Alevi polisin intiharının perde arkası

  • Arşiv
  • |
  • Devlet terörü
  • |
  • 02 Ocak 2013
  • 09:42

Türkiye'de yılda 50 polis, son 12 yılda ise 600 polis intihar etti. Bayrampaşa Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü’nde görevli beş yıllık polis memuru Erol Uygun, önceki gün Gazi Mahallesi’nde oturan teyzesinin evinde kendi silahıyla intihar etti.  Ancak, iddialar bunun sıradan intihar olmadığını gösteriyor.

Erol Uygun için Gazi Cemevi’nde düzenlenen cenaze törenine ailesi, yakınları katılırken meslektaşlarının katılmaması dikkat çekti. Törene İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın da çelenk gönderdi. Uygun, Hadımköy Mezarlığı’nda toprağa verildi.

Bir forum sitesinde ise Erol Uygun'un arkadaşı intiharın perde arkasını anlattı:

 “GARİBANDI, ALEVİYDİ”

 “En yakın arkadaşlarından birini kaybettim daha geçen hafta zaman geçirdiğim sinemaya kafeye gittiğim adam öldü. Neden biliyor musunuz? Alevi olduğu için, emniyete giderken yanında Cumhuriyet, Sözcü gibi gazeteler okuduğu için, Gazi mahallesi gibi bir yerde maddi sıkıntılar yüzünden yaşamak zorunda olduğu için gariban olduğu için ancak asıl neden ise amirlerinin baskısı yüzünden.

MOBBİNGİ ANLATMIŞ

Onun alevi olması ve Gazi Mahallesinde yaşaması zaten potansiyel suçlu görülmesini sağlamıştır. Geçen hafta görüştüğümüzde yapılan baskıları hedef göstermeleri mobingi anlattı onu rahatlatmak için elimden geleni yaptım. Stresini almaya çalıştım ama böyle bir adam gibi adamın intihar edeceği aklımdan bile geçmezdi.

Erol benim yakın köylüm, mahalle arkadaşım, sınıf arkadaşım, görüştüğüm en özel insanlardan biri. Bilir misiniz ne yokluklar çekti, lisede biz gezmeye giderken o çoğu zaman yol parası olmadığı için gelemediğini bana çok sonraları itiraf etti. Hayatında maddi sıkıntılar hiç bitmedi. Bu adamın hiç sevgilisi olmadı biliyor musunuz? Onu seven ona destek olan bir ailesi vardı. Bildiğim kadarıyla annesi ve babası ayrı ve bunun ezikliğini yaşamında hep hissediyordu.

Son günlerde telefonumu açmamaya başladı. İstanbul'a döndüğümde buldum onu beni takip ediyorlar sizi de takip edip dinlemesinler o yüzden telefonu açmadığını söyledi. Geçen aylarda Çevik Kuvvette bazı olayların yaşandığını birkaç komiserin çalışan bir çevik kuvvet polisine saldırması sonucunda olayların olduğunu söyledi ve o gün orda bile bulunmadığını ekledi.

 “TERÖRİSTLERLE BAĞLANTILI GAZETELER...”

Bu olay sonrasında Amirinin herkesin içinde gözlerinin içine bakarak ve ona odaklanarak bir konuşma yaptığını gözlerini hiç ondan ayırmadığını söyledi. “Aranızda terör örgütleriyle bağlantısı olanları tespit ettiğini bazı gazeteler okuduklarını ve bunların sonunu biliyorsunuz bunlardan hesap sorulacağını” söylediğini anlattı.

Erol çok çekingen bir çocuktur aslında siyasetin 's'sini bile bilmez. Temizdir, dürüsttür. Yaşadıkları ve uygulamada gördükleri onu biraz muhalif yapmıştır ama bunu benden başka kimseye de rahatça anlatamayacak biri her şeyi içine atardı.

Daha sonra tomalara geçmek için amiriyle konuştuğunu ve amirinin neden sorusuna kendime daha çok vakit ayırabilirim okumak kendimi geliştirmek istiyorum dediğini ve amirinin okuyup neler yapacaksın ne okuyorsun böyle sorusuna karşılık gözlerinin dolduğunu ve çıkınca ağladığını amirinin bir not defterine notlar aldığını söyledi. Ardından referans bulursan olabilir dediğini söyledi. Daha sonra komiserini gördüğünü dosyan temiz dediğini anlattı.

