10 Aralık’ta ‘AKP demokrasisi’ - Meral Danış Beştaş

  • Arşiv
  • |
  • Kürt Sorunu / Azınlıklar
  • |
  • 10 Aralık 2012
  • 11:12

Türkiye demokrasisinin insan hak ve özgürlükleri açısından vardığı netice, iki gün önce bir kez daha net olarak ortaya çıktı.

İki gün önce, BDP’li siyasetçiler ile çeşitli sivil toplum kuruluşu yöneticisi toplam 87 kişi, Batman, Siirt ve Mardin’de ‘KCK’ adı altında yapılan siyasi soykırım operasyonlarıyla gözaltına alındı. Tek suçları düşünce ve ifade hürriyeti ile örgütlenme özgürlüğü çerçevesinde, insan olmaktan doğan en meşru haklarını kullanmak olan bu kişilerin AKP adaletinden ne kadar nasiplendiği tekrar ortaya çıkmıştır.

Bugün İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kabul edilişinin 64. yıldönümü ve Türkiye’de hala on binlerce insan fikirlerinden, siyaset yapmaktan, muhalif olmalarından, Kürt olmalarından dolayı hapislerde tutuluyor.

64. yılda Türkiye’de milletvekilleri, belediye başkanları, MYK üyeleri, PM üyeleri, belediye çalışanları, il genel ve belediye meclis üyeleri hapiste tutularak bir halkın siyasal katılımı engellenmek isteniyor.

64. yılda Türkiye’de AKP iktidar geldiğinden beri, cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlü sayısı iki katını geçti.

64. yılda Türkiye’de sadece 2012’nin ilk 11 ayında 6529 kişi toplantı, gösteri ve örgütlenme özgürlüğünden yararlanmak istediği için gözaltına alındı. Bunlardan 1831’i tutuklandı.

11 AYDA 34 YARGISIZ İNFAZ, 19 ‘FAİLİ MEÇHUL’ CİNAYET

64. yılda Türkiye’de 2012’nin ilk 11 ayında 34 insan yargısız infaz kurbanı oldu. 19 insan ‘faili meçhul’ cinayete kurban gitti.

64. yılda Türkiye’de her gün yenileri eklenen kadın cinayetleri, katlanarak devam ediyor. 2002-2009 yılları arasında AKP iktidarında kadın cinayetleri yüzde 1400 artış gösterdi.

64. yılda Türkiye’de 34 Kürt köylüsü, AKP’nin ordusu tarafından bombalandı. Katliamın üzerinden neredeyse bir yıl geçmesine rağmen soruşturmada halen bir arpa boyu yol alınamadığı gibi sorumluların yargı önüne çıkmaması, katliamın üstünün örtülmesi için tüm kurumlar seferber edilmiştir.

64. yılda Türkiye’de 500 gün boyunca tecrit altında tutulan Sayın ÖCALAN’ın hakları söz konusu olunca, kişi hak ve özgürlükleri işlemiyor. Hiçbir hukuk ilkesi dikkate alınmadan tecrit Başbakanın talimatıyla devam ettiriliyor.

64. yılda Türkiye Dünya Basın özgürlüğü sıralamasında 106. sırada yer alıyor.

64. yılda savunma hakkına yapılan saldırıyla 33 avukatın tutuklandığı davanın görülmesine devam ediliyor.

64. yılda Türkiye Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini en çok ihlal eden ülkeler sıralamasında rekorlarını hiçbir ülkeye kaptırmamaya devam ediyor.

64. yılda Türkiye hala çocukların ana dillerinde eğitim almalarının önündeki engelleri ortadan kaldırmış değil.

64. yılda Türkiye hala iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili yeterli güveceler getirmemiş, her gün yenilerinin meydana geldiği emekçi ölümleri karşısında rant sahipleri servetlerine servet katarken, asgari ücretin açlık sınırının altında kalmaya devam etmektedir.

İHLALİ YAPARIZ TAZMİNATI NEYSE ÖDERİZ!

İşte AKP demokrasisinin insan hakları karnesinin özetidir bu tablo. 12 Eylül referandumu ile halka ümit dağıtmaya çalışan Hükümetin maskesi düşmüştür.

Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yolunu açmayı bir reform gibi sunan bu Hükümet, yıllarca haksız yere hapiste kalan yurttaşlarımızın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne yaptığı uzun tutukluluk ile ilgili başvuruları ortadan kaldırdı ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne bireysel başvuru yolunu işlevsiz kılan bu komisyonla, ‘İhlali yaparız, sonra da tazminatı neyse öderiz’ denilmektedir.

AKP’nin ‘devrim’ niteliğindeki bir başka çalışması olan İnsan Hakları Kurumu da farklılık arz etmiyor. Yasalaşma aşamasında ilgili kurumların eleştirilerinin hiçe sayıldığı, üyelerinin güvencesinin olmadığı, özerk bir bütçesinin olmadığı bu kurumun ne kadar bağımsız bir şekilde insan hakları çalışmaları yürüteceğini önceden kestirmek hiçte zor görünmüyor.

Yargının daha hızlı bir şekilde çalışması için çıkarıldığı söylenen 3. Yargı Paketi fikirlerinden, siyasi çalışmalarından ötürü hapse atılan insanların durumunu etkilememiştir. Sadece Kürtlere özgü Mahkemeler kurulması da 3.yargı paketinin büyük bir hediyesi olarak yargı sahnesinde yerini almıştır.

Bu nedenle, AKP’nin insan hak ve özgürlüklerini hiçe sayarak yürüttüğü cunta uygulamalarının doruğa çıktığı bu sene, insan hakları haftasını daha önemli hale getirmiştir. Çok açık görülmektedir ki, AKP Hükümeti, polisi, askeri, yargısı kendisine muhalif olan, kendisinden olmayan herkesi, her grubu düşman bellemiştir. Bu düşman psikolojisi ve yaklaşımıyla Türkiye ne yazık ki şu an ‘Büyük Kapatılma’yı yaşamaktadır.

İnsan Hakları gününde verdiğimiz ihlal karnesi vehameti yeterince ortaya koymaktadır. Karneyi tersine çevirmenin yolu insan onuruna, hukuka ve adil bir dünya özlemine sahip çıkmaktır. Barışın ve huzurun gerçek manada mevcut olduğu, insan hak ve özgürlüklerinin korunup saygı duyulduğu bir Türkiye Demokrasisinin öncelikli şartı; Kürtlerin ve diğer muhaliflerin en demokratik taleplerinin diyalog ve müzakere yoluyla karşılanması gerekliliğidir.

*BDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu’ndan Sorumlu Eşbaşkan Yardımcısı

ANF / 10.12.12