve dava sürecinin devlet politikası olduğu vurgulandı.

Avukatlar adına son sözü Av. Hasan Fehmi Demir aldı. Demir, cezaevi operasyonlarının F tipi Hapishaneler gündeme geldikten sonra yapıldığına dikkat çekti. F tipi cezaevlerinin insan haysiyetine aykırı tecridi öngördüğü, topluma dayatılan infaz rejiminin kabul edilemeyeceğini söyledi.

Demir, davada isim listesine ulaşılamayan Jandarma Özel Asayiş Kuvvetleri askerlerinin muvazzaf askerler olarak tayin edilen, düzenli görevde olan askerler olarak ulaşılamamasının akla ziyan bir durum olduğunu vurguladı.

Tutuklu ve hükümlüleri suçlu gösteren açıklamaların olduğunu belirten Demir, devletin tüm operasyonu A’dan Z’ye kayıt aytına aldığını, devletin bu görüntüleri mahkemeye sunarak tutukluların direndiği için ölümler olduğu iddiasını kanıtlayabileceğini söyledi.

Demir operasyondaki katliamcı kimliğin devlet politikası olduğunu şu sözlerle ifade eti: “Çeşitli siyasi iktidarlar döneminde yani 2000 yılından itibaren görüntüleri vermeyen bir devletle karşı karşıyayız. Bu ne demektir? Bir tek durum olabilir, eğer gerçekten devlet bir katliam yapmamış ise/ yapmamış olsaydı bütün bunları çok rahatlıkla sunardı.”

Avukatların konuşmaların ardından Av. Güçlü Sevimli 19 Aralık davasının son 2 celsesinde asıl yapılması gereken olumlu ara kararların alındığını fakat ilgili devlet kurumlarının talepleri yanıtsız bıraktıklarını, bu basın toplantısının da bu duruma dikkat çekmek, Mayıs ayındaki duruşmada dinlenmesi istenen tanıkların gelmeme ihtimaline karşı duyarlı olunması için yapıldığını ifade etti.

“Davanın takipçisi olunmalı”

Sevimli’nin konuşmasına ek yapan Demir, Türkiye’de Kozmik odaların arandığı söylenen bir dönemde siyasi iktidarın bunların propagandasını yaptığı bir ortamda “ısrarla, 13 yıldır devletin biz yasal olan neyse onu yaptık propagandası var, savunması var. Yasal olarak yaptığı şeyin faillerini veya sorumlularını bildirmemesi gerçekten üzerinde durulması gerekilen bir husus” dedi.

Gülizar Tuncer son olarak bu toplantının bir yakınma değil işlenen suçu vurgulamak için yapıldığını ifade ederek Roboski katliamı gibi benzer katliam süreçlerini de hatırlatıp “yargıdan bir şey beklemiyoruz” dedi.

Avukatlar dava sürecine dair aktarmaları, detayları üzerinde yaptığı konuşmaların ardından basın emekçilerini ve kamuoyunu 19 Aralık davasında duyarlı olmaya çağırarak toplantıyı bitirdiler.

Kızıl Bayrak / İstanbul