Batı Kürdistan'ın Kerkük'ü; Rimêlan.. - Amed Dicle

  • Arşiv
  • |
  • Kategori yok
  • |
  • 21 Ocak 2013
  • 09:47

Şu an Rojava'da kod adı; Serêkaniyê olan 'Rimêlan' savaşı yürütülüyor.

Rimêlan, Batı Kürdistan'ın 'en zengin' bölgesi...

Yer altı zenginliğiyle tüm Kürdistan bölgesi ve Suriye'ye yetebilecek potansiyelde olan stratejik bir bölge..

Dêrik'e 30 km, Qamişlo'ya ise 60-70 km mesafede, Girkê Legê'nin hemen yanı başında.

Kasabaya girdiğinizde, Ortadoğu değil bir Avrupa ülkesindeki yapılarla karşılaşıyorsunuz.

Bu özel yapılarda yaşayan 4-5 bin görevli, Suriye rejimi tarafından değişik yerlerden getirilmiş memur ve mühendislerden oluşuyor.

Etrafı duvarlarla örülü yapılar, Suriye İstihbaratı tarafından sıkı bir şekilde korunuyor.

Zenginliğin büyük kısmının yer altında olduğu Rimêlan'da, kimi araştırmalara göre tüm petrolün dörtte biri çıkartılıyor ve Suriye'nin Humus ile Baniyas kentlerinde rafine edilerek dağıtılıyor.

Baas rejimi 1970'lerde Reqa bölgesinden Sünni Arapları getirerek bu bölgeye yerleştirdi.

Dêrik'ten Qamişlo'ya kadar uzayan hattın ve oradan Serêkaniyê'ye kadar devam eden her iki Kürt köyünün arasına bir Arap köyü oluşturuldu ve Kürtlerin toprakları ellerinden alınıp onlara verildi.

Rimêlan bölgesin yerleştirilen Shemer ve Sherabi aşiretleri rejimle hiç bir zaman bozuşmadılar ve bu ilişkileri halen de devam ediyor.

Mevcut durumda Serêkaniyê'deki savaşın esas hedefi işte bu bölgedir.

Türkiye devleti, Suriye rejimi, Özgür Suriye Ordusu hiç biri bölgenin Kürtlerin eline geçmesini istemiyor.

Kürtlerin de bu bölgeden vazgeçmesi 'kendi kendini yönetme' stratejisinin doğasına aykırı olur. Başka bir deyişle, kendi bölgesindeki zengin bölgelerin başka güçlerce işgal edilmesine 'eyvallah' diyecek durumda değiller.

Bu sebeple bölge hayati bir önem teşkil ediyor.

Bölgeden askerlerini çeken Suriye rejimi de, petrol kuyuları ve gaz rezervlerinin bulunduğu kilometrelerce alanda yaklaşık 200 askerini özellikle bıraktı.

Ve 8 Kasım 2012 tarihinde Türkiye'de hazırlanan gruplar, bu bölgeyi ele geçirmek için Serêkaniyê'den giriş yapmaya çalıştılar. Kasım ve Aralık’ta iki deneme oldu ve YPG güçlerinin direnişi karşısında geri çekilmek durumunda kaldılar.

Hedef şuydu;

Eğer Serêkaniyê bu grupların eline geçseydi, Kızıltepe'den Amûde'ye, Nusaybin bölgesinden Qamişlo'ya ve Cizre bölgesinden Dêrik'e benzer saldırılar düzenlenerek Batı Kurdistan'ın her tarafı savaş alanına dönüşecekti.

Böylesi bir durumda Türk devletinin de sınırdaki hakimiyeti güçlenecek ve esas hedef ya ele geçirilecek yada Kürtlerin eline geçmesi engellenecekti.

Ancak bu plan tutmadı;

Bu silahlı gruplar biraz daha eğitilmek ve ağır silahlarla donatılmak için Ceylanpınar ve Urfa'nın değişik yerlerinde konumlandırıldı.

Liderleri Nevaf el-Beşir periyodik aralıklarla Urfa valisiyle bir araya geliyordu. Bu görüşmeler halen devam ediyor.

Kürt yönetimi de Serêkaniyê'ye yönelik olası yeni bir saldırı dalgasına karşı hazırlık yaparken diğer yandan da Rimêlan'ın rejim güçlerinden temizlenmesi için yeni bir süreç başlattı ve 10 gün önce Rimêlan'daki 200 Suriye askerine bölgeyi terk etmeleri için ültimatom verildi.

134 civarında asker YPG'ye teslim olurken, diğerleri oradan çıkarıldı ve bölge şu an YPG denetiminde.

Kürtlerin bu hamlesi Türkiye destekli muhalifleri ve bazi ülkeleri rahatsız etti ve bu sebeple tekrar Serêkaniyê'ye karşı saldırıya giriştiler.

Suriye'nin Tilebyed bölgesinde rejim güçlerinden alınan 7 tank, Akçakale ve Ceylanpınar üzerinden Serêkaniyê'ye getirildi.

Hedef basit;

1-Eğer Serêkaniyê'yi aşabilirlerse, güneyden Heseke üzerinden Girkê Legê bölgesine gelip oradan Rimêlan'a geçmeye çalışacaklar. Bu kestirme bir yol. Ama Kendileri için savaşın arka cephesi Heseke'den Ceylanpınar'a kadar genişlemiş olacak.

2-Serêkaniyê'yi geçemezlerse bile orada YPG'nin 'oyalanacağını' ve Rimêlan'da rejim güçleri karşısında istediği hamleyi yapamayacağını düşünüyorlar.

Şu an Serêkaniyê'de Kürtlere karşı çatışanlar arasında bir süre önce Suriye ordusundan ayrılan bazı subaylar da var ve halen rejime bağlı çalıştıkları söyleniyor.

Rimêlan'in Kürtlerin eline geçmesi bunları son derece rahatsız ediyor.

Asıl oyun şimdi başladı. Demokrasi ve insan yaşamından önce gözlerini zenginlik kaynaklarına dikmiş uluslararası güçler ne yapacak?

Kürtlerle çatışacaklar mı? Uzlaşacaklar mı?

Mevcut durumda; Batı Kürdistan'ın en zengin bölgesinin Kürtlere kalmaması için Türk Devleti, Suriye Rejimi, Özgür Suriye Ordusu, El-Kaide, Fransa, uluslararası bazı güçlerin desteklediği bazı 'muhalif gruplar' birleşerek aynı amaçla değişik yerlerde Kürtlere saldırıyorlar.

Peki dünya üzerindeki tüm Kürtlerin buna karşılık ne yapması gerekiyor?

Sırf Kürtlerin topraklarını ve kazanımlarını gasp etmek için bu düzeyde bir birliktelik kurulmuşken, Kürdistan'ın dğer parçalarındaki Kürtler ne yapmayı düşünüyor?

Bu saldırı Kuzey Kurdistan'a yapılmış olsaydı, Batı Kürdistanlılar en azından sınırda çeteci silahlı grupların geçtiği sınıra canlı kalkan olurlardı. Ama Kuzey Kürdistanlı Kürtler değil sınıra dizilmek, Rojava'daki Kürtlere moral bile veremiyor.

Ya Güney Kürdistan halkı? "Biz devletiz, gözetmemiz gereken dengelerimiz var" diyen ve tel örgülerle uğraşan Güney Kurdistan hükumetini değil, Güney Kurdista halkını kast ediyorum.

Rojava Kürtleri saldırı altındayken nasıl bir hissiyat içerisindeler..?

ANF / 21.01.13