Akıllı ev aleti terörizm - Ezgi Başaran

  • Arşiv
  • |
  • Düzen cephesi
  • |
  • 22 Ocak 2013
  • 06:05

Korkuyor, bıkıyor ve bir noktada vazgeçiyorsunuz. Çünkü bu mevcut kanunlara aykırı uygulamaların nasıl hangi yöntemle son bulacağına dair en ufak bir ışık göremiyorsunuz.

Gazeteciler olduğu gibi. Öğrenciler olduğu gibi. Eski Genelkurmay Başkanı olduğu gibi. Öcalan’ın avukatları olduğu gibi. Kolluğun hukuksuzluklarına, işkencesine uğrayan, HES’lere karşı feryat yakan vatandaşları, terörist sayılan gazetecileri, öğrencileri savunan avukatlar da olacaktı. Oldular. Dün DHKP-C üyesi terörist olarak tutuklandılar. Aralarından sadece biri, Efkan Bolaç serbest kaldı. Tamamen hasbelkader, bana kalırsa. Sadece bana değil aslında, Efkan’a göre de öyle.

Şöyle anlatıyor serbest kaldıktan sonra: “Dosyada gizlilik kararı olduğu için sadece 10 dakika bakabildim. İçinde kimin yazdığı belli olmayan 1996-1997 tarihli belgeler var. Polisin fezlekesine göre örgüt talimatlarına göre zaman zaman hareket ediyormuşum. Ama örgüt belgesi olduğu iddia edilen Belçika ve Hollanda belgelerinde örgüt üyesi olduğum belirtilmiyor. Garip bir ikilem var. Ayrıca bu belgeler suç unsuru olsa bile zaman aşımına uğruyor. Mahkemede bunu anlattım. Arkadaşlarımdan çok da bir farkım yok. Aynı belgelerle tutuklandılar. Kirli bohçaları bir yerde tutup zamanı geldiğinde öne sürmek hukuken doğru değil. Bu belgelerle ilgili 90 kişiye dava açılmış. Aralarında o belgelerden beraat edenler, takipsizlik kararı verilenler var. Bu belgeleri yeniden kullanmak bir tehdittir. Ya da tehdit olarak gördüklerini yok etmeye yöneliktir.”

* * *

Tehdit olarak gördüğünü en kolay nasıl bertaraf ediyorsun? Teröristtir, terör örgütü üyesidir diyerekten. Akıllı ev aleti mübarek. Sığası herkesi alıp, istenen parçalara bölebiliyor. Net. Tertemiz iş. Eliniz, tezgahınız bulaşık olmuyor.

İstanbul Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Adem Sözüer’e dün Radikal’de yayınlanan söyleşide yapıştırılan terörist etiketi hakkında ne düşündüğünü sormuştum. Cevabı: “Terörist tanımı ceza hukukuna tecavüz eden bir kavramdır çünkü içeriği kesinlikle belirgin değildir. O yüzden de gücü elinde bulunduranların farklılıkları tasfiye etmek için kullandığı bir araca dönüşür.” Bu kullanışlı araç enine boyuna genişliyor, sektör, meslek tanımıyor. Fark etmişsinizdir. Birkaç gün sonra Adalet Komisyonu’nda görüşülecek Terörizmin finansmanı kanunu hayata geçerse, yabancı ülkelerin istihbarat kurumlarının tek kelamıyla bir şirket ya da kurumun mal varlıkları durdurulabilecek. Ne diye? Teröre para aktarıyor diye. Suç şüphesi? Lazım değil. Mahkeme kararı? Lazım değil. Delil? E, istihbarat örgütünün lafı var ya…

Herşey gayet aleni. Yapıştıran yapıştırana. Devlet rahatsızlık veren vatandaşına. Daha güçlü devlet az güçlü olana. Terörist yaftasını çıkar cepten, koy suratına. En az 5 yıl kafan rahat. Bu kısır döngüyü görmüş, bilmiş, hatta itiraz etme cesaretini göstermiş olmak da hiçbir şeyi değiştirmiyor. Korkuyor, bıkıyor ve bir noktada vazgeçiyorsunuz. Çünkü bu mevcut kanunlara aykırı uygulamaların nasıl hangi yöntemle son bulacağına dair en ufak bir ışık göremiyorsunuz. Valla illallah.

Radikal / 22.01.13