BİR-KAR Gençliği'nden kamp değerlendirmesi

  • Arşiv
  • |
  • Dünya
  • |
  • Avrupa
  • |
  • 14 Nisan 2012
  • 14:11

(14.04.12) – İşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği Platformu (BİR-KAR) Gençliği, 10.'su gerçekleştirilen gençlik kampına dair bir değerlendirme yayınladı.

BİR-KAR Gençliği'nin kamp değerlendirmesini sunuyoruz:

10. BİR-KAR Gençlik Kampı başarıyla gerçekleşti!

Paskalya tatili içinde 1-7 Nisan tarihleri arasında Bad-Berleburg'da gerçekleştirilen kampa 17-23 yaş grubundan yaklaşık 30 kişi katıldı. Bugün içinde yaşadığımız toplumları kesen temel sorunlar karşısında bu kamp vesilesiyle yarattığımız bilinç açıklığı ile daha donanımlı ve güçlü olduğumuzu iddia edebiliriz.

Özellikle de günümüzde gençliğin karşı karşıya kaldığı gelecek kaygısı ve işsizliğin yanısıra mesleki ve eğitim alanındaki sorunlar bu kampıın daha dar ve de politik eğitim ağırlıklı olmasını gerekli kılıyordu. Değerler sisteminin hoyratça tüketildiği, özellikle kapitalist sistemin gençliği bencilleştirip yozlaştırdığı bir süreçten geçtiğimizin bilinciyle, gençliği marksist ideolojinin gücüyle donatmak, dünyaya ve sorunlarına sağlam bir bakış açısı oluşturmak için özel bir kamp eğitim programı oluşturduk.

Bu kampı diğerlerinden ayıran en temel özellik baştan sona genç yoldaşlar tarafından hazırlanmış olmasıdır. Başta eğitim seminerleri olmak üzere kampın bütün teknik, ulaşım ve kültürel sorunları büyük bir titizlikle organize edilmiş ve kampın başarıyla gerçekleşmesi için gençlik kollektifi çok iyi bir şekilde çalışmıştır.

Genç yoldaşların sunumunu yaptığı seminer konuları başlıca şunlardı; “Kapitalizm ve kriz”, “Gençlik ve yabancılaşma”, “Irkçılık ve faşizm”, “Kürt sorunu”, “Diyalektik ve tarihi materyalizm” ve son olarak “Devrim ve reformizm“. Yine buna ek olarak daha kısa sunumlar halinde “Küba devrimi”, “Che, Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht'ìn yaşamları” anlatıldı. Her seminer öncesi yapılan grup çalışmaları ve canlı tartışmalar deyim uygunsa sonrasına denk düşen kısa özetler halindeki seminerleri gereksiz kıldı.

Bizler bu bir haftalık kamp dolayısıyla en azından yukarıda konu başlıklarını verdiğimiz temel meselelerde büyük bir bilinç açıklığıyla ayrıldık diyebiliriz.

Kapitalizmin içine girmiş bulunduğu krizden çıkmasının olanaklı olmadığını ve bu krizin faturasınıda başta işçi ve emekçiler olmak üzere biz gençlere çıkardığını bilmekteyiz. Yine sistematik bir hale dönüşen krizin faturasını yoksul ve az gelişmiş ülkelerin ekonomilerine ve insan kaynaklarına fatura ederek insanlığı büyük bir çöküşün eşiğine getirdiğini her geçen gün yaşamakta ve görmekteyiz.

Yine bu vahşi kapitalist sistemin bu krizden çıkmak için tıpkı 1929 bunalımı sonrası yaptığı gibi faşizm silahına nasıl sarıldığını, bir toplumun içindeki ilerici ve devrimci kuvvetleri nasıl vahşi bir şekilde ortadan kaldırdığını çok iyi biliyoruz. Kardeş halkların, aynı sınıftan emekçilerin bir anda nasıl bu faşizm demogojisiyle düşman hale gelebildiklerini, başta nazi Almanya’sında olmak üzere, İtalya, İspanya ve günümüzde Kürt sorunu üzerinden Türkiye de çok somut bir biçimde görmekteyiz.

Yine biliyoruz ki bunun adı ulusal bir sorun da olsa son tahlilde sınıf ilişkileri üzerinden ancak anlaşılabilir ve çözüm gücüne kavuşturulabilir. Günümüz dünyasinda orta ve küçük burjuva sınıfların bu soruna köklü bir çözüm getirebilme şansları yoktur. Ancak ve ancak devrimci poreletaryanın önderliğindeki bir devrimle bu sorun gerçek anlamda çözümüne kavuşabilir.

Bir başka temel konu olarak “Gençlik ve yabancılaşma” konusu, uzun ve bir o kadar da detaylı bir tartışmanın sonucunda gençliğin kapitalist sistem tarafından nasıl etki altına alındığını ve bilincinin nasıl köreltildiğini bütün bir çıplaklığıyla ortaya serdi. Bu seminerde özellikle günlük yaşadığımız, okulda, sokakta, evde, medya aracılığıyla yapılan yalan yanlış yayınlara karşı ve sanal alemde nasıl uyanık olmamız gerektiği ve sadece görüneni değil onun arkasında yatan nedenleri bulup ona bakmamız gerektiği üzerinde oldukça verimli tartışmalar yürüttük.

