25 Kasım’a giden süreci değerlendirirken şiddetin, sömürünün, baskı ve gericiliğin örneklerinin çoğaldığı bir dönem olduğunu ifade etmiştik. Kadına yönelik şiddete karşı uluslararası çapta ses yükseltilirken 25 Kasım haftası ve gününde AKP-MHP iktidarı şiddet ve yasaklarıyla kadın mücadelesinin karşısına çıktı.
Sermaye devletinin Kürt halkına karşı bombalarla yükseltmeye çalıştığı korku duvarları ve 25 Kasım haftasında yasaklarla, saldırılarla, engellemelerle sokaktan uzaklaştırma çabası bu sene de sökmedi. Kadınlar sokakları terk etmedi, sözünü söyledi, taleplerini yükseltti. Birçok merkezde birden fazla eylem gerçekleştirildi.
25 Kasım günü İstanbul-Taksim eylemi ise gündeme oturdu. İstiklal Caddesi’nin farklı sokakları, Karaköy, Şişhane ve Haliç bölgesinde kadınlar eylemleriyle direngen bir duruş sergilediler. Bursa ve Kocaeli-İzmit’te gerçekleştirilen yürüyüşlerle polis barikatları aşıldı. Kürt illerindeki abluka ve yasaklara rağmen eylemler gerçekleştirildi. Kobane davasında savunmalar 25 Kasım ve kadınların özgürlük mücadelesi üzerinden yapıldı. 27 Kasım günü Kadıköy’de gerçekleştirilen eylemlerle de kararlı ve direngen bir tavır ortaya konuldu.
25 ve 27 Kasım günlerinde yaklaşık 400 gözaltı, Sinbo direnişçisi TOMİS MYK üyesi Dilbent Türker’in bacağının kırılması ve birçok kadının ağır darp edilmesi devlet terörünün vardığı boyutları ortaya serdi. 25 Kasım’a katılan biri İtalyalı biri Azerbeycanlı iki kadın sınır dışı edilmek istendi. 25 Kasım’ın hemen ardından TJA (Tevgera Jinê Azad) aktivisti 21 kadın gözaltına alındı ve 8’i tutuklandı, 13’üne ev hapsi verildi. Ama Saray rejimi kadınların iradesine bir kez daha çarptı.
* * *
Dünya ve Türkiye’de 25 Kasım'a giden süreçte İran’da yaşananların etkisiyle sokaklardan kadınlar ses yükselttiler. Hem Jîna’nın katledilmesine karşı öfke hem de İran’da yıllardır biriken tepki açığa çıktı ve “Kadın, yaşam, özgürlük!” sloganı dünyanın her yerinde yankılandı. Türkiye’de de eylemli bir hatta yüründü ve bu birikimle bir 25 Kasım eylemleri gerçekleştirildi.
Türkiye’de sermaye devletinin hedefine çaktığı kadınlar yüreklice sahiplenildi. Gezi Davası sürecinde tutuklanan kadınlar (Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Mine Özerden), “sınır ötesi operasyonda kimyasal silah kullanılıp kullanılmadığı bağımsız bir heyet tarafından incelenmeli” dediği için tutuklanan Şebnem Korur Fincancı, vekilliği düşürülmeye çalışılan ve tutuklanan Semra Güzel... 25 Kasım’da tüm bu kadınların hepsi sahiplenildi.
Kadın eylemlerinin savaş karşıtı eylemlere dönüşmesi ise sermaye iktidarının en büyük korkusu oldu.
* * *
Türkiye’de toplumsal hareketin en ileri dinamiği olan kadın mücadelesi devletin yasaklarını, bombalar patlatarak yaratmaya çalıştığı korku iklimine boyun eğmediğini gösterdi. Kadınların mücadelesinin yıllardır kesintisiz bir biçimde sürmesi ve tepkisini eylemli bir şekilde ortaya koyması kadın hareketinin en güçlü yanını oluşturmaktadır.
Kadın mücadelesinin mevcut parçalı tablosu ise, seçimlerle yeni bölünmelere veya belirsizliklere dönüşme riskini taşıyor. Seçim eksenli kurulmuş birçok ittifak var. Her yerde farklı şekilde yansıyan birliktelik zeminiyle hareket edildi. Bu birlikteliklerin bir toplumsal muhalefet odağı yaratma iddiası ise oldukça zayıftır. Bu birliktelikler bugün için daha çok seçim-sandık birliktelikleridir.
Kadın hareketindeki siyasal öznelerin tablosu böyleyken, sendikal alanda ise DİSK, KESK, Birleşik Metal İş Sendikası, Genel İş, SES 25 Kasım döneminde eylemler, basın toplantıları, toplantılar gerçekleştirdiler. DİSK Kadın Temsilciler Kurulu’nun ilk toplantısı yapıldı. ILO 190’ı gündemleştiren bir eylem yaptı. Birleşik Metal-İş Sendikası Kadın Komisyonu eylem yaptı. Petrol-İş Sendikası ILO 190 kapsamlı çalışma başlattı. Metal ve kimya fabrikalarından çekilen fotoğraflar ve videolar ile 25 Kasım gündemleştirildi.
İEKK olarak, kadınların özgürlüğünün ve eşitliğinin gerçek ve kalıcı çözümünün emeğin kurtuluşu mücadelesinden geçtiğini ve kadın hareketinin sınıf mücadelesi ile kuracağı bağda olduğunu eksen alan çalışmalarımızı erken bir tarihte başlattık. Kadın hareketinin parçalı ama aynı eksene düşen çizgisinin ötesinde sınıfsal öze sahip bir kadın çalışması ve eylemi için ısrarcı olduk. Yaygın pratik faaliyetlerle, toplantılar ve etkinliklerle sözümüzü işçi ve emekçi kadınlara taşıdık. Şiddet ve sömürü politikalarına karşı işçi ve emekçi kadınları örgütlemek ve mücadeleye seferber etmek çalışma hattımızın en temel yönlerinden birini oluşturdu.
Kadın düşmanı saray rejimin artan baskı koşullarında 25 Kasım’ın gösterdikleri ve biriktirdikleriyle kadınlar mücadelede önde ve güçlü olmaya devam edecektir.
İşçi-Emekçi Kadın Komisyonları
5 Aralık 2022