Ardından çok baskı yapıldığını artık dayanamayacağını bir buçuk aydır izinlerinin kaldırıldığını görev gurubunun değiştirildiğini en çok enerji sarf edilen kendi tabiriyle sürgün edildiğini hissettiğini söyledi. Eylemcilere müdahale sırasında 2 amirinin arkasında durduğunu ve özellikle hep onu takip ettiklerini hissettiğini söyledi. Gezerken beraber takipteyim her an, herkes üzerime geliyor dedi. Onu rahatlatmak için elimden geleni yaptım bunların paranoya olduğunu ne kadar söylesem de psikolojisinin bozuk olduğu o denli belliydi ki.

 “BENİ VE AİLEMİ ÖLDÜRECEKLER”

Ardından geçenlerde Bayrampaşa'da bir makam arabasının iş çıkışı sırasında durduğu onu süzdüklerini ve ne kadar rahatsız olduğunu anlattı. Artık mahalleye gelmiştik ve bu seferde örgütler beni görür ben eve gideceğim diyordu durmadan. Mahallede hiç durmak istemiyordu o denli rahatsızdı ki çevremizdeki arkadaşlarımızla görüştüğümüzde hep bunları anlatıyor durmadan “beni ve ailemi öldürecekler bitirecekler” diyordu. Hiç durmadan onların güvenini kazanmam lazım bana güvenmiyorlar diyordu hasta olduğunda bile işe gittiğini yanlış bir şey düşünmemeleri için hiç rapor kullanmadığını kendisini kötü hissettiğini anlattı.

 “BİRİNCİ DERECEDEN SORUMLU AMİRLERDİR”

Bu adamın tek hayali vardı bir ev alıp ailesini rahat ettirmekti.Ancak olmadı ona bu süreci yaşatan ve intiharından birinci derece sorumlu olan kendi anlattıklarına göre amirleridir. Bu olayın üstünün kapatılacağını biliyorum fakat şunu bilin ki Erol dağ gibi bir adamdı ve bu adam yapılanlara dayanamadı bunlar sadece benim bildiklerim neler çektiğini bir de siz düşünün.

ARAŞTIRILMASI GEREKEN ŞUDUR?

Forumda arkadaşı araştırılması gerekenleri ise şöyle sıralıyor:

 “1- Çevik Kuvvette yaşanan olay sonrasında Erol o gün olmamasına rağmen sanki onu günah keçisi gibi hissetmesine neler etken oldu?

2- Olaylar sonrasında amirinin yaptığı konuşmada sözcü, cumhuriyet gibi gazeteler okunduğunu ima ederek terör örgütleriyle bağlantılı olduğu ileri sürülen kişiler kimler? Erol konuştuğumuzda bunları bir tek kendisinin okuduğunu ve amirinin gözlerini ondan hiç ayırmadığını söyledi.

3- Erol'un kendisinin durmadan takip edildigini bazı sivil polislerin onu izlendiğini telefonlarının dinlendigini söyledi. Hatta Facebook şifresinin çalındığını benim paylaşmadıgım şeyler duvarımda görünüyor diyip sildigini ve bunun için Savcılığa gittigini biliyorum.

4- Görev gurubunun değiştirilmesi ve son bir buçuk ay izinlerinin kaldırıldıgını söyledi. Bunlar bilinçli bir şekilde mi yapılmıştı?

5- Eylemcilere müdahale sırasında durmadan amirlerinin sadece onun arkasında durduklarını ve polis kamerasının onu izledigini anlattı bu doğru mudur? İş çıkışında durup onu izledigini söyledigi makam arabasında kimler vardı ve de bu gerçekten bilinçli olarak yapılan birşey miydi?