Kapitalist sistemin yarattığı ve özellikle gençleri alet ederek büyük bir rant kapısına çevirdiği başta kozmetik olmak üzere uyuşturucu, kriminal suçlar vb. konularda soru sormayı bilen, görüntüye aldanmayan ve hayatın toplamında sorumluluk sahibi olabilmek ve sorumlulukları titizlikle yerine getirmenin biricik görevimiz olduğu bilincini oluşturmaya çalıştık. Yine kapitalist sitemin gençliğe dönük saldırıları karşısında nasıl kendimizi savunmamız gerektiği, hangi silah ve hangi alternatifle gençliğin karşına çıkmamız gerektiği fikrini katılımcıların çoğunda bir açıklığa kavuşturmayı başardığımızı büyük bir rahatlıkla söyleyebiliriz.

Temel ve çok önemsediğimiz bir konu olan “Devrim ve reformizm” konulu seminerde, artık sosyal devlet ya da kapitalist sistemin kimi sivri uçlarını budamıyı program edinmiş veya savunan reformizmin günümüz dünyasında insanlığın daha da ötesi gezegenimizin içinde bulunduğu duruma bir çözüm olamayacağını bütün bir tarihsel örnekleri üzerinden yoğun bir tartışmaya konu ettik. Yerkürenin kaynaklarını çok hızlı ve acımasız bir şekilde tüketen, kaderini bir avuç asalağın insafına bırakan bu vahşi sistemi bir devrimle yıkmadığımız sürece, gençliğin yaşadığı sorunlardan tutun, çevre sorununa oradan işçilerin ve emekçilerin yaşadığı sorunlara ve yine açlık, savaşlar, faşizm ve daha bir dizi bırıkmış soruna kadar köklü bir dönüşümü yapmamın mümkün olmadığı fikrini bilince çıkardık. Devrimciler her türlü demokratik hak için ve en sıradan reform için mücadele edip bunu en nihayetinde devrime giderken kazanım olarak görürler. Oysaki reformistler bu tür iyileştirmeleri varlık nedeni olarak görür ve düzenin icazet alanı dışına çıkmazlar, tam da bu açıklıkla devrim olmaksızın köklü çözümler üretmeinin mümkün olmayacağı özelliklede günümüz dünyasında, kapitalist emperyalist sistemin biriktimiş olduğu sorunlar düşünüldüğünde olmazsa olmazdır. Özelliklede yaşadığımız ve euro-komunizm ile reformist karekterini bile yitirmiş bu kıta Avrupası’nda bu sorun temellidir, anlaşılması da bir o kadar zorunludur. Özelliklede Alman Sosyal Demokrat Partisi’nin tarihi üzerinden bakıldığında aynı zamanda ne kadar köklü olduğunuda daha somut olarak anlamış olacağız.

Bir haftalık zaman dilimi içerisinde yarattığımız kamp atmosferiyle birlikte yaratmanın ve birlikte paylaşmanın ne demek olduğunu ve ne kadar değerli olduğunu yaşama şansı bulabildik. Gerek genç yoldaşların yeteneklerini sergileme fırsatı bulduğu bir olanak yaratarak gerekse de baştan sona başarılı bir kampı organize etmenin mutluluğunu hep beraber yaşama fırsatını yakaldık. Yine bu kamp vesilesiyle şunu da somut olarak anlamış olduk ki, yeteneklerimizi, birikimimizi, mücadele azmi ve enerjimizi pratik yaşama taşımaksızın arzuladığımız bir dünyayı yaratmak olanaklı değildir. Tam da bu bilinç açıklığı üzerinden daha örgütlü ve daha donanımlı bir gençlik örgütü yaratmak, ertelenemez biricik görevdir. Gençliğin biriken sorunlarına karşı özellikle de günümüzde, kapitalizmin içinde debelendiği küresel krize ve onun doğuracağı sonuçlara bağlı olarak, örgütlü olmak, örgüt fikrini özellikle de yeni gençlik kuşağı içinde canlı tutmak en temelli sorun durumundadır.

Sonuç olarak kampımız bütün katılımcıların temel gözlemi ve ifadeleri üzerinden bakıldığında büyük bir başarıyla gerçekleşmiştir diyebiliriz. Gençliğin başta kendi sorunları olmak üzere gezegenimizdeki bütün sorunlara karşı sorumluluklarının büyük bir açıklıkla tartışıldığı, kararlar alındığı ve geleceğe umutla bakılması gerekliliğinin altını bir kez daha çizen anlamlı bir platform oldu.

Yaşasın İşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği!

Yaşasın Enternasyonal Dayanışma!

Gençlik Gelecek, Gelecek Sosyalizmdir!

BİR-KAR Gençliği