Devrimci Karargah davasında, "savcının mütalaasının ideolojik önyargılarla ve husumetle hazırlandığını" söyleyen Avukat Ercan Kanar'a göre bu metin, "düşman ceza hukukunun bariz bir örneği."
İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Devrimci Karargah davasının son duruşmasın verilen mütalaayı bianet'e yorumlayan Avukat Ercan Kanar, "muhaliflerin aralarında fark gözetilmeden aynı torba davanın içine konulduğunu" söyledi. Kanar'a göre "Mütalaa çağdaş ceza hukuku açısından skandal niteliğinde."
Avukat Kanar, mütalaayı şöyle değerlendirdi: "Mütalaa ile çağdaş ceza hukukunda sorumluluğun temel ilkesi olan 'kusurlu irade artı tipe uygun fiil' kriteri ayaklar altına alınıyor. Yani, 'işlenmiş fiil değil işlenmesi muhtemel fiil ve muhtemel suçlu' sanık kürsüsünde. Mütalaa, zihin taraması/zihin polisliği yöntemiyle hazırlanmış."
“Hukuk fakültesinde sınıfta kalır”
Kanar, mütalaayla ilgili hukuki değerlendirmesi, davadan verdiği şu örnekle açıkladı: "Örneğin, dosyaya sokulan bir Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) raporu var. O raporun her sayfasında 'delil olarak kullanılamaz' denmesine rağmen, mütalaayı hazırlayan iddia makamınca rapor delil olarak kullanıldı. Bu da gösteriyor ki, mütalaa tamamen ideolojik önyargılarla ve ideolojik husumetle hazırlanmış."
"Yani düşmanla savaş hukukunun bariz bir örneği olan bir mütalaa söz konusu. Hukuk fakülteleri birinci sınıf öğrencilerinden bir jüri teşkil edilse ve soru olarak sorulsa bu mütalaa sınıfta kalır.
Mütalaanın iddianamenin tekrarı niteliğinde olduğunu ifade eden ve somut delillerden yoksun olduğunu söyleyen Kanar şöyle devam etti:
"Birçok duruşmada suçlamalarını geri almış kişilerin beyanları bile delil olarak kullanılmış. Örneğin, tanık olarak gösterilen Erol Tiryaki katıldığı birçok duruşmada, nasıl itirafçı olmaya zorlandığını, beyanların kendisine nasıl zorla kabul ettirildiğini açıklamış olmasına rağmen, onun bu beyanlarına, suçlamalarına da mütalaada yer verilmiş."
“Yargı bağımsız ve tarafsız değil”
Kanar, bu davada "muhalif olmanın" yargılanmaya çalışıldığını şöyle anlattı:
"Hangi açıdan bakılırsa bakılsın, tipik bir düşmanla savaş hukukunun yansıması niteliğinde bir mütalaa ortaya çıktı. Birbiriyle gerek düşünce gerek davranış olarak hiç ilgisi olmayan muhalifler, burada aynı potanın içerisine sokulmuş ve torba bir mütalaa ortaya çıkmış. Bu tür torba soruşturmalar ve davalar zaten düşmanla savaş hukukunun bir yöntemi.
"Bu mütalaa Budapeşte Savcılık Meslek İlkeleri'nin de ihlali. 2006'da Budapeşte Savcılık Meslek İlkeleri ve Bangalore Yargı Etik Kuralları, Türkiye'deki tüm savcı ve yargıçlara gönderildi ve 'Çalışmalarınızda bu ilkeleri dikkate alacaksınız' dendi. Ama maalesef özel yetkili mahkemelerin pratiğinde bu ilkeler ayaklar altına alındı.
"Eğer karar verecek olan mahkeme, hukukun temel kurallarına uyacak olursa ve Bangalore Yargı Etik Kuralları ışığında bir karar verecek olursa bu mütalaayı tamamen geçersiz kılması gerekir. Mütalaanın hukuki bir değeri olmadığını, mahkeme açıklayacağı kararla ortaya koymalı."
"Ama ne olur bilemiyoruz, çünkü Türkiye'de özel yetkili yargı pratiğinde dürüst yargılanma hakkına uygun bağımsız ve tarafsız bir yargı söz konusu değil. Yasalar değişse bile mevcut özel yetkili yargı pratiğinde savcı ve yargıçlar değişen yasalara karşı bir direnç içindeler. Yasalar değişse de zihniyet değişmiyor."
