Açığı yüzde 10’dan yüzde 6.1’e indirdik. Ama bunun bir faturası var: Büyüme de yüzde 8.5 iken yüzde 2.5 oluyor
Cari açık (döviz açığı) 2011 yılında 77.2 milyar dolar idi. Milli gelirin yüzde 10’una tırmanmıştı.
2012 yılında 48.8 milyar dolara indirdik. Milli gelire oranı yüzde 6.1 oldu. Bu çok olumlu bir gelişmedir.
Amma ve lakin bu olumlu gelişmenin bir faturası vardır. Açık milli gelirin yüzde 10’una ulaştığında ekonomi yüzde 8.5 büyümüştü. Açığı yüzde 6.1’e indirdiğimizde ekonomide büyüme hızı yüzde 2.5 oldu.
Ne yapalım? Anadolu’da, “Ne kadar köfte, o kadar ekmek” derler ya... İşte öyle bir durumdayız.
Olumlu gelişme
Olumlu gelişmeyi küçümsemek için değil de bu olumlu gelişmenin kalıcı olup olmadığını öğrenmek için 3 soruyu cevaplamamız gerekir:
(1) Bu olumlu gelişme nasıl sağlandı? (2) Olumlu gelişme sürdürülebilir bir gelişme mi? (3) Bunun faturası nedir?
* Cari açığı büyüten, üretimin ve tüketimin ucuz ithalata bağımlı hale gelmesidir. İthalat artışının ihracat artışının önünde koşmasıdır. 2011 yılında ihracat yüzde 18.5 artarken ithalat yüzde 29.8 artınca 105 milyar dolarlık dış ticaret açığı ortaya çıkmıştı.
2012 yılında Ankara tüketimde ve büyümede frene bastı. İhracat yüzde 13.1 artarken ithalat yüzde 1.8 oranında geriledi. Dış ticaret açığı bir yılda 22 milyar dolar azaldı. Bu rüzgarın etkisinde cari açık 28 milyar dolar küçüldü.
Talep ve büyümeye fren
* Görülüyor ki, cari açığın küçülmesinin arkasında (1) Döviz fiyatının artması. (2) Tarımda ve sanayide ucuz ithalata dayalı üretim yapısı değişmesi gibi “kalıcı” etkenler yok. Cari açığın 2012 yılında küçülmesi (1) İç talebe fren getirilerek, üretim yavaşlatılarak, büyümeden fedakarlık edilerek, (2) ve de bunun sonucu ithalat harcamaları kısılarak sağlandı.
* Olumlu gelişmenin sürdürülebilmesi için Ankara’nın ayağını frenden çekmemesi gerekiyor. (1) Ankara dövizi ucuz tutmaya kararlı. (2) Üretim yapısında ithalatın ağırlığını azaltacak uygulamalar başlatılamadı. Bu durumda cari açık sadece ekonominin frenlenmesiyle küçük tutulabilir.
* Ayağı frende tutarak cari açığı aşağıya çekmenin bir faturası vardır. Bu fatura (1) ekonominin büyümesinden, (2) istihdam ve refah konusundaki hedeflerden fedakarlıktır... Halk sesini çıkaramasa da Hükümet böyle bir ekonomi politikasını uzun süre uygulamayı göze alamaz.
Ucuz ithalattan kurtulmadıkça büyüme gerçekleşemez
Sonuç: 2012 yılında cari açığın küçülmesi iyidir. Ama bu gelişmenin faturası ‘büyüme’den fedakarlıktır. Notçular aferin diyerek not verecek, bu sayede borsa coşacak bekleyişi ile, ayağı uzun süre frende tutarak, büyümeden, istihdamdan ve refahtan fedakarlık ederek cari açığı küçük tutmanın imkanı yoktur.
Veya vardır da... Faturası hazmedilemeyecek kadar büyük olur.
Ekonomi politikalarının hedefi halkın mutluluğudur. Halk işi ve aşı olur ise mutlu olur. Aş ve iş artışı üretime bağlı. Üreteceğiz ki, insanların işi olsun. Herkesin daha çok aşı olsun.
Diyelim ki 2012’de yüzde 2.5 büyüme oldu. İyi de 2013’te, 2014’te gene düşük büyümeye razı olacak mıyız?
Cari açık korkusundan ‘büyüme’den vaz mı geçeceğiz. Cari açık sadece büyümede frene basılarak küçültülmez. Cari açığı kalıcı olarak küçültmenin ve büyümeyi yüzde 7’lere çıkarmanın yolu vardır. Bu, üretimi ucuz ithalat girdisi bağımlılığından kurtararak, bunun için üretimde yapısal değişim gerçekleştirilerek mümkün olabilir. Başkaları yaptı. Biz neden yapamayalım?
İhtiyaçtan çok döviz girişi var
Açık kolaylıkla kapanıyor ama döviz de ucuzluyor. Cari açığın (döviz açığının) nasıl küçüldüğü kadar, nasıl finanse edildiği de önemlidir.
Cari açık sermaye hareketi ile kapatılır. Sermaye hareketi (1) kalıcı döviz girişi olarak adlandırılan doğrudan yatırımlardan, (2) hisse senedi ve bono satın almak için gelen dövizlerden, (3) dış kredilerden oluşur. Bunlara ek olarak bir de nereden geldiği belli olmayan dövizler vardır.
* 2012 yılında cari açık 48 milyar dolar oldu... Sermaye hareketi ile ve nereden geldiği belli olmayan kaynaktan ülkeye giren döviz ile toplam döviz girişi 71 milyar dolara ulaştı.
* Giren döviz cari açıktan fazla olduğundan, kalan döviz rezerve eklendi. Döviz rezervi hesapları 22.9 milyar dolar arttı.
* Döviz girişi döviz talebini aştığı için döviz fiyatları ucuzladı. Türk Lirası kıymetlendi.
* 2012 yılının tamamında doğrudan yabancı sermaye girişlerinde 5.5 milyar dolar, kredi girişlerinde 12.3 milyar dolar azalma görülürken, portföy yatırımlarına (hisse senedi, bono) gelen dövizde 18.8 milyar dolar artış gerçekleşti.
Milliyet / 14.02.13