Kapitalist devletlerin karanlık yüzü: Tarikatlar

Kapitalist sistemin içinde asla tam laiklik elde edilemeyecektir. Tam olarak laiklik ancak emek sömürüsünün ortadan kaldırılması ile elde edilebilir. Çünkü emek sömürülmez ise kitleleri uyuşturmak için kullanılan din sömürüsü de ortadan kalkar.

  • Mücadele postası
  • |
  • Güncel
  • |
  • 12 Ağustos 2019
  • 08:31
ikon

Sermaye devleti, insanların sorgulama kabiliyetini pek çok araç ve yöntem ile elinden almaya çalışıyor. En çok da din ve inanç sömürüsü ile…

Din, tarih boyunca egemen sınıfın elinde, ezilen sınıfı sömürme aracı olarak kullanılmıştır. İnsanları kandırmanın, susturmanın ve boyun eğdirmenin en basit ve en etkili yoludur din. Marx’ın da dediği gibi, “Din kitlelerin afyonudur.” Egemen sınıf insanların inancını alçakça sömürüyor ve bunu göstere göstere yapıyor. Sömürülenlerin “Allah’a havale etmesi” veya “Öteki dünyada hesaplaşırız” demesi boşuna değil. Bize açlığı, sömürüyü, yoksulluğu dayatanlarla bu dünyada hesaplaşmaya kalkmamız, egemen sınıfın en büyük korkusudur. Egemenler bu yüzden ezilenlere “kader”, “işini Allah’a bırakmak” vs. düşünceler aşılayıp, yaptıkları vahşi sömürünün normal karşılanmasını sağlıyorlar.

Türlü türlü dini gruplar var. Bu gruplara “tarikat”, “cemaat” vb. gibi isimler veriliyor. Bu tarikatların ve cemaatlerin hepsi şirketleşmiş, sermayeye dönüşmüş durumda. Bir araştırmaya göre, “Türkiye’de aktif 30 tarikat ve cemaat bulunuyor. Bunlarla organik bağı olan vatandaş sayısı 2,6 milyon. Başlıca gelir kaynakları, bünyelerindeki işletmeler ve bağışlar olan bu oluşumların ‘şirketleştiği’ görüşü hakim.” Bu tarikatlar ve cemaatler siyasette oldukça aktifler ve üstelik eğitim alanında da parsa kapmış durumdalar.

Dinci-faşist AKP iktidarının eğitim planındaki “dindar ve kindar” nesil hedefi bu tarikat ve cemaatlerin önünün açılmasına sebep oldu. Ders kitaplarının fiyasko olmasının yanı sıra, özel okulların büyük bir bölümü tarikat ve cemaatlerin elinde. Üstelik tarikat ve cemaatlere bağlı okullarda öğrenim gören öğrenci sayısı 210 binin üzerinde. Öğrenci yurtlarında da durum aynı. Türkiye’de dört binin üzerindeki özel öğrenci yurdunun 2 bin 480’i bir tarikat veya cemaate bağlı.

Akıl almaz bir tarikat örneği

Menzil tarikatı, eskiden evimizin yanında faaliyet gösteren; vakıfları, marketleri ve gençlik derneği olan bir tarikattı. “Nakış Gıda” adında bir firmaları var ve marketlerinde genelde bu ürünleri satıyorlar. Ürünlerin fiyatları normalinden 2-3 TL daha fazla ve bunun sebebi “külliye yaptırmak, kuran kursu açmak” vb. imiş! Bu vakfın içinde olan insanlara “sofi” deniyor. Sofilerin bir de elebaşı var. “Gavs-ı sani” dedikleri kişiden tövbe alıp, 8 şartı yerine getirdikten sonra sofi oluyorsun. Sadece elebaşlarından değil, “gavs”ın seçtiği vekillerden de tövbe alabiliyorsun. Bu insanlar genelde şükretmeyi, sabretmeyi ve boyun eğmeyi aşılarlar. Ancak ne hikmetse bunlarla çok iç içe olan insanların altında hep son model araçlar var!

“Gavs” dedikleri kişi Adıyaman’ın Menzil köyünde lüks içinde yaşıyor. Menzil’de büyük bir külliyenin içinde yaşayan bu kişiyi belli başlı zamanlarda insanlar ziyaret ediyor. Tam bir ticarethane olan bu yerde her gün yüklü miktarda gelir elde ediliyor. Tarlaları da var bu “gavs”ın. Üstelik bu tarlalarda sofilerini “hizmet” diyerek ücretsiz çalıştırıyor! Şaka değil, hiç para almadan yıllar boyu o köyde kalan, bu tarlalarda çalışan ve buna “hizmet” diyen yığınla insan var. Artık nasıl bir rant elde etiğini siz düşünün!

Bu köyde satılan her şey çok pahalı ama insanların bu ürünleri “şifalı”, “parası hayır işlerine gidiyor” diyerek almasında sakınca olmadığını inandırıyorlar. Parası tabii ki “gavs”ın oğlunun yurtdışı tatillerine, eşinin altınlarına, adamlarının Mercedeslerine, kendisinin villalarına gidiyor.

Bunların bir de özel hastanesi var. “EMSEY” adındaki bu hastanede tedavi olan şifalı olurmuş! Yakın zamanlarda bu hastaneyi ziyaret eden “gavs”ı, doktorlar el pençe divan durarak karşılamıştı.

Bu türden akıl almaz sayısız örnek var. Ve bu anlattıklarım yalnızca Menzil tarikatının içinde dönen olaylar. Diğer tarikatların da bunlardan pek farkı olmadığını tahmin etmek zor olmasa gerek.

Bu olaylar bize gösteriyor ki kapitalist sistemin içinde asla tam laiklik elde edilemeyecektir. Tam olarak laiklik ancak emek sömürüsünün ortadan kaldırılması ile elde edilebilir. Çünkü emek sömürülmez ise kitleleri uyuşturmak için kullanılan din sömürüsü de ortadan kalkar. Bir başka deyişle, gerçek laiklik yalnızca sosyalizm ile elde edilebilir!

Çorlu’dan bir DLB’li