Sermaye temsilcileri hayal satmaya devam ediyor!

Gerici-faşist rejim, kendi kültürel iktidarını gençlik üzerinde kurma kaygısını derin bir şekilde yaşamaktadır. Kuşkusuz bunda gençliğin gerici-faşist iktidara tepki duyan kesimleri içinde en dinamik kesim olmasının belirgin bir etkisi vardır.

  • Mücadele postası
  • |
  • Gençlik
  • |
  • 02 Ağustos 2022
  • 19:45
ikon

Geçtiğimiz günlerde bir özel üniversite olan İbn Haldun Üniversitesi’nin düzenlediği “Tercih Festivali” programına katılan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, üniversite tercihi yapacak gençlere seslendiği konuşmasında şu cümleleri sarf etti:

“Bir genç arkadaşımın bu yaşlarda, böyle heyecanlı yaşlarda ‘Ben bir yere gireyim maaşımı alayım’ diye yola çıkmasını açıkçası genç arkadaşlarımız için bir haksızlık, onların potansiyelini aşağı düşürücü bir düşünce tarzı olarak görüyorum. Siz kendi yolunuzu çizebilirsiniz, ayaklarınız üzerinde durabilirsiniz.”

Sermaye devletinin açıkladığı resmi verilerine göre, dar tanımlı genç işsizlik oranı %21,1’dir. Geniş tanımlı işsizlik oranı ise %41’i bulmaktadır. Gençlere girişimciliğe yönelmelerini öneren ve gençliğin potansiyelini kullanamadığından yakınan Varank’ın da bildiği tüm bu gerçeklerin üstünün örtülebilmesi artık mümkün değildir. Peki Varank, bu gerçekliğin bilincinde değil midir? Tabii ki tam bilincindedir! Ancak o, birçoğu iş bulamayan ya da iş bulanların ise büyük çoğunluğunun asgari ücretli olarak çalıştığı bir ülkede, asalak bir kapitalist olarak en iyi bildiği işi yapmakta, düzenin çarkları daha hızlı dönsün diye milyonlarca gence hayal satmaktadır. O, tüm değerlerin yaratıcısı olan işçi ve emekçilerin arasından “sıyrılarak” yine onların sırtından milyonlar kazanan girişimcilere işaret ederek, “Bakın, siz de onlar gibi olabilirsiniz” diyerek piramidin altındaki milyonlarca gence birbirini ezmek pahasına yukarı çıkmayı salık vermektedir. Kapitalist düzenin ideal insanı budur! Her türlü toplumsal kaygıdan uzak, her ne pahasına olursa olsun bireysel kurtuluşu hedefleyen ve elbette ki ezen-ezilen kavramlarını da sorgulamaktan uzak ve “ezen” olma peşinde koşan insan tipolojisidir bu.

Sermaye devletinin bakanının tüm bunları TÜRGEV tarafından kurulmuş bir üniversitenin etkinliğinde söylemiş olması da şaşırtıcı değildir. Zira tüm çürümüşlüğüyle bu düzen, her alanda olduğu gibi eğitim alanında da bu kirli ilişkilerden azade değil, bilakis tam merkezindedir.

Gerici-faşist rejim, kendi kültürel iktidarını gençlik üzerinde kurma kaygısını derin bir şekilde yaşamaktadır. Kuşkusuz bunda gençliğin gerici-faşist iktidara tepki duyan kesimleri içinde en dinamik kesim olmasının belirgin bir etkisi vardır. Ancak sermaye devletinin kanlı ve kirli tarihi boyunca asla unutmadığı ve asla unutulmaması gereken şudur ki, bu düzen devrimci gençliği asla boyun eğdirilememiştir. Dolayısıyla gerici-faşist rejim kendi kültürel iktidarını kurumadığı bir durumda gençlik, toplum düzeyinde oluşturulmaya çalışılan gerici kuşatmanın kırılmasında da önemli rol oynayacaktır.

Gençlik gelecek, gelecek sosyalizm!

İstanbul’dan Bir DGB’li