Kanar, sözlerini "İşimiz hayli zor" diyerek bitirdi.
Mütalaada ne var?
Davanın ilk duruşması 13 Nisan 2011'de başladı, son savunmaların verileceği bir sonraki duruşmalar 25-26 Nisan 2013'te. Davada beş ayrı dosyanın birleştirilmesi sonucu sanık sayısı 75'i buldu. Savcı Sadrettin Sarıkaya'nın verdiği 64 sayfalık esas hakkındaki mütalaada, 67 sanık için 7,5 yıl ile ağırlaştırılmış müebbet arasında hapis cezaları isteniyor.
Mütalaada bir numaralı sanık olarak yer alan tutuklu sanık Fatih Aydın hakkında 12 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 144 yıla kadar hapsi istendi.
Savcı mütalaasında üç sanık hakkında ağırlaştırılmış müebbet, birer sanık hakkında 22.5, 21, 17.5, 15, 13.5, iki sanık hakkında 11.5 yıl, beş sanık hakkında 9.5 yıl, bir sanık hakkında 8.5 yıl, 50 sanık hakkında 7.5 yıldan başlayan hapis cezaları ve dört sanık hakkında beraat istedi.
Savcının sanıklar hakkında istediği en alt sınırdan ceza miktarları şöyle:
Fatih Aydın, Cemal Bozkurt ve Özgür Dinçer hakkında ağırlaştırılmış müebbet, Hanefi Avcı 22.5 yıl, Ulaş Erdoğan 21 yıl, Necdet Öztürk 17.5 yıl, Volkan Karakuş 15 yıl, İbrahim Turgut 13.5 yıl, Hakan Soytemiz, Tuncay Yılmaz 11.5 yıl, Rıdvan Turan, Cenk Büyükkahraman, Zafer Kaygın, Gökhan Aydın, Vedat Yıldız 9.5 yıl; Nejdet Kılıç hakkında 8.5 yıl hapis cezası talep edildi.
Örgüt üyeliğiyle suçlanan Mehmet Yeşiltepe, Ergin Öncü, Abdülselam Sultan, Muhammet Çetin, Süleyman Gürkan Anıl, Aylin Duruoğlu, Nail Arıkan, Sevim Öztürk, Melek Seven, Ceren Sütlaş, Metin Akdemir, Barış Kaygın, Murad Akıncılar, Onur Sarıefe, Ahmet Gülaydı, Banu Çıvğın, Fırat Efe, Gamze Canpolat, Köksal Kaysı, Mustafa Süleyman Kudret Köksal, Ozan Eryılmaz, Salih Umut Bulduk, Serhan Karabulut, Osman Baha Okar, Semih Aydın, Oğuzhan Kayserilioğlu, Özgür Aytulum, Günay Kubilay, Ecevit Piroğlu, Kemal Hamzaoğlu, Sultan Seçik Kubilay, Özgür Cafer Kalafat, Yaman Yıldız, Selda Başusta Çalık, Ülkü Duran, Gülseren Poyraz, Tamer Taş, Emrol Pamuk, Benay Can, Ağca Kaya, Ersin Sariçam, Cem Akdoğdu, Mehmet Güneş, Bayram Akdoğdu, Deniz Küçükbumin, Umur Suyadal, Onur Erkut, Şeyma Özcan, Özcan Kılıç, Coşkun Kıyamçiçek hakkında en az 7,5 yıl hapis cezası istendi.
İbrahim Şimşek, Mustafa Aşula, Önder Sönmez, Şenay Avcı'nın beraatı istendi.
Sanıklar Mahir Sayın, Akın Tanrıverdi, Cem Beğenmiş hakkında yakalama kararı olduğu için mütalaası verilmedi.
Sanık Okan Duman'ın ise avukatı duruşmaya katılmadığı ve savunma yapmadığı gerekçesiyle henüz hakkında mütalaa verilmedi.
Sekiz sanık halen tutuklu yargılanıyor: eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, Cemal Bozkurt, Fatih Aydın, Ulaş Erdoğan, Okan Duman, Özgür Dinçer, Bayram Akdoğdu, Volkan Karakuş. (AS)
Ayça Söylemez – bianet / 07.02.13