Avukatların kozmik sırları - Özgür Mumcu

  • Arşiv
  • |
  • Basın
  • |
  • 21 Ocak 2013
  • 05:49

Geleneksel gözaltı, tutuklama şenliklerine geçen hafta ‘Çağdaş Hukukçular Derneği’ne üye avukatların da bulunduğu yeni bir dalgayla devam edildi. Emniyet, operasyonun DHKP-C’ye yönelik olduğunu açıkladı. Bununla da yetinmedi gözaltına alınan avukatların ‘kozmik bilgileri’ yabancı devletlere sızdıran ‘ajanlar’ olduğunu da açıkladı.

Söz konusu avukatlar, gazetecilerin ya da siyasi davaları takip edenlerin yabancısı değil. Aralarından bazılarını tanıyorum. Beraberce yurtdışına ‘kozmik bilgiler’ sızdırdığımız için değil. Adliye önlerinde memleketin tuhaf davalarını izlerken dirençle müvekkillerini sisteme karşı savunduklarına şahit olduğum için.

Engin Çeber’in işkence sonucu öldürülmesinden devlet görevlileri mahkûm olduysa bu, avukatlar sayesinde.
Festus Okey bir karakolda öldürülen kimsesiz bir göçmen olarak unutulmadıysa başta İsmail Saymaz olmak üzere gazetecilerin ısrarlı takibi ve bu avukatlar sayesinde.

Parasız eğitim pankartı açan öğrencileri savunanlar da işten atılan tekstil işçilerinin yanında duranlar da öldürülüp toplu mezarlara atılanların bulunmasını sağlayanlar da bu avukatlar.

Sızdırdıkları devlete ait bir ‘kozmik sır’ varsa bu kalemden sırlardır ve yıllardır bunları kamuoyuna duyurmaktadırlar.

Polis şiddetinden şikâyet için ‘İmdat Polis’ telefon hattı projesinin de arkasında bu avukatlar var gözaltına alınanlara haklarını öğreten ‘Olağan Şüpheliler’ programının da.

ÇHD üyeleri ve dernek başkanı Selçuk Kozağaçlı, siyasi ceza davalarını yürüten iradeyi makale ve söyleşilerle sürekli surette ortaya koyan biri. Kozağaçlı, uzun süredir savcılık ve hâkimlik makamlarının ceza yargılamalarında işlevsizleştiğini söylüyordu. Soruşturmadan karara kadar her şeyin emniyetin hâkimiyeti altında olduğunu defalarca anlattı. Bianet sitesinde yayımlanan “Ceza davalarında savcı da olmasın hâkim de” başlıklı ironik makalesi hep aklımda.

Zaten avukatların gözaltına alınmasına ilişkin ilk açıklamanın savcılık değil de emniyet kaynaklı olması Kozağaçlı’nın tezini güçlendirmiyor mu?

Tanıl Bora’nın yaptığı bir söyleşide şunları anlatmıştı Selçuk Kozağaçlı:
“Biliyoruz ki Adalet Bakanlığı-HSYK ilişkisi nedeniyle HSYK-Yüksek Yargı ilişkisi nedeniyle bugün hangi dosyaya hangi hâkimin bakmasını istiyorlarsa o hâkimi o mahkemeye nokta tayin ile atayabilecek veya tam tersi, bakmasını istemiyorlarsa nokta tayini ile çekebilecek durumdalar. Cumhuriyet tarihinde hemen hemen ilk defa bu kadar net bir blok oluştu. Yargıtay-Adalet Bakanlığı-Hâkimler, Savcılar Yüksek Kurulu-Özel Yetkili Mahkeme Yargıç ve Savcıları... Tek bir blok gibi hareket ediyorlar. İçlerinden birisi hata yapacak olursa hızla diğerleri hem de yasal olarak müdahale edip onu enterne edebiliyorlar ve düzen yeniden kuruluyor. Bazı tahliye kararları vermiş yargıçların başına gelenler veya ‘gereği gibi’ davranmayan yargıç ve savcıların hızla yer değiştirmesi sırasındaki sirkülasyon, bunu bize gösteriyor.”

ÇHD’li avukatların başlarına gelecekleri ÇHD’nin bugüne dek söyledikleri ışığında takip etmek gerek. Savcı ve hâkimlerin göstermelik bir yer işgal ettiği, ‘polis fezlekesi hukukuna’ dayanan bir anlayışla karşılaşıp karşılaşmayacağımıza bakacağız.  

Bakanlık-Yargıtay-HSYK-savcı ve hâkimlerin tek bir blok gibi davranıp davranmayacağını izleyeceğiz.

ÇHD’nin hep dikkat çektiği gibi dava dosyalarının yapay bir şekilde ‘kriminalize’ edilip edilmeyeceğini göreceğiz.

Bir hukuk sisteminin bütün zaafları asıl savunma yargılamaya başlayınca ortaya çıkar.

Şayet avukatlar tutuklanır ve de yargılanırlarsa ‘savunmanın sistemi yargılaması’ sürecini hep beraber takip edeceğiz demektir. İşte asıl o zaman su yüzüne çıkacak ‘kozmik sırlar’ı görmek çok ilginç olacak.

Radikal / 21.01.13