Savaşa ve sosyal yıkıma karşı mücadele edelim!

Emperyalist kirli savaşları, silahlanma yarışını, militarizmi ve ırkçı tırmanışı durduracak yegane güç, işçi sınıfı ile emekçilerin birleşik mücadelesidir. “İşçilerin birliği, halkların kardeşliği” anlayışıyla, taleplerimiz etrafında birleşelim, mücadele edelim. Fiili-meşru zeminde grev, direniş ve gösterilerle haklarımızı koparıp alalım.

  • Haber
  • |
  • Dünya
  • |
  • 08 Ocak 2024
  • 08:00

İşçi ve emekçi kardeşler,

Almanya’da hemen tüm sektörleri kapsayan yeni bir Toplu İş Sözleşmeleri (TİS) dönemindeyiz. TİS süreçleri işçi ve emekçilerin ücret ve çalışma koşullarını iyileştirmek için önemli bir fırsattır.

Sermaye sınıfı ve onun hükümeti emekçilerin taleplerini karşılamaya yanaşmıyor. 2024 yılı TİS süreçlerinin çetin geçeceği şimdiden anlaşılmıştır. Ulaşımda GDL’in daha ilk turda greve gitmesi, çelik sektöründe alınan kötü sonuçlar bunun ilk işaretleridir. Emekçilere verilecek para olmadığını söyleyenler, sıra savaşa, silaha ve militarizme gelince harcamada hiçbir sınır tanımıyorlar.

Bir savaş koalisyonuna dönüşen mevcut hükümet, emekçilerden toplanan vergileri, her yıl gittikçe daha fazla oranda savaşa, silaha ve militarist çabalara harcıyor. Ukrayna savaşını “Zeitwende” diyerek fırsata çeviren Scholz hükümeti, ekonomiyi büyük bir hızla militarize ediyor. Savaşın daha üçüncü gününde orduya 100 milyarlık bir “özel fon” ayrıldı. Bu yetmedi, bir NATO şartı olan, milli gelirin %2’sinin silahlanmaya ayrılması şartı kabul edildi. Yine savaş bölgelerine silah göndermenin önündeki yasal engeller kaldırıldı. Zorunlu askerliğe geçme hazırlıkları yapılıyor. Polisin yetkileri arttırılıyor. Gösteri ve toplanma hakkı fiilen gasp ediliyor. İşçi grevleri mahkeme kararıyla yasaklanıyor.

2024 bütçesinde tüm sosyal alanlarda çok ciddi kısıtlamalara gidilirken, yalnızca savunma bütçesi önemli oranda arttırıldı. Ukrayna ve İsrail’e verilen askeri yardımlar birkaç kata çıktı. Silah satışında (12 milyar euro) rekorlar kırılıyor. Emekçiler hızla yoksullaşırken, silah tekelleri rekor kârlara imza atıyor. Dünyanın dört bir yanına gönderilen asker sayısında ciddi bir artış var. Alman politikacılar ile generaller savaşa alışmamız gerektiğini söylüyorlar.

İki dünya savaşına sebep ve sahne olan Alman emperyalizmi, büyük bir hızla üçüncü dünya savaşına hazırlanıyor. Bu ülkenin işçi ve emekçileri bir kez daha savaş suçuna ortak edilmek isteniyor. Burjuva politikacılar, savaşın ve silahlanmanın ülkenin ve halkın güvenliği için gerekli olduğu yalanına bizi inandırmak istiyorlar. Onların “ulusal savunma” dediği şey, savaş baronlarının, silah tekellerinin ve kapitalist sınıfın çıkarlarından başka bir şey değildir.

İşçi kardeşler,

Alman devletinin ekonomiyi büyük bir hızla militarize etme çabalarına, yozlaşmış sendika bürokratları da maalesef tam destek veriyorlar. Sendika bürokratları, işçi haklarını bir tarafa bırakmış, sermayenin çıkarlarını savunmakla meşguller. IG Metall şefleri savaş sanayisinin daha da geliştirilmesi talebiyle binlerce işçiye gösteri ve uyarı grevi yaptırdılar. Aynı şeyi IGBCE, kapitalistlere daha ucuz elektrik sağlanması için yapıyor. Bu utanç verici tutumlar, sendikacılığa ve işçi sınıfına tam anlamıyla ihanettir. Sendikalar sermayenin değil, işçi sınıfının örgütleridir. İçi sınıfı bu utanca ortak olmamalı, sendikalarına sahip çıkmalı, taban örgütlerini kurmalı ve bu ihanetten hesap sormalıdır.

İşçi sınıfının politik ve ekonomik talepleri birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. İzlenen savaş politikaları, taleplerimizin karşılanmasının önünde ciddi bir engeldir. Savaş harcamaları eğitim, sağlık, ulaşım ve konut alanında yaşanan içler acısı durumun baş sebebidir. İşçi ve emekçilerin savaşlardan hiçbir çıkarı yoktur. Aksine, savaş emekçiler için ölüm, yıkım, işsizlik ve yoksulluktan başka bir sonuç üretmeyecektir. Onların “düşman” olarak kodladığı, dünyanın başka halklarıdır. Dünya halklarının birbirleriyle savaşması için hiçbir sebep yoktur. Dünyanın tüm halkları ve emekçileri kardeştir.

Emperyalist kirli savaşları, silahlanma yarışını, militarizmi ve ırkçı tırmanışı durduracak yegane güç, işçi sınıfı ile emekçilerin birleşik mücadelesidir. “İşçilerin birliği, halkların kardeşliği” anlayışıyla, taleplerimiz etrafında birleşelim, mücadele edelim. Fiili-meşru zeminde grev, direniş ve gösterilerle haklarımızı koparıp alalım.

- Ücretlerden kesintiye gitmeden, 6 saatlik iş günü, 30 saatlik çalışma haftası!

- Tek seferlik “bonuslar” yerine, ücretlerde kalıcı artışlar sağlansın!

- Taşeronlaştırma yasaklansın, eşit işe eşit ücret!

- Kiralara ve gıda ürünlerine yapılan tüm zamlar geri alınsın!

- Asgari ücret vergiden muaf tutulsun! Artan oranda servet vergisi getirilsin!

- Militarizme, savaşa, silaha değil; eğitime, sağlığa ve emekçilere bütçe!

- Ülke dışına asker göndermeye son, yurtdışındaki tüm birlikler geri çekilsin!

- Grev yasaklarına son! Politik genel grev yasağı kaldırılsın!

BİR-KAR İşçi Komisyonu

6 Ocak 2024