Bayat küresel yalan; kitle imha silahı – Nihal Kemaloğlu

  • Arşiv
  • |
  • Düzen cephesi
  • |
  • 11 Aralık 2012
  • 05:51

ABD ve İngiltere'nin 2003'te Irak'ı işgal etme iddiası yani 'Saddam'ın kitlesel imha silahları olduğu yalanı' daha sonraları ahlaki, hukuki yükleri ve trajik sonuçları 'ayıklanmış' formuyla kötü Hollywood film senaryosu olmanın ötesine geçememişti...

Küreselleşmiş 'steril ve kayıtsız'

kamuoyunun 'gerçeklikle' karşılaşması, global medya ve şov endüstrileri tarafından eğlencelik ve seyirlik tüketim malzemesine dönüşmeden mümkün olmadığı dünyamızda kanlı

Felluce katliamını playstation oyunu haline getirilebilmişti...

Ve ABD Başkanı Bush ve İngiltere Başbakanı Blair Irak'taki kitle imha silahlarının varlığıyla ilgili yalan ifadelerini pişkinlikle savunmayı sürdürmüşler ve 1 milyondan fazla Iraklı'nın ölümüne sebebiyet vermek suçundan uluslararası yargının önüne falan çıkmamışlardı.

Aksine Libya'ya NATO'nun 'insani' müdahale öncesi dönemde danışmanlık yapan İngiltere Başbakanı Tony Blair şimdilerde yılda 16 milyon sterlin alarak Kazakistan'ın 'neoliberal' siyasi ve ekonomik reformlarına imza atıyordu.

Ve Blair'in 'Irak'ın 45 dakikada kimyasal ve biyolojik silah üretme kapasitesi olduğu' Pentagon yapımı 'gerçek dışı' raporlarla İngiliz halkını aldatması ve Irak işgalinde şefi Bush'u tam itaatle desteklemesinin ticari itibarı bu olsa gerekti...

BAYAT YALAN...  

Hal böyle olunca Batılı güçlerin Suriye'ye yönelik yaklaşmakta olan 'askeri müdahale' takvimine meşruiyet katmak üzere 'bayat yalan' Suriye'nin kimyasal silah bulunduğu haberleriyle bir kez daha karşımıza dikiliyordu.

ABD Dışişleri Bakanı 'Arap baharının' çalındığı ifadesiyle tarihsel ironinin gözünü çıkaran Hillary Clinton Suriye'nin kimyasal silah kullanması halinde ABD'nin hızla harekete geçeceğini söylerken İngiltere Dışişleri Bakanlığı 'elimizde Esad'ın kimyasal silahları olduğuna ilişkin kanıtlar var' diyordu.

Anlaşılan Suriye'de Batılı güçlerin işini uzatan Esad rejiminin yıkılma takvimi geciktikçe küresel kamuoyunu savaşa ikna edecek 'küresel fantezi' yine kuruluyordu...

Tıpkı ABD ve İngiltere'nin 2003'te Irak halkını bombalayarak Saddam diktatörlüğünden 'kurtarma operasyonunun' yalan gerekçesi  2012 'Suriye'de kimyasal silah var' çığlıklarıyla yazılı ve görsel medyada manşetleşiyordu...

YA SURİYE'DE DE KİMYASAL SİLAH YOKSA...

Ve Suriye  devletinin defalarca tekrarladığı 'kimyasal silah var olsa bile halkına karşı kullanmayacağı' açıklaması bastırılıyordu.

Türkiye de NATO'nun Almanya'dan gönderdiği iki Patriot füze ve 400 Alman askerini Suriye'den gelecek 'kimyasal silah tehtidine' karşılık 'savunma amacıyla' yerleştireceğini söylerken Antalya'da beş yıldızlı otelde toplanan Özgür Suriye Ordusu'nun yeni stratejik 'ihtiyaç' listesini temin ediyordu.

 ABD'nin Ortadoğu ve Akdeniz'deki 'militer stratejisini' üstlenen NATO gücüne ilaveten Körfez Savaşı'ndan beri medyatik savaş propagandası 

'Suriye'nin kimyasal silahı var' manipülasyonu kuvvetlenirken, Suriye halkını 'yıllarca sürecek tarifsiz acılara' sürükleyecek tarihe doğru yaklaştığını yüreğimizde duymamamız herhalde imkansızdı.

Hele bir de 2003 yılından beri işgal altındaki Irak'ta tek bir kanıtına bile rastlanmayan 'kitle imha silahlarının' güya Suriye'ye gönderildiği yalanını da okumuşsanız...

Akşam / 11.12.12