25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü’nün ön günlerindeyiz. Şiddetin her türlüsünü işçi ve emekçi kadınların en yoğun olarak yaşadığı bir dönemdeyiz. Evde, işte, sokakta, okulda kısacası hayatın tüm alanlarında şiddetin farklı biçimleriyle boğuşuyoruz. Ortadoğu, Ukrayna kan gölüne dönmüşken en ağır bedeli çocuklarla birlikte kadınlar ödüyor. Sadece Filistin’de yaklaşık bir ay içerisinde Siyonist İsrail’in bombalarıyla 4000’e yakın çocuk ve 2000’i aşkın kadın katledildi.
Kadın cinayetleri, "şüpheli" kadın ölümleri rekor seviyelere ulaşırken “hayatta kalmak için” büyük bir mücadele veriyor, fabrikalarımızda, işyerlerimizde insan onuruna yakışmayan koşullarda çalıştırılıyoruz. Fiziksel, cinsel, psikolojik, ekonomik her türlü şiddeti yaşıyoruz. Baskı ve mobbingle susturuluyor, en kötü çalışma koşullarına mahkûm ediliyoruz. Kadın cinayetlerinden canımızı kurtarabilirsek insanlık dışı sömürü koşullarında adeta her gün ölüyoruz…
Yaşadığımız tüm şiddet biçimlerinin kaynağı kapitalist düzendir. Bu düzenin temsilciliğini yapan AKP-MHP iktidarı da işçi ve emekçi kadınların karşı karşıya kaldığı şiddeti derinleştirmek için seferber olmuş durumda. Sermayenin ve emperyalistlerin tercih ettiği bu iktidar kazanılmış haklara saldırıyor, kadın katillerini, istismarcıları serbest bırakan düzenlemeler yapıyor, dinci-şoven gericiliği körükleyerek ortaçağ artığı zihniyetini öncelikle kadınlara dayatıyor… Kadınları esnek, güvencesiz çalışma koşullarına yönlendirerek, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini almayarak her türlü şiddete daha açık hale getiriyor… İşsiz bırakarak kadınların en fazla şiddet gördüğü alan olan evlere hapsetmeye çalışıyor…
Bu düzenin efendileri şiddet, savaş, sömürü, gericilik kaynağı olan kokuşmuş düzenlerine boyun eğmemiz için uğraşıyorlar. Eşitlik ve özgürlük mücadelesini büyüten kadınları tutukluyor, hakları için direnen işçilerin karşısına polisi-jandarmayı dikiyor, barınma ve yaşam hakkı için sokaklara çıkan gençlere azgınca saldırıyorlar. Evde, işte, okulda, sokakta ya da savaşta ölüm sırasının bize gelmesini sessizce beklememizi istiyorlar. Onlara cevabımız açık ve net olmalı: Şiddete, savaşa, sömürüye, gericiliğe karşı mücadelede vardık, varız, var olacağız!
Şiddet üreten kapitalist düzeni ve onun temsilcilerini tarihin çöplüğüne göndermek için örgütlü mücadelede yerimizi alalım. 25 Kasım’da taleplerimizle en güçlü şekilde alanlara çıkalım.
-Kapitalizm şiddet üretir! Yaşamak için sosyalizm!
-Emperyalist-Siyonist barbarlığa karşı yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği!
-Kadına yönelik şiddet ve istismar suçlarında indirim-cezasızlık uygulamaları son bulsun. En ağır yaptırımlar uygulansın!
-Esnek, güvencesiz çalışma yasaklansın!
-İşyerlerinde şiddet, taciz, mobbinge karşı etkin önlemler alınsın!
-İşçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri alınsın, kapitalistlere yönelik yaptırımlar arttırılsın!
-Örgütlenmenin ve sendikalaşmanın önündeki tüm engeller kaldırılsın!
-Gösteri, toplanma, eylem, basın açıklaması yasaklarına son!
-Çocuk, hasta, engelli, yaşlı bakımı ve ev işleri kadınların üzerinden alınsın. Toplumsal kurumsallaşmalar yoluyla çözülsün!
İşçi-Emekçi Kadın Komisyonları