(28.11.12) – 19 Aralık davasında Er Hilmi Çolak’a ait olduğu öne sürülen ifadenin sahte olduğu ortaya çıktı.

Sermaye devleti 19 Aralık’ta gerçekleştirdiği katliamda onlarca tutsağı katletmişti. Pervasız bir vahşet örneği olan operasyona “Hayata dönüş” adını veren devlet, usulsüzlükleri sonrasında da sürdürdü ve katillerin cezalandırılması şöyle dursun, operasyonlarda katledilen devrimciler suçlandı.

Bu katliamın önemli bir ayağı olan Bayrampaşa davası da katliam sürecinin genel kaderini paylaştı. Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dava bir dizi hukuksuzluğa sahne oldu. C Blok’taki katliama hangi personelin katıldığı 6 yıl boyunca saklandı ve jandarma tarafından mahkemeye sunulmadı. Savcılığın ısrarı üzerine ise sadece iki askerin ismi verildi. Bunlardan biri başka bir çatışmada ölmüş, diğerinin ise TSK ile ilişkisi kalmamıştı. Yine operasyon günü hazırlanan Olay Yeri Tutanağı’nda sahtecilik yapıldığı da görülmüştü.

Bu usulsüzlüklere bir yenisinin daha eklendiği ortaya çıktı. İsmail Saymaz’ın Radikal gazetesindeki haberinde Er Hilmi Çolak’ın ifadesinin sahte olduğunun ortaya çıktığı belirtildi.

Davanın 23 Ekim 2010 tarihli duruşmasında sanıklara önceki ifadeleri okundu. Bunun üzerine Er Hilmi Çolak, 2 Nisan 2006’da Malkara İlçe Jandarma Komutanlığı’nda verdiği söylenen ifadenin kendisine ait olmadığını söyledi. Sözkonusu ifadede “Görevli olduğum bölük C Blok olarak adlandırılan binaya müdahale etti. Kimseye kötü muamelede bulunulmadı” deniliyordu. Ancak Çolak operasyon günü Bayrampaşa’da değil Ümraniye’de görevli olduğunu belirtti.

Çolak ayrıca ifadenin altındaki imzanın da kendisine ait olmadığını söyledi. Bunun üzerine imza incelenmesi için Adli Tıp Kurumu’na yollandı ve bilirkişi imzanın sahte olduğunu ortaya koydu.

Bugün devam eden davanın nasıl koşullarda sürdüğünü anlamak ve burjuva hukukunun dahi sermaye devletinin elinde istediği şekle sokulduğunu görmek için bu örnek hayli manidar olsa gerek...