2022'nin deneyimler ışığında işçi hareketinin yeni yılı

Uzun yıllardır sistematik bir saldırı dalgasıyla bilinci dumura uğratılmış, örgütlülükleri tasfiye edilmiş, sendikaları büyük ölçüde sendika bürokratları tarafından teslim alınmış, sermaye düzeninin her yolla hareket edemez daha getirdiği bir işçi sınıfı gerçekliğiyle karşı karşıyayız. İşçi hareketinin mevcut koşulları ve zaafları aşabilmesi, dar ekonomik-sendikal sınırlardan çıkarak siyasal düzlemde nasıl bir mesafe kat edebileceğine bağlı olacaktır.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 29 Aralık 2022
  • 19:00

İşçi sınıfı cephesinden hareketli bir yıl geride kalıyor. Süreç, yılın ilk günlerinde Çimsetaş işçilerinin direnişiyle başlamıştı. Yılın son günlerinde grev yasağını tanımayarak greve çıkan Bekeart işçilerinin mücadelesiyle sürüyor.

2023 yılı, 2022 yılında yaşanan onlarca işçi eylemi deneyiminin ardından geliyor. İşçi sınıfı mücadelesi hem tarihsel hem de güncel olarak kendi deneyimlerinden öğrenerek güçlenir. 2023 yılının, işçi sınıfının damga vurduğu bir yıl olması için bu deneyimlerin yol göstericiliğinin pratiğe ne kadar uygulayabildiğine bağlı olacaktır.

Ekonomik ve sosyal sorunlar yumağı, çalışma ve yaşam koşullarını her geçen gün ağırlaştırıyor. İşçi sınıfının uzun bir dönemdir hapsedildiği sınırları aşamaması, sermaye düzeninin faturayı her yolla işçi ve emekçilere çıkartmasını kolaylaştırıyor. İşçi sınıfının bilinç ve örgütlülük planında yaşadığı zayıflık ne olursa olsun, ağırlaşan tablo mücadele dinamiklerini güçlendiriyor. Var olan sosyal yıkımın ağırlığıyla bunun karşısında yaşanan hareketsizlik arasındaki çelişki derinleşiyor. Gelişmeler işçi sınıfı lehine bir çözümü yakıcı bir biçimde dayatıyor.

Eylemlerle geçen bir yıl

2022 yılı başından itibaren yaygınlaşan sınıf eylemleri dalgası, henüz kendi sınırlarını aşabilecek bir pratik ortaya koyamasa da güçlenen ve büyüyen mücadele dinamiklerine işaret ediyor. Bu dönemde farklı işkolları, onlarca fabrika, binlerce işçi, sınıf hareketinin birçok yönüyle zayıf olduğu bir dönemde, birbirini etkileyerek tetiklenen taleplerle eyleme çıktı. Krizin sonuçlarına karşı tepkisini ortaya koydu. Başta ücret sorunu olmak üzere, yakıcı bir biçimde hissettiği taleplerinin karşılanmasını istedi.

Sınıf eylemleri yılın ilk iki ayında belli sanayi bölgelerinde yoğunlaşarak bir yaygınlıkla kendini ifade etti. Emek Çalışmaları Topluluğu'nun bu aylara dair hazırladığı rapora göre 108 grev yaşandı. Bu grevlerin 107'si fiili, 1’i yasal grev olarak gerçekleşti. 96 eylem düşük ücret zamlarına karşı gerçekleşirken, 54 eylemde hiçbir sendikal örgütlülük yoktu. 26 eylemde ise sendikal bürokrasinin dışında tutum alan bağımsız sendikalar süreçleri bizzat örgütlediler.

Ücret artışı, hak talebi ve sendikalaşma çabası olarak vücut bulan bu eylemlilikler, daha sonra yoğunluğu azalsa da sürdü. Büyük ölçüde kendiliğinden, fiili mücadele çizgisinde ve taban inisiyatifinin öne çıktığı eylemler birbirinden bağımsız olarak gerçekleşti. Ancak paralel talepleri dile getirdi. Kimi mücadele süreçleri taleplerin kazanılmasıyla sonuçlandı.

Öne çıkan deneyimler…

2022 yılı işçi eylemleri içinde pratiği, hedefleri ve içeriğiyle öne çıkanların başında kuşkusuz Çimsetaş Direnişi geliyordu. MESS Grup TİS sürecinde yetkili sendikaların birbiri ardına imzaladıkları satış sözleşmesi karşısında bir tepkinin ürünü olarak ortaya çıktı. Birleşik Metal-İş üyesi olan Çimsetaş işçileri sözleşmeyi tanımadıklarını ilan ederek, fiili olarak üretimi durdurup direnişe geçtiler ve sözleşmenin yenilenmesini talep ettiler. Yıllardır metal işçisine kanıksatılmaya çalışılan TİS akıbetlerine karşı önemli bir çıkışı ifade eden Çimsetaş Direnişi, bilinç ve iç örgütlülüğün zayıf duvarlarına takılarak bitirildi. Sendikal bürokrasinin ve sendikal bürokrasiyle iyi geçinmeyi görev bilen sol grupların direnişi boğmak için hayata geçirdikleri içler acısı pratikle yalnızlaşmak, Çimsetaş işçilerinin bir diğer sorun alanını oluşturdu.

Ardından gelen ve toplumun geniş kesimlerini etkileyen bir mücadele süreci olarak motokuryelerin hak talepli eylemleriydi. Belli başlı kentlerde ve günlerce süren eylemler gerçekleştirildi. Çalışma koşullarını farklı kesimlere duyuran, taleplerinde kısmı kazanımlar elde eden sonuçlarla önemli bir deneyim ortaya çıkarttılar. Migros Depo işçilerinin hak talebi ve sendikalaşma çabası, işten atma saldırısı karşısında gösterdiği direnç ve kamuoyu desteğiyle kazanması yine öne çıkan bir başlık olarak yerini aldı.

