İşçi sınıfı ve emekçiler iktisadi, kültürel, siyasal ve toplumsal yıkımın alabildiğine derinleştiği bir yılı geride bırakarak 2024 yılına girmiş bulunuyor. Gelişmelerin seyri yeni yılda bu tabloda esasa ilişkin bir değişiklik yaşanmayacağını, dahası çok yönlü krizlerin giderek ağırlaşacağını ve buna bağlı olarak sosyal bunalımın derinleşeceğini ortaya koyuyor.
2024 yılı krizlerin ve sosyal bunalımın derinleşeceği zor bir yıl olacak
Türkiye kapitalizmini pençesine alan ekonomik-mali kriz, hafiflemek bir yana toplumsal yaşamın bir dizi alanında ciddi etkiler yaratarak varlığını sürdürüyor. 2023 genel seçimlerinin ardından “Türkiye modeli”nden çark edip kapitalist piyasanın kurallarına “U dönüşü” yapan gerici-faşist rejimin ekonomi politikaları ise krizi kontrol altına almaya yetmiyor. Enflasyon oranlarındaki sistematik yükseliş devam ediyor, döviz kurları adeta kontrolden çıkmış durumda. İkisi bir arada Türk Lirası’nın değerini sürekli aşağı çekiyor ve bu durum hayat pahalılığını tırmandırırken, emekçilerin alım gücünün gündelik olarak erimesine yol açıyor.
Gerici-faşist rejimin krizi yönetmek konusunda elinde tuttuğu tek “sihirli değnek” ise faturayı her yol ve yöntemle emekçilere ödetmektir. Bunun 2024 yılında da devam edeceği açık bir olgudur. Asgari ücrete yapılan sefalet zammı, işçi sınıfı ve emekçileri sistematik olarak yoksullaştırmayı esas alan politikanın devam edeceğinin en açık göstergesi oldu. Orta Vadeli Program (OVP) kapsamında masada duran saldırılar ise emekçilerin sefaletini hem derinleştirecek hem de yoksulluğu kronikleştirecektir. Öyle ya, kriz koşullarında kapitalist büyümenin “altın anahtarı” emekçilerin açlık sınırında ücretlerle ağır çalışma koşullarına mahkum edilmesidir.
Tüm bu açılardan işçi sınıfı ve emekçileri zorlu bir yıl beklemektedir. Gerici-faşist rejimin yerel seçimler öncesinde tabloyu göreli bir dengede tutmaya çalıştığı hesaba katılırsa; seçimlerin hemen ardından sosyal-iktisadi saldırı furyasının tırmanacağını öngörmek zor olmayacaktır.
İşçi ve emekçiler, 2024 yılına bu bakışla hazırlanmalıdır. Kendisine yeni bir düzeyde dayatılacak olan açlığı, yoksulluğu ve sefaleti reddetmek için örgütlülüğünü ve bilincini güçlendirmeli, yeni ve çetin bir kavga yılına hazırlığı bu temelde ele almalıdırlar. Zira, içinde bulundukları zor koşulları bir nebze olsun hafifletmenin başkaca bir yolu yoktur.
Başta sınıf devrimcileri olmak üzere, emek eksenli toplumsal mücadele güçleri ise, yeni mücadele yılında işçi sınıfının bilincini, örgütlülüğünü ve eylemini ileri taşımak için tüm olanaklarını seferber etmelidirler. Kriz koşullarında bunalan ve çıkış arayışı içerisine giren emekçilerin biriken öfkesini örgütlü bir güç haline getirmek ve sermayenin karşısına çıkarmak için adımlarını hızlandırmalıdırlar.
Yeni bir seçim yılı
Derinleşen çok yönlü kriz ortamında yeni bir seçim yılına girmiş bulunuyoruz. Dolayısıyla, düzen siyasetinin tüm aktörlerinin yanı sıra, reformist-parlamentarist solun tüm kesimlerinin temel gündemini yaklaşan yerel seçimler oluşturmaktadır. İttifak tartışmaları, aday pazarlıkları, sahte vaatler, gerici kapışmalar şimdiden ortalığı kaplamış durumda…
2023 genel seçimlerinin kazananı olan gerici-faşist iktidar bloğu, elde ettiği moral üstünlükle yerel seçimlerde yeni bir başarı elde ederek toplumsal meşruiyet zemini güçlendirmeyi hedefliyor. Bu nedenle yerel seçimlere dar anlamda elinde bulunan belediyelerin sayısını arttırmak sınırında bakmıyor. Böyle bir amacı olmakla birlikte, elde edeceği yerel seçim başarısıyla faşist tek adam rejimi için toplumsal rıza devşirmenin ve iktidar gücünü yeni bir düzeyde tahkim etmenin hesabını yapıyor. Böylece ajandasında yer alan ırkçı-gerici politikaları ve ekonomik-sosyal saldırıları çok daha pervasızca uygulamayı amaçlıyor. Öte yandan, genel seçimlerle birlikte yerel seçimlerde de başarı elde etmek, gerici-faşist rejim için uluslararası ilişkiler alanındaki konumu açısından da önem taşıyor. Zira, yerel seçimlerde elde edeceği olası başarıyı, kendisini dünya kamuoyuna, özellikle de emperyalist güçlere Türkiye toplumunun tartışmasız tek temsilcisi olarak pazarlamak için önemli bir fırsat olarak görüyor.
