Din istismarı, inanç sömürüsü gibi alanlarda uzman olan AKP iktidarı, Ortaçağ artığı ideolojisine taraftar yaratabilmek için, -okul öncesi dahil- bütün eğitim kurumlarını pervasızca kullanıyor. Sermayenin vurucu gücü olan bu iktidar, biat etmiş bir kuşak yaratmanın sömürü ve ücretli kölelik çarkının dönmesini kolaylaştıracağını varsayıyor.
Sermayenin demir yumruğu olan saray rejimi, her icraatında temsil ettiği bu sömürücü, asalak sınıfların çıkarlarını gözetiyor. AKP şeflerinin kendileri de kapitalist sınıfa mensup oldukları için, emsallerinden daha azgın oluyorlar. Servetleri kurdukları yağma/talan düzeni sayesinde katlandığı için hem yiyicilikte daha obur hem pervasızlıkta daha kuralsızlar.
Saray rejimi, emek düşmanı koyu bir neo-liberal politikayı, hak arayanlara kaba şiddetle saldırmayı ve din istismarını bir bütün olarak ele alıyor. Neo liberal politikalarla işçileri, emekçileri hedef alırken, devletin şiddeti ise hak arayan onurlu işçi, emekçi, ilerici, devrimci, aydın kesimleri sindirmeye odaklanıyor. Dine bulanmış Ortaçağ artığı ideolojiyi yaygınlaştırma projesinin öncelikli hedefi ise genelde tüm toplum ama özel planda çocuklardır.
İmam hatiplerin yaygınlaştırılması, din/ahlak adı altında ortaçağ zihniyetini çocuklara empoze eden derslerin zorunlu kılınması ve yaygınlaştırılması, benzer uygulamaların okul öncesi eğitim kurumlarında bile hayata geçirilmesi vb… Tüm bunlar hayalini kurdukları “dindar ve kindar” bir gençlik yaratmak içindir.
AKP-Saray rejiminin tüm çırpınmaları istenen sonucu yaratamadı. Göründüğü kadarıyla yaratmakta halen de güçlük çekiyor. Tam bu noktada tarikatlar, vakıflar, cemaatler devreye girmekte, üç-dört yaşındaki çocukları bile karanlık ağın içine çekerek “dindar/kindar” nesil yetiştirme projesini ihya etmeye çalışıyorlar.
Artık basında hemen her gün bu gericilik ağlarının özellikle emekçilerin yaşadığı mahallelerde yayıldığına dair haberler yer alıyor. Örneğin Cumhuriyet.com.tr’de yer alan bir haberde, sadece Samsun’da bu türden tarikat yuvalarının sayısının 41’ulaştığı belirtiliyor.
Tarikatların çocukları hedef alan bu pervasız hücumunun Samsun’la sınırlı olmadığı açıktır. Saray rejiminin de desteğini alan tarikatlar, ülkenin dört bir yanında benzer bir karanlık ağ yaymaya çalışıyorlar. Emekçiler, bu karanlık organizasyonlara karşı uyanık olmak ve çocuklarını bu tuzaklardan koruma sorumluluğuyla karşı karşıya bulunuyorlar.