34 TL’lik sefalet zammını kabul etmeyelim... - BDSP

  • Arşiv
  • |
  • Sol Hareket
  • |
  • 28 Aralık 2012
  • 13:30

İnsanca yaşamaya yeten vergiden muaf asgari ücret!

Asgari ücret tespit komisyonunun 4. toplantısının ardından yeni asgari ücretin kesinleştiği duyuruldu. Komisyonun kararına göre ilk 6 ay için yüzde 4,1, ikinci 6 ay için ise yüzde 4,4 zam yapılacak.

Buna göre 2013’te uygulanacak asgari ücret brüt 940 TL’den ilk 6 ay için 978 TL'ye, ikinci 6 ay için 1021 TL'ye çıkıyor. Emekçinin eline geçecek net ücret ise ilk 6 ay için 739,70 TL'den 774 TL'ye, ikinci 6 ay için 804 TL'ye yükseltildi.

Kuşkusuz ki yapılan bu zam, işçi ve emekçilerle alay etmek ve onları bir kez daha sefalete mahkum etmek dışında bir anlam taşımamaktadır. Bugün DİSK-AR’ın verilerine göre dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 1061, yoksulluk sınırı 3354 TL olarak tespit edilmektedir. Bu basit denklem bile sermayenin işçi ve emekçiler reva gördüğü yaşamı anlamak için yeterlidir zira yeni belirlenen asgari ücret de bırakın yoksulluk sınırını, açlık sınırının dahi altındadır.

Asgari ücreti belirleyen kurum olan “Asgari Ücret Tespit Komisyonu” her yıl olduğu gibi bu yıl da bir ortaoyunu sergilemiş ve sermayenin çıkarlarına olan bir karara daha imza atmıştır. Çalışma bakanlığının yanısıra bu komisyonda işçileri temsilen TÜRKİŞ’in, patronlar adınaysa TİSK’in bulunduğu söylenmektedir. Oysa TÜRKİŞ, bırakın işçiyi temsil etmeyi, işçi sınıfını her fırsatta sırtından bıçaklayan ihanetçi bir çizgiyi temsil etmektedir.

Daha dün torba yasayı, kıdem tazminatının gaspını, sendikalar yasasını onaylayan bu satılmış bürokratlar takımı, bugün de yeni bir ihanete imza atarak 34 TL’lik zammı kabul etmiştir. Kendi sırça köşklerinde işçilerin ücretlerinden kesilen aidatların rantıyla günlerini gün eden bu asalak takımı bir de utanmadan “Bu yıl da asgari ücret bizi tatmin etmedi” biçiminde açıklamalar yapmışlardır. Oysa TÜRKİŞ, komisyondan ücret dilenmek dışında ortaya hiçbir pratik koymamıştır. Komisyonda iddia ettiği ücreti isteyip istemediği dahi şaibelidir.

Ancak ihanetçi sendikaların dışındaki sendikal güçler de ne yazık ki asgari ücret belirleme sürecinde dişe diş bir mücadele ortaya koyamamış, bir iki sendikanın pratiği ise yalnızlığa mahkum edilmiştir. Genel olarak ise göstermelik basın açıklamaları ve yazılı açıklamalarla süreç geçiştirilmiştir. İşçi sınıfının bunca hak gaspına sessiz kalan sendikalar, asgari ücret sürecinde de farklı bir mücadele düzeyi ortaya koyamayarak sürecin bu şekilde bitesinde de sorumluluk taşımaktadır.

Sendikaları da aşan bir biçimde asgari ücretin bir kez daha sefalet zammıyla sonuçlanmasının bugün için temel sebebi, işçi sınıfını üzerini örten ölü toprağıdır. Yıllardır lokal direnişler ve tekil çıkışlar dışında anlamlı bir mücadele pratiği sergileyemeyen, TEKEL gibi çıkışları ise sendikal bürokrasi engeline takılan proletarya, bugün de asgari ücrete karşı sessiz kalarak kaderine adeta razı olmuştur.

İnsanca yaşamaya yeten bir asgari ücret elde etmenin tek yolu, uzlaşmacı ve ihanetçi sendikal anlayışları bir kenara bırakarak işçi sınıfının tabandan gelen gücünü açığa çıkarmaktır. Bu yapılamadığı ve sınıfın öfkesi örgütlenemediği taktirde emekçiler bugünkü yaşam koşullarını dahi arar konuma gelecektir.

Ancak halen daha mücadele için geç kalınmış değildir. Bugünden başlayan ve tabana dayanan birleşik, siyasal ve militan bir mücadele, bugüne kadar gasp edilen hakları geri almakla kalmayacak, proletaryayı sınıfsız ve sömürüsüz bir dünyaya bir adım daha yaklaştıracaktır.

Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu (BDSP)
28 Aralık 2012