Ocak zamlarının açıklanmasının ardından, İstanbul'da birbirinden etkilenerek, ek zam talepli 17 fabrikada iş durduran çorap işçilerinin kazanımları ve sınırlı da olsa bu kazanımları sendikal örgütlülükle birleştirme hedefi, bir işkolunda yoğunluk kazanan eylem pratikleri oldu. Yapılan açıklamalara göre, Gaziantep'te 32 fabrikada gerçekleşen tekstil işçilerinin mücadelesi, bir kentte yoğunlaşan en yaygın eylemler zinciri olarak gerçekleşti.

İzmir'de gemi söküm tersanelerinde, 22 ayrı işletmenin işçilerinin bir havza grevini andıran fiili grevi kısmi kazanımlarla sonuçlandı. Hiçbir eylem deneyimi ve pratiği olmayan bir havzanın işçilerinin, devrimci öncü müdahalenin de etkisiyle birleşmesi, dağınıklığın ortak talep belirleme ve ortak hareket etme mekanizmalarını yaratma çabasıyla ilerletilmesi bu direnişin en önemli yanını oluşturdu. Aynı zamanda doğru ve ihtiyaca yanıt üretebilen bir müdahale ve inisiyatifin hızla direnişle kaynaşabildiğini ve başlamadan bitmesi işten bile olmayan bir direnişin ülke gündemine taşınmasını sağlayan bir soluk kazandırdığı da yaşanarak görüldü.

Petrol-İş Sendikası'nda örgütlü, Amerikan tekeli TPI işçilerinin fiili grevi ve kazanımları birçok açıdan öğretici bir deneyim olarak yaşandı. TPI sermayesinin düşük zam dayatmasına karşı üretimi durduran işçiler başından sonuna kadar kararlı bir duruş sergileyerek taleplerinin tamamını kabul ettirdiler. Yüzlerce işçinin işten atılmasına, sendika yöneticilerinin tüm ayak oyunlarına karşı kenetlenerek ve kararlılıklarını koruyarak, fiili-meşru çizginin kazanacağını dosta-düşmana gösterdiler.

Bu kapsamda ifade edilebilecek ve politik muhtevası açısından diğer işçi eylemlerinden bir farklılık taşıyan pratik ise Bekeart işçilerinin grevidir. Sözleşme masasında anlaşma sağlanamaması üzerine greve çıkmaya hazırlanan Birleşik Metal-İş üyesi Bekeart işçilerinin grevi, Saray iktidarının grev yasağıyla karşı karşıya kaldı. Artık ülkede kanıksanmış bir rutini ifade eden ve işçi sınıfını hareketsiz bırakmak için önemli bir saldırı olan grev yasağına greve çıkarak yanıt vermek, sözleşmenin nasıl imzalanacağından öte bir anlam taşıyor. İşçi sınıfının hapsedilmeye çalışıldığı yasaklar zincirini kırmak, önüne çekilmek istenen duvarları yıkmak için giderek güçlenen mücadele potansiyeline işaret ediyor.

Bu öne çıkan işçi eylemlerine onlarca irili ufaklı hak arama eylemi, sendikalaşma çabası, mücadele süreci 2022'nin genel görünümünü sunuyor.

Deneyimlerle 2023'e... 

İşçi sınıfı yeni bir mücadele yılının öngünlerinde. 2022 yılı boyunca süren işçi eylemlerini ortaya çıkartan zemin yerli yerinde duruyor. Ekonomik ve sosyal sorunlar bugün daha ağır, çalışma ve yaşam koşulları çekilemez bir haldedir. Ekonomik koşullar fabrikalarda tepkilere yol açarak eylemleri tetiklese de sınıf hareketinin biriktirmesine ve sürekliliği sağlanmış bir mücadele pratiğine evirilmesine yetmiyor.

Uzun yıllardır sistematik bir saldırı dalgasıyla bilinci dumura uğratılmış, örgütlülükleri tasfiye edilmiş, sendikaları büyük ölçüde sendika bürokratları tarafından teslim alınmış, sermaye düzeninin her yolla hareket edemez daha getirdiği bir işçi sınıfı gerçekliğiyle karşı karşıyayız. İşçi hareketinin mevcut koşulları ve zaafları aşabilmesi, dar ekonomik-sendikal sınırlardan çıkarak siyasal düzlemde nasıl bir mesafe kat edebileceğine bağlı olacaktır. Dolayısıyla deneyimlerin bilince çıkartılarak örgütlü bir temele kavuşturulabilmesi ve sınıfa devrimci siyasal müdahale çabasında yoğunlaşması kritik bir öneme sahiptir.

İşçi sınıfının yaşanan gelişmeler ışığında siyasal bilincini geliştirme yönlü çabalar, mücadelenin ortaya çıkarttığı öncü işçi potansiyelinin devrimci sınıf bilincine kazanılabilmesi ölçüsünde güvence altına alınabilir. Bu ise fabrika zeminlerinde taban inisiyatifinin açığa çıkartılması ve fiili-meşru mücadele çizgisinin yol göstericiliğine dayanan bir mücadele ile başarılabilir. Tek tek fabrikalarda alınacak mesafe ve bu kapsamda ortaya çıkacak iradelerin birleştirilmesi, sınıf hareketi için yeni dönemin kapılarını aralayan anahtar olacaktır. Öncü işçiler ve sınıf devrimcileri görevlerine bu bütünlük üzerinden bakarak 2023’e hazırlanmalıdır.