AKP’nin 2013’teki PKK planı – Baki Gül

  • Arşiv
  • |
  • Düzen cephesi
  • |
  • Kürt Sorunu / Azınlıklar
  • |
  • 03 Ocak 2013
  • 08:03

Recep Tayyip Erdoğan ve çevresindekiler 2012 yılından çok fazla ders çıkarmamışlar gibi. Şimdi 2012’de tutmayan ve iflas eden AKP ve onun cahil kurmayları bu planlarının farklı versiyonları üzerine çalışmış ve hayata geçirmiş durumdalar. AKP, Türkiye’nin altını üstüne getirecek, tarihi olarak sadece Kürt ülkesinde değil Ortadoğu’da büyük kaybedecek bir oyunun içerisine girmiştir. Oyun şudur; PKK’nin verdiği savaş, siyasetin direnişi karşısında köşeye sıkışan AKP, çıkış için bayatlamış bir senaryoya kendisince film çekecek. Öcalan ile Kandil’i karşı karşıya getirip, Kürt siyasal yapısı içinda “yarılma ve çelişki” yaratmayı hedefleyecek. Bunun zeminini ise gerilla üzerinde imha operasyonlarını, toplumda da tutuklamaları boyutlandırarak “bunaltı, bıkkınlık ve tedirginlik” yaratarak sağlayacak. Eh işte ahmaklığın imgesi haline gelen Erdoğan’ın danışmanlarının ortaya çıkardığı formül bu. Cahillik dizboyu. Kürt toplumuna yabancılık ve PKK’ye kronik düşmanlık böylesi sonuçlar doğruyor. Tipik örneği Yalçın Akdoğan... Bir yanda “biz görüşüyoruz, diğer yandan 10 teröristi etkisiz hale getirdik, bu kadar kişiyi de tutukladık” diyecek. Ahlaksızlığın ve alçaklığın bu kadarı başka kimde olabilir ki! Bu taktiklerle AKP ne mi yapabilir; kendisini marjinal faşist Türk ırkçısı bir çizgide tutarak, toplumların düşmanlığını kazanmaktan başka hiçbir şey yapamaz. İkincisi de yaptığı her operasyona karşı 100 kat daha büyük operasyonlar yiyerek, dumura uğrayabilir... Bir daha da kendisini toparlayamaz. Çünkü PKK’nin tarihine yakından bakıldığında şöylesi bir tarih ilkesi “Tasfiyeciler tasfiye olur!” işlemiyle kendisini geçerli kılabilir...


AKP 2012 yılında ne planlamıştı, kısaca hatırlayalım. 2011 yılının sonbaharında Erdoğan’ın danışmanları ve AKP’nin akıl hocaları 2012 yılının baharına girildiğinde “kolu kanadı kırılmış PKK” stratejisini yürürlüğe koymuşlardı. Bunun için de şunlar yapıldı:

1-Kış boyunca ağır askeri imha operasyonları ile PKK’nin gerilla gücünü en alt düzeye çekeceklerdi. Bunu sonuna kadar denediler. 2012 yılı baharından sonra AKP’nin askeri yöneliminden hiçbir sonuç alınamadığı ortaya çıktı. Sonuçta, askelerini karadan götüremeyeceklerini anlayıp, havadan sevkiyatı esas aldılar...

2-Toplumdaki siyasal ve toplumsal örgütlenme alanlarını da tutuklamalarla daraltacaklardı. Binlerce insanın sudan gerekçelerle tutuklanmasının anlamı buydu. Bu ayaktaki plan da tutmadı. BDP dik durdu. Kitlesel serhildanlarla halk AKP’ye değil PKK’ye yakın olduğunu gösterdi.

3-Diplomatik alanda PKK’yi olabildiğince sıkıştırılacaktı. AKP’nin en büyük hezimeti de bu alanda gerçekleşti. Tayyip Erdoğan, kendi komşu devletlerinin hiçbirinde kendisine kefil olabilecek birini bulamaz. İran, yıl boyunca TC’yi en çok uyaran devlet oldu. Irak, Türk bakanlara iniş yasağı getirdi. Suriye ile kanlı bıçaklı. Yunanistan ekonomik krizde olsa da TC ile alay edecek gücü kendisinde buluyordu. Diğer memleketleri saymaya bile gerek yok. Ama PKK belki de kuruluşundan bugüne bölgesel ve küresel ölçekte diplomatik alandaki en gelişmiş düzeyini yaşıyor.

4-Roj TV’nin sesini ve Türkiye’de Kürt medyasını susturacaklardı. Kürt medyasının susturulması da artık TC için kronik başarısızlık alanı oldu. Zaten Kürtlerin bu çağda, en gelişmiş medya alanlarını kendi imkanları ile en iyi düzeyde kullandığını kendileri söylüyor. 300-500 tv kanalı olan, 20 ulusal gazetesi, yağcısı, yandaşı  yüzlerce “gazeteciye” sahip olsa da TC ve AKP, Kürtler karşısında hiçbir sonuç alamıyor. Kendi yalanlarına sadece kendisi, özel savaş haberlerine ise hiç kimse inanmıyor.

5- BDP içinde ya da çevresinden de kendilerine bazı “muhataplar” üreteceklerdi. Bu yöntemi denediler. İstedikleri sonucu alamadılar. Erdoğan ve AKP’den çözüm beklentisi olanlar çıktı mı onu pek bilmiyoruz. Kürt hareketinin toplumsal kolektif karakteri olduğu için bireysel çıkışların hep bireysel çıkış yapanların alehine döndüğünü de tarih bize fazlasıyla gösteriyor. Ateşin çemberinden geçen siyasetçilerin AKP’nin ayak oyunlarına düşeceğine de ihtimal vermek zor.

6-Öcalan’ı adada kendi toplumundan ve örgütünden yalıtıp, etkisiz ve sıradan bir hale getireceklerdi. Bunun için özel yasalar çıkardılar. Ancak Öcalan ilkeli ve direngen duruşundan hiç taviz vermedi. AKP korkudan avukatlarını ve yakınlarını engelledi. Ama toplum Öcalan’ın direnişi etrafından daha fazla ve radikal özelliklerle birleşti. AKP bu alanda tarihsel olarak kaybetti. Çünkü AKP kendisine göre muhatap bulamadı. Kürt halkı ise Kandil’den, Amed’den, Brüksel’den Kürtlerin temsilcisi “Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’dır” sözleri ile ifade etti. İşte AKP, muhataplık için doğru adrese gidip yanlış işler yapma peşindedir.

Özgür Gündem / 03.01.13