Evdeki duruma baktığımızda bütün sorumluluk kadın olarak benim üstümde, çocuk, ev işleri...Hangi biriyle ilgileneceksin? Dediğim gibi sorumluluğumuz çok, altında kalmışız. Geçinememe derdi var bir de. Yoksulluk almış başını gitmiş durumda. 1 kilogram domates alıyorsun iki kere sofrana koyamıyorsun. Hiçbir şeye para yetmiyor. Zenginler yatlarda, katlarda yaşarken, ben 50 TL’yi artırmanın derdine düşürülmüşüz. Çocuklarımın ihtiyaçlarını alamıyorum, onlara karşı da boynum bükülüyor.
Evde durumlar böyleyken, işte de sürekli eziklik yaşıyorum. Ekmek parası deyip boyun bükmek durumunda kalıyorum. İşsiz kalma korkusu var, borçları ödeyememe korkusu var. Fabrikada mobbing söz konusu. İşçi arkadaşlarımızla konuşmak yasak. İş kıyafetlerimiz verilmiyor. Üzerimizde sürekli bir baskı var ve kadın olarak bu baskıyı daha fazla hissediyorum. Vardiyalı çalışıyorum ve okula giden bir kızım var. Vardiyam uymadığında akrabalarımdan kızımı almalarını istemek durumunda kalıyorum. Onlara tabii oluyorum. Bu da ayrıca üzerimde ayrı bir baskı yaratıyor. Kısacası ne işe yetişebiliyorum ne eve, çocuklara...
Neden bu haldeyiz? Geçim şartları neden günden güne daha da kötüleşti? Bunları iyice düşünüp bir şeyler yapmamız lazım. Devleti, patronu hepsi de kendi derdinde, kendi çıkarlarını düşünüyorlar. İşçiyi düşünen yok. Tüm emekçiler olarak tepkimizi bir ortaya koyabilsek, bize çıkarılan faturaları ödemiyoruz diyebilsek. Bunun için örgütleneceğiz, çözüm bu.
Gebze’den petrokimya sektöründen bir kadın işçi