6- Göreve geldiklerinde evinin önünden geçen servisin evinin yakınında onu bırakmaması ve karakola kadar götürüp hadi burdan yürü denmesi veya oturdugu mahallede müdahale oldugunda servisin Gaziosmanpaşa'da bırakması. Bu anlattığı küçük bir ayrıntı olarak gözüksede insan psikolojisini ne denli etkileyebileceği açıktır.

7- Erol'un Gazi mahallesinde yaşaması ve bir Alevi çocugu olması konusu ise kendisini işte ne kadar huzursuz hissettiğini söylediklerinden anlıyordum. Adamı kendi mahallesinde müdehaleye getirmek belki bu mesleğin gereklerinden olsada keşke daha dikkatli olunsaydı. En azından kendi mahallesinde müdahalelerde onun getirilmemesi sağlanamaz mıydı? Erol müdehaleler sırasında Gazi, Okmeydanı gibi yerlerde arkadaşlarının bunların hepsi Alevi bunlar hep böyle dedigini ve bu konuda ne kadar üzüldügünü biliyorum.

İSTİFAYA HAZIRLANIYORDU

Çeşitli Alevi eylemlerinde arkadaşlarının Alevi kızları hakkında ahlaksız konuşmalarınında onu yaraladığını artık meslegi bırakmak istediğini anlattı. Son zamanlarda kpss'ye hazırlanmak istedigini istifa etmeyi düşündügünü söylemişti. Tüm arkadaşlarımızda bu konuda olumlu olarak onu güdülemeye çalıştık. Bu konularda amirlerini suçlayamam ama teşkilatın içinde bu yaşadıkları onun psikolojisini bozan bir etmendir.

Arkadaşlar evet Erol'un psikolojisi bozulmuştur bunu en yakınında olan arkadaşlarımda farkındadır.

Her şeyi bir kenara atıyorum ve şunu sormak istiyorum. Bu adamın son zamanlarda ne kadar rahatsız olduğu ortadayken fiziksel olarakta ruhsal olarakta çöktüğü bu kadar belliyken kimse neden birşey yapmadı da bu çocuk baskıyı hep daha fazla hissetti?

Yani burda tüm anlattıklarını anlatamıyorum o çocugun neler hissettigini neden kendine bunu yaptığını anlayamamak bu kadar zor değil.

Zaten arkadaşım intihar öncesi rapor aldıgında da amirleri tarafından raporunu kabul etmiyoruz tarzında şeyler söylenmiş ve arkadaşım İSTİFA DİLEKÇESİ'ni kurumuna vermiştir.”

AMCASI: CEMAAT BASKISI

Erol Uygun’un amcası Yüksel Uygun, intiharın arkasında “cemaat baskısının” olduğunu belirterek “Yeğenim mesleğini çok seviyordu. Fakat son dönemde üzerinde Alevi olması nedeniyle büyük baskılar vardı. Yeğenime ‘seni ayıklayacağız’ diyorlarmış. Psikolojik tedavi görüyordu, elinden silahı alınabilirdi. Bu da yapılmamış intihar etti” dedi.

TANRIKULU İÇİŞLERİ BAKANI'NA SORDU

CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'in yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı'na sunduğu soru önergesinde, "İstanbul Bayrampaşa Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü'nde görevli beş yıllık polis memuru Erol Uygun'un intiharı sonrası medyada yer alan bir haberde Erol Uygun'un Alevi olduğu için baskılar gördüğü belirtilmektedir. Bu baskılar sonucu meslekten atılacağı iddiaları nedeniyle psikolojik tedavi gördüğü de belirtilmiştir" diyerek şu soruları yöneltti:

"Polis memuru Erol Uygun'a inancı gereği meslektaşları ve amirleri tarafından baskı yapılmış mıdır? Bu iddialar konusunda soruşturma açılmış mıdır?

2002-2012 yılları arasında intihar eden Emniyet mensuplarının sayısı nedir?

2012 yılında Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde mobbing şikayetlerinin sayısı nedir? Bu şikayetlerin gereği açılan soruşturma sayısı nedir?

Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesindeki personel için psikolojik destek hizmeti sağlanmakta mıdır?

Psikolojik tedavi ve yardım alan personelin silahlarına geçici bir süre el konuluyor mu?"

Yurt / 02.01.13