1 yıl 2 ay önce Paris'te Kürt derneğiyle ilişki kurmuş

  • Arşiv
  • |
  • Siyasal Gündem
  • |
  • Ulusal sorun
  • |
  • 22 Ocak 2013
  • 09:23

Fransa Kürt Dernekleri Federasyonu (FEYKA)Başkanı Mehmet Ülker, üç Kürt kadınının infazına ilişkin soruşturmada tutuklanan şüphelinin bir yıl iki ay önce kendilerine bağlı bir dernekle ilişki kurduğunu söyledi. "Bizim derneklerimize Türkler de Fransızlar da üye olabiliyor" diyen Ülker, "Şunu rahatlıkla diyebiliriz ki Sakine Cansız’a şoförlük yapan ya da özel olarak onun işlemleriyle ilgilenen biri değildi" diye kaydetti.

Paris Cumhuriyet Savcısı François Molins Pazartesi günü bir basın toplantısı düzenleyerek PKK kurucularından Sakine Cansız, KNK Temsilcisi Fidan Doğan ve Gençlik Hareketi Üyesi Leyla Şaylemez’in katledilmesiyle ilgili açılan soruşturmada ulaştıkları sonuçları açıkladı.

Savcı Molins, cinayet zanlısı olarak tutuklanan Sivas Şarkışla doğumlu Ömer Güney’in 2 yıldır Kürt ortamına gidip geldiğini ancak gerçekte kim olduğunun tespit edilemediğini, bağlantılarının araştırıldığını söyledi.

ANF’ye konuşan FEYKA Başkanı Mehmet Ülker de Ömer Güney’in kendileriyle hangi tarihten itibaren, nasıl ilişkilendiğini anlattı.

KÜRT DERNEĞİYLE İLİŞKİLENMESİ 1 YIL 2 AY ÖNCESİNE DAYANIYOR

Ülker’in anlatımına göre Ömer Güney’in Paris’teki Kürt dernekleriyle ilişkilenmesi 1 yıl 2 ay öncesine dayanıyor:

“2011 yılı Kasım ayında önce Paris kent merkezinde bulunan derneğe geliyor. Dernek Başkanına üye olmak istiyorum diyor. Dernek Başkanı Paris’in hangi bölgesinde ikamet ettiğini soruyor. Sarcel’de oturuyorum yanıtını alınca oraya en yakın olan Villiers-le-Bel Derneği’ne yönlendiriyor. Dernek yönetiminden birinin yanına gidiyor. 18 Kasım 2011 tarihinde Villiers-le-Bel’deki derneğimize üye oluyor. 50 Euro da aidat veriyor. Sonrasında herhangi bir üye gibi gidip gelmeye başlıyor. Samimi oluyor, dernek çevresindeki etkinlik ve aktivitelere katılıyor. Bir de Fransızcası iyiymiş, birçok insanımızın dil sorunu olduğu için işlemlerinde tercümanlık yapıyor. Giderek toplumumuz içinde dikkat çekmeyecek bir yer ediniyor.Ancak tüm araştırmalarımız bu kişinin hiçbir Kürt derneğinde resmi bir görev üstlenmediği yönündedir. Sadece bir üyedir. Derneklerimiz, derneklerimizde üyelik sistemimiz biliniyor. Biz renk, ırk, kökene bakmıyoruz. Bizim derneklerimize Türkler de Fransızlar da üye olabiliyor. Bizim bakış açımız insanlığa farklıdır. Her Kürdistanlı, her insan istediği takdirde derneklerimize üye olabilir. Demokratik kitle örgütleridir. Herhangi bir şartımız yok.”

Ülker sözlerine herkesin aklından geçirdiği şu soruyu yanıtlayarak devam ediyor: “Çok tanınmayan biri Sakine Cansız’ı nasıl büroya bırakabiliyor denebilir. Görünürde Villiers-le-Bel Derneğinin üyesi. Gecelere, aktivitelere katılan, dil sorunu insanlara tercümanlık yapmaya çalışan biri. Bu şekilde güven veriyor. Kendisini Fidan Doğan arkadaşımız arıyor. Sakine Cansız’ın Kürt Enformasyon Bürosu’na getirmesini istiyor.”

‘CANSIZ İÇİN GÖREVLENDİRİLMİŞ BİRİ DEĞİL’

FEYKA Başkanı Ülker, Ömer Güney’in Sakine Cansız’ın şoförü olduğu ya da bürokratik işlemleri için görevlendirildiği iddiasının da gerçeği yansıtmadığını belirtiyor:

“Şunu rahatlıkla diyebiliriz ki O’na (Sakine Cansız’a) şoförlük yapan ya da özel olarak onun işlemleriyle ilgilenen biri değildi.”

Ömer Güney’in kendisini dernek çevresine “baba tarafım Kürt, anne tarafım Türk” şeklinde tanıttığını, ancak Fransız yetkililerin açıkladığı son bilgilerle bunun da doğru olmadığının anlaşıldığını söyleyen Ülker, Güney’in çevreye ailesiyle arasının iyi olmadığını söylediğini, 2010 yılında Münih’te bir evlilik yaptığını aktardığını da ekliyor.