2023’teki genel seçimlerde hezimet yaşayan düzen muhalefeti ise derin bir kriz içerisinde. Genel seçimler öncesinde iktidar ve rant paylaşımı üzerine kurulan “Millet İttifakı”nın günler içerisinde çözülüp dağılması, düzen muhalefetinde yaşanan krizin öncesi olduğunu açıkça ortaya koydu. Genel seçimlerin ardından yaşananlar ise her türden gericilikle malul, bu konuda adeta iktidar partileri ile yarışa tutuşan burjuva muhalefetin çapsızlığını ortaya koydu sadece:
“Seçimi izleyen gelişmeler düzen muhalefetinin gerçek yapısı konusunda ek açıklıklar sağlamıştır. Başarısını sandığa endeksleyen ve bunu da önden neredeyse kesin bir sonuç sayan düzen muhalefeti seçim yenilgisinin hemen ardından birbirine düşerek hızla dağılmış, siyaseten buharlaşıp çökmüştür. Dağılmış haliyle halen bir kriz ve iç parçalanma içindedir. Derin bir hayal kırıklığına uğrattığı kitleler nezdinde artık bir inandırıcılığı da yoktur. Düzen muhalefetinin tablosu düzen krizinin önemli bir öğesi olagelmişti. Mayıs 2023 seçimleri buna yeni boyutlar eklemiştir.” (TKİP VII. Kongre Bildirgesi, tkip.org)
Benzer bir durum aynı biçim ve derinlikte olmasa da reformist sol için de geçerlidir. 2023 seçimlerinde tüm umudunu düzen muhalefetinin seçim başarısına endeksleyen reformist-parlamenterist sol, seçimlerin hemen ardından temsil ettiği toplumsal kesimlerle birlikte büyük bir hayal kırıklığı yaşadı. Çok geçmeden tam bir tutarsızlık içerisinde çözümün “sokaktan ve mücadeleden” geçtiği söylemini öne çıkardı. Tabi, yaklaşan yerel seçimlere kadar. Şimdi ise bir kez daha yaklaşan seçimler nedeniyle temel gündemlerini ittifak arayışları, aday belirleme süreçleri vb. oluşturuyor.
Hal böyleyken, 2023 yılının ilk aylarında olduğu gibi bu yıl da düzen siyasetinin ve toplumun gündemini yaklaşan seçimler meşgul etmektedir. Toplum, bir kez daha yerel seçimler üzerinden kutuplaştırılacak, sahte vaatlerle oyalanacak, son tahlilde düzen siyasetinin basit bir uzantısı haline getirilmek istenecektir.
Sınıf devrimcileri ve ilerici güçler, bu dönem boyunca düzenin seçim aldatmacası karşısında işçi ve emekçi kitleleri uyarmayı, seçim gündemini tam da bu bakışla devrimci amaçlarla değerlendirmeyi ve toplumun dikkatini sınıf mücadelesinin gerçek gündemlerine çekebilmeyi esas almalıdırlar:
“Devrimci parti, seçim atmosferinin yoğunlaştığı bir evrede bile, kitlelerin dikkatini seçim sandığına ve parlamentoya değil, devrimci sınıf mücadelesinin gerçek alanlarına, yöntemlerine ve istemlerine çeker. Seçimin yarattığı politizasyonun kendisinden tam da bu amaç doğrultusunda yararlanamaya çalışır. Dar anlamda seçim çalışmasının odağına da, seçimlerin ve burjuva temsili kurumların gerçek anlamını, işlevini ve dolayısıyla iç yüzünü sergilemeyi, tam da bu tema üzerinden işçi ve emekçi kitlelerin devrimci bilinci geliştirmeyi koyar. Devrimci hareketimizin devrimci döneminin temel önemde bir ideolojik-politik kazanımı olarak “Çözüm ne seçimde ne mecliste! Çözüm devrimde kurtuluş sosyalizmde!” şiarı, her devrimci seçim çalışmasının vazgeçilmez vurgusu olmalıdır.” (14 Mayıs seçimleri ve devrimci parti, tkip.org)
Sınıfın birliğini ve mücadelesini güçlendirmek için ileri!
Yeni bir mücadele yılına öne çıkan bir dizi gündemle girmiş bulunuyoruz: Kapitalizmin çok yönlü krizi, tırmanan faşist baskı ve zorbalık, demokratik hakların ezilmesi, yaklaşan yerel seçimler, tırmandırılan savaş ve saldırganlık politikaları vb... Başta kapitalist kriz ve bunun toplumsal yaşama yansımaları olmak üzere yeni yılda öne çıkan siyasal-toplumsal gelişmeleri işçi sınıfının bilincini, eylemini ve örgütlülüğünü güçlendirme bakışıyla mücadelenin gündemleri haline getirme sorumluğu ise devrimci-ilerici güçlerin önünde durmaktadır. 2024 yılında işçi sınıfı ve emekçiler adına kazanımlar elde etmenin yolu, bu sorumluğun ne denli başarıyla yerine getirildiğiyle doğrudan bağlantılı olacaktır.