ÇHD bilgisayarının belleği birden nasıl doldu? - Pınar Öğünç

  • Arşiv
  • |
  • Kategori yok
  • |
  • 21 Ocak 2013
  • 05:39

Ekseriyetle davalarına baktıkları işçiler, öğrenciler, devlet tarafından kaybedilmiş çocuklarının kemiklerini arayanlar, köyünün suyuna kondurulacak HES’e karşı duranlar olunca, dönem itibariyla hemen her gün Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi bir avukat böyle Türkiye’nin önemli davalarından tekinde, adliyelerdedir. Mesleki koşullara, yeni yargı düzenine dair bir avukat birliği olarak sıklıkla açıklama yaparlar. Büroları bellidir, siyaseten durdukları yer gibi...

Gözaltına alınmadan bir gün evvel duruşmaya girmiş bu avukatlar ifadeye çağrılsa yurtdışına mı kaçacaktı? Kaldı ki ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı ve MYK üyesi Oya Aslan, haklarında çıkarılan yakalama kararına rağmen, dün bulundukları Beyrut’tan uçağa bindiler. Başlarına geleceği biliyorlardı; uçak tekeri yere değer değmez de gözaltına alındılar.

Ama tercih edilen, bu avukatları cuma gününün güneşi daha doğmadan helikopterlerle, kapıları devirerek, duvarları oyarak, ‘torba’ denebilecek bir operasyonla yaka paça gözaltına almak oldu. Hukuka aykırı biçimde savcı gelmeden, yolu şaşırmış meğer, büro araması başlatıldı. Zaten sonra gizlilik kararı bulunan soruşturmaya dair Emniyet ‘basın açıklaması’ yaptı. Selçuk Kozağaçlı’nın Bianet’te geçen yıl yayımlanan ‘Ceza davalarında yargıç da, savcı da olmasın’ başlıklı yazısını lütfen okuyun. Fezlekeden iddianameye uzanan o pek kısa yolu ve katmerlenmiş ‘kolluk’ iktidarının bu iki makamı nasıl kadük bıraktığını anlatıyordu.

‘Gündelik hayattan delil yaratma zanaatı’, geçen yıl Birikim’de Tanıl Bora’nın yaptığı Kozağaçlı söyleşisinden ayıklayarak üzerine yazdığım incilerden biridir. Zengin göstersin diye kalınlaşan klasörlere, aslında hiçbir şeyin delili olmasa da hâkimde kanaat oluşturmak için eklenenlerden, mesela şüphelinin kendi evinden çıkarken gizlice çekilmiş fotoğraflardan söz ediyordu. Açı mühimdi.

ÇHD’nin bir ihtiyaca karşılık tertiplediği ‘Olağan Şüpheliler’ eğitimine bir grup gazeteci katılınca en uzun başlık sabah 5 baskınları olmuştu. ÇHD İstanbul Şube Başkanı Taylan Tanay, o kadar çok baskında avukat olarak bulunmuş yahut hikâye dinlemişti ki olabilecekleri en az beş versiyonlu anlatıyordu.

Uzun lafın kısası ÇHD avukatları bu yollardan çok geçtiler. Böylesi bir Hollywood baskının da, kamuoyunda sofistike bir suç işleniyormuş algısı inşa etmek için ‘kozmik bilgi yollama’ iddialarının ortalığa salınmasının da anlamını biliyorlar.

Çalan mühürlü telefon

Çok önemli bir iddia daha var. Aynı gün Selçuk Kozağaçlı’nın Betül Vangölü ve Özgür Yılmaz’la paylaştığı büroda da arama yapılmış bomba nevi hiçbir şey bulunamayarak sadece bilgisayarlar kopyalanmıştı. Büro çalışanı, bir ÇHD gönüllüsü, bir gün önce önemsemediği şu olayı, ertesi gün aramadan sonra bir daha düşünmüş. 10 avukatın imzasıyla bu hadise de tutanak altına alınmış. Şöyle diyor: “17 Ocak günü ÇHD’de öğle saatlerine doğru, bilgisayar bellek dolu uyarısı verdi, aslında bellekte çok fazla boşluk olduğunu biliyordum. C belleğini kontrol için açıp baktığımda bütünüyle kırmızı renkte olduğunu ve dolu göründüğünü gördüm, virüs olabileceği düşüncesiyle virüs tarama programını başlattım, tarama programı bilmediğim çok büyük bir dosyayı tespit edip silmemi istedi, uzun süre bu dosyayı silmeye çalıştım ama silemedim, sonra kendiliğinden her şey normale döndü, olağan bir hata olabileceğini düşündüm, ancak ertesi gün ÇHD aranıp yalnızca bilgisayar imajları alınınca durumla bir ilgisi olabilir diye şimdi size anlatıyorum”. Tesadüf mü?

Avukat Efkan Bolaç’ın sabah saatlerinde mühürlenen telefonundan gün içinde bazı kişilere atılan mesajlar, mühürlü bir telefonun arandığında çalması gibi başka tuhaflıklar da anlatıyorlar.

Operasyonda Yurt muhabiri, ÇHD’yle ilişkili Sami Menteş, Yürüyüş dergisi çalışanları ve bazı Grup Yorum üyeleri de gözaltına alındı. Fakat bir avukat birliğinden 16 kişinin aynı anda alınması ülkemizin bir başarıya daha oynadığının göstergesi. KCK kapsamında tutuklanan avukatların sayısı, bir ilk olarak dünya barolarının tepkisini çekmişti. ÇHD avukatlarına destek olanlar da gazdan ve şiddetten nasibini alırken, iki gündür yine kınamalar yükseliyor dünyadan.

Fransa Ulusal Barolar Konseyi Başkanı Christian Charrière-Bournazel, Türkiye’nin Avrupa Konseyi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin üyeliklerinin düşürülmesini istedi örneğin. Ama yok, Türkiye tutuklu avukat sayısında da birinciliğe hevesli. Yanılmak istiyoruz.

Radikal / 21.01.13