Çalışma Genel Müdürlüğü mahkeme mi? – Aziz Çelik

  • Arşiv
  • |
  • Basın
  • |
  • 17 Ocak 2013
  • 07:35

Hükümetin sendika kuruluşlarını engelleme ısrarı sürüyor. Türkiye'de sendika kuruluşu bildirim sistemine tabi iken, son yıllarda valiliklerin ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının (ÇSGB) yasadışı tutumu nedeniyle adeta izin sistemine dönüldü.

Valilikler, Çalışma Genel Müdürlüğü'nün keyfi ve yasadışı bir yorum yazısını gerekçe göstererek sendika kuruluş evraklarını almıyor. Daha önce Genç-Sen'in kuruluşunda gündeme gelen bu keyfilik son zamanlarda Emniyet-Sen, Yargıçlar Sendikası ve Umut-Sen'in başına geldi. Emniyet-Sen bu keyfiliği savcılık kararı ile aştı. Ancak keyfilik ve yasadışı uygulama sürüyor.

Son olarak Çalışma Genel Müdürü'nün 13.11.2012 tarihli yasadışı yazısı üzerine İstanbul Valiliği Umut-Sen'in kuruluş evraklarını iade etti. Bakan adına Çalışma Genel Müdürü tarafından İstanbul Valiliği'ne yazılan ve Umut-Sen'in kuruluşuna izin verilmemesini isteyen yazı bir hukuk garabeti olarak tarihe geçecek. Bilindiği gibi ülkemizde sendika, dernek ve siyasi parti kurmak bildirim sistemine tabi. İdarenin ön izni ve denetimi söz konusu değil.

Evraklarınızı ilgili makama verdiğinizde tüzel kişilik kazanırsınız. İdarenin ön denetimi, izni ve evrakları almaması söz konusu değildir. ön izin sistemi 1938 Cemiyetler Kanunu'nda vardı. 1946 değişikliği ile serbest kuruluş sistemine geçilmiştir ve o gün bugündür darbe dönemleri hariç bildirim sistemi geçerli olmuştur. 2821 sayılı eski sendikalar yasasında da 6356 sayılı yeni Sendikalar ve Toplu iş Sözleşmesi Kanunu'nda da evraklarının ilgili makama verilmesiyle tüzel kişilik kazanılmış olur. Kanun son derece açıktır.

Umut-Sen 17 nolu işkolunda faaliyet göstermek üzere kurulmuş bir sendikadır. Ne çalışma genel müdürlüğünün ne de valiliğin tüzel kişilik kazanılmasını önlemesi mümkündür. Bu, hakkın özünün ihlali anlamına gelmektedir. İsterlerse kapatma davası açabilirler ama kendilerini mahkeme yerine koyup karar veremezler. Anlaşılan o ki Çalışma Genel Müdürlüğü kuvvetler aykırılığı ilkesini iyiden iyiye rafa kaldırmış ve kendini mahkeme yerine koyarak Umut-Sen ve benzeri send'\kaVavm faaliyetlerine izin verilmemesini lüzumlu ve gerekli görmüş.

Bu tutum sadece hukuksuz değil ayrıca yasadışıdır ve anayasa ihlali anlamına gelmektedir. Genel Müdürlüğün yazısına göre 6356 sayılı yasaya aykırı olarak kurulan oluşumlardan olan Umut-Sen gibi oluşumların faaliyetlerine izin verilmemesi gerekir. Sahi siz yargıç mısınız? İzin' verip vermemek sizin vazifeniz mi? Yasaya aykırılık olduğunu düşünüyorsanız önce uyarırsınız ardından gerek görürseniz yargıya başvurup kapatma davası açarsınız.

Nitekim daha önce bu yönde açılan kapatma davalarının birinde birkaç gün önce Yargıtay çiftçilerin sendika kurma hakkı olduğuna karar verdi, idarenin yasakçı tutumunu reddetti. Çalışma Genel Müdürü tek parti dönemi üslubuyla ve kendini yargıç yerine koyarak "izin vermeyin" diye buyuruyor; hak aramayı ve yargı yoluna başvurmayı emek ve zaman kaybı olarak görüyor. Çalışma Genel Müdürü'nün yazısı Türkiye'nin onaylamış olduğu uluslararası çalışma hukuku antlaşma ve sözleşmelerini hiç dikkate almamakta ve adeta anayasanın 90. Maddesini hiçe saymakta. Oysa aynı genel müdürlük tarafından hazırlanan 6556 sayılı yasayla ilgili bir kitapta bol bol ILO sözleşmelerinden ve Avrupa Sosyal Şartı'ndan dem vurulmakta hatta yeni sendikalar yasasının bu normlar esas alınarak hazırlandığı iddia edilmektedir.

ILO sözleşmeleri ve Avrupa Sosyal Şartı esas alınıyorsa Çalışma Genel Müdürü'nün bu yasaklama fetvası ne anlama geliyor? Yok, eğer bu sözleşmeleri umursamıyorsanız neden kamuoyunu aldatmaya kalkışıyorsunuz. Açıkça ILO sözleşmelerinin ve Avrupa Sosyal Şartı'nın umurunuzda olmadığı söyleyin olsun bitsin. Bırakalım mahkemelerin işlevini de bakanlık görsün. Çalışma Genel Müdürlüğü aynı zamanda iş mahkemesi olsun! Yaşasın kuvvetler birliği!

BirGün / 17.01.13