- Genç bir kadın olarak iş bulma sürecinde yaşadığınız sıkıntılardan bahsedebilir misiniz?
İş hayatında orman kanunlarının geçerli olduğu, ucuz işgücü cenneti Türkiye’de iş bulma serüveni pek olumlu geçmiyor. Yaptığın her iş görüşmesinin ardından kendini bir standardından daha vazgeçmiş, kendinden bir taviz daha vermiş olarak buluyorsun. Gencecik öğretmenlerin şantiyelerde can verdiği, diplomalı işsizlerin limon sattığı bir ülkede eğitimini aldığın mesleği yapmaksa bir hayal ne yazık ki! Asgari ücret genel ücret olmuşken, sosyal hayatına zaman bırakmayan çalışma saatleri de buna eşlik ediyor.
Hele hele iş arayan bir kadınsanız özel hayatınız iş görüşmesinde bir başlık oluyor, önümüzdeki kaç yıl içinde evlenmeyi düşündüğünüz mutlaka soruluyor! İş piyasasında “katkı”dan öteye geçemeyen rolünüzün bir erkeğin tahakkümüne girdiğiniz anda sonlanacağı düşünülüyor çünkü. Ayrıca dış görünüşünüze önem vermeniz gerektiği, “marka imajı”nı yansıtmak zorunda olduğunuzun altı mutlaka çiziliyor. Eğer bu eşikleri geçebilirseniz ücretli köleliğe hak kazanıyorsunuz.
- Mağaza çalışanı olarak çalışma koşullarınızdan bahsedebilir misiniz?
Mağazalarda çalışma koşullarını özetlemem gerekirse; uzun ve esnek çalışma saatleri, bitmek bilmeyen mobbing, karşılığı ödenmeyen fazla mesailer veya tersinden istememenize rağmen verilen ücretsiz izinler diyebilirim. Sürekli yapılan satış baskısının yanında görev tanımınız dışında olan fakat görevinizmiş gibi yapmanız beklenen ek işler de bir diğer sorun alanı. Her şeyin esnek ve tanımsız olduğu bir işkolu olarak niteleyebiliriz mağazacılığı. Sürekli yaşamınızdan fedakarlıklar yapmanız bekleniyor.
Sektör tamamen genç emek gücü üzerinden dönerken markalar bunu bir lütuf gibi sunuyor. “Gençlere istihdam sağlıyoruz", “öğrencilere iş imkânı sunuyoruz” en sık pazarlanan iddialardan. Bu söylemler gerçeğin tersyüz edilmiş hali yalnızca. İstihdam yalanının gerisinde ise iştahla baktıkları emek sömürüsü var. Emekçi ailelerden gelen, eğitimine devam edebilmek için çalışmak zorunda kalan öğrencilerin sırtından kazanılan milyonlar söz konusu. Diplomalı işsizlerin son çarelerinden biri olarak genç öğretmenler, genç sağlıkçılar, genç mühendislerle dolu mağazalar...
- Bu sene 1 Mayıs Pazar'a geliyor. Mağaza çalışanları hafta sonları çalışıyorlar. 1 Mayıs'a katılabilecek misiniz?
Resmi tatiller biz mağaza çalışanları için zorunlu mesai günleri. 1 Mayıs’ta da yine benzer bir biçimde çalışmamız dayatılacak.
- Mağaza çalışanlarının 1 Mayıs'ta talepleri ne olmalı?
Mağaza çalışanları olarak 1 Mayıs vesilesi ile dillendireceğimiz taleplerimizin başında esnek çalışma sisteminin kaldırılması, çalışma saatlerinin düzenlenmesi, mobbingin son bulması, çalışma alanında cinsel tacize karşı önlemlerin alınması sıralanabilir. Bunun yanı sıra çalışanlar arasında rekabete yol açan prim sisteminin kaldırılarak ücretlerin insanca yaşamaya yetecek düzeye çekilmesi de temel taleplerimizden biri olmalı.
Ayrıca hizmet sektörü örgütlenme önündeki engellerin yoğun olduğu bir sektör, mağazacılık da öğrenci-çalışanların ağırlığı oluşturması, sürekli bir sirkülasyon, “destek personel” adı altında geçici çalışanların sıklıkla tercih edilmesi de örgütlenmeyi zorlaştıran işkolundaki özgün faktörlerden. Örgütlenme hakkımız da temel bir talebimiz olmalı.
- Yapmak istediğiniz başka bir çağrı var mı?
1 Mayıs, bir tekstil atölyesinde bir giysiyi dikeninden fabrikada sergileneceği rafı üretenine; deposunda çalışıp mağazada satışını yapana kadar kolektif emeğiyle hayatı yaratan bizlerin birlik, mücadele ve dayanışma günü. İki sınıfın karşı karşıya geldiği inat ve kavga günü. Sınırsız ve sınıfsız bir dünyayı kurana dek her günü ve her yeri 1 Mayıs’a çevirelim. Yaşasın 1 Mayıs!
Kızıl Bayrak / Küçükçekmece