"Kısacası karanlık biri gibi geliyor bize" ifadesini kullanan Mehmet Ülker, Paris Cumhuriyet Savcısının açıklamasını da teknik bilgiyi aşmayan yetersiz bir açıklama olarak değerlendiriyor ve ekliyor: “Bu, siyasi bir cinayettir, bunun aydınlatılması gerekiyor. Kürdistanlıların gözü Fransa’nın üzerinde…”

GÜNEY PKK İLE İLGİSİ OLMAYAN KARANLIK BİRİ

Ülker’in değerlendirmeleri şöyle:

“Paris Cumhuriyet Savcısı daha çok teknik soruşturmayı anlattı. Belli ki Ömer Güney üzerinde duruluyor. Bize göre sadece bir kişinin işleyebileceği bir olay değil. Soruşturmayı yürüten savcının mutlaka cinayeti işleyen ekibi ve O’nun arkasındaki güçleri ortaya çıkarması gerekir. Bu cinayet sadece Ömer Güney’in yapacağı bir cinayet değil, bu inandırıcı gelmez. Bunun yanısıra, sanki örgüt içinde olan biri hatta kendisini PKK’li olarak tanıtmış. Ancak kurum temsilcilerinin bize verdiği bilgi ve araştırmalarımıza göre PKK ile ilgisi olmayan biridir. Zaten Remzi Kartal da dün akşam katıldığı TV programında Ömer Güney’in PKK üyesi olmadığını kesin bir dille belirtti. Amcası da katıldığı bir televizyon programında ailece PKK ile hiçbir bağlarının olmadığını söyledi. Kısacası karanlık biri gibi geliyor bize. “

AKP’LİLER TAM DA BÖYLE OLACAĞINI BİLİYOR MUYDU?

Ülker devamla Türk yetkililerin, özellikle de AKP’li yetkililerin katliamın ilk gününden itibaren yaptığı açıklamalara dikkat çekiyor. Hüseyin Çelik’in açıklamasını işaret ederek “AKP’liler tam da böyle olacağını biliyor muydu?” sorusunu yöneltiyor:

“Baştan itibaren Türk devlet yetkilileri tarafından verilen demeçlere baktığımızda Hüseyin Çelik’in daha ilk gün yaptığı açıklama bizi düşündürüyor. Bunlar mı böyle bir hazırlık yaptılar, tam da böyle olacağını biliyorlar mıydı? Ve dün M. Ali Şahin’inyaptığı ‘Paris benzeri Almanya’da da olabilir’ sözleri şunu gösteriyor ki; bunun devamı gelebilir şeklinde algılıyoruz. FEYKA olarak Fransız Hükümeti’ne, Cumhurbaşkanı’na, İçişleri Bakanı’na, Paris Valisine yazdığımız mektuplar var. Bu mektuplarda kurumlarımıza dönük saldırıları ve katliamı belirttik. Fransa’da yaşayan Kürt toplumundan, kurumlarından Fransa sorumludur. Kurumlarımız aslında gözetim altındadır. Buna rağmen saldırılar oluyor, Almanya’da. Belçika’da dernekler yakılıyor. Demek ki bu bir tesadüf değil Avrupa genelinde bundan sonra olabilecek bazı olayları gösteriyor.

M.ALİ ŞAHİN’İN AÇIKLAMALARI RASTGELE AÇIKLAMALAR DEĞİL

Fransa’nın Türkiye ile istihbari bilgileri alıp verdiği duyumunu alıyoruz. Basına yansıyor. Burada mülteci olarak yaşayan Kürt siyasetçilerin iade talebine ilişkin bir görüş alış verişi basına yansıdı. Bu konuda bir yalanlama gelmiyor. Eğer bir Kürt siyasetçisiburada tutuklanıyor ve Türkiye tarafından isteniyorsa direkt hedef haline getirilmiş oluyor. Tam bu anda Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın çıkıp 'Cansız’ın iadesini istemiştik' şeklinde açıklama yapması düşündürücü geliyor insana. 3 kadın arkadaşımız Fransa’da katledildi. Fransa’da iltica eden bir kadın siyasetçinin güpegündüz çok işlek bir yerde katledilmesi düşündürücü. Kürt Enformasyon Bürosu zaman zaman Fransa devleti tarafından gözetim altına alındı. Zübeyir Aydar’ın yaptığı bir açıklama vardı ANF’ye o da önemli .Aydar, Kürt siyasetçilere dönük Avrupa’ya gönderilen infaz timi ve suikast timine ilişkin açıklamalarda bulunmuştu. Şimdi çeşitli Avrupa ülkelerinde Kürt siyasetçileri var. Onların can güvenliğinden bulundukları ülkeler sorumludur. M. Ali Şahin’in söyledikleri gözardı edilecek sözler değil. AKP Genel Başkan Yardımcısının rasgele yaptığı bir açıklama olamaz bu. Özellikle de Almanya Hükümeti, Almanya’da bulunan Kürt siyasetçilerin can güvenliğinden sorumludur.”

Mehmet Ülker son olarak Fransa Devletinin katliamın ardındaki güçlere dair doyurucu bir açıklama yapmasını beklediklerini ifade etti. “Biz bunun peşini bırakmayacağız. Katliamın ardındaki her kim ise, hangi güç ise istihbarat güçleri mi, devletler mi bunun ortaya çıkarılması gerekiyor. Fransa’nın bu gücü olduğuna inanıyoruz. Ve bu beklenti içerisindeyiz. Bunun takipçisi olacağız” dedi.

ANF / 22.01.13