Krizin sonuçları artan işsizlik, yükselen gıda fiyatları, işçi ve emekçilerinin alım güçlerinin düşmesi vb. olarak her geçen gün daha belirgin biçimde hissediliyor. Ekonomik gelişmeleri takip edenler ekonomik dengelerin hiç de Berat Albayrak’ın her seferinde müjdesini verdiği gibi iyiye gitmediğinin altını çiziyorlar. Krizle mücadeleyi krizin faturasını tabana yaymak, bedelini yoksullara ödetmek olarak ele alan AKP iktidarı, şimdi de krizi konuşanlar ve görünür hale getirmeye çalışanlarla mücadele etme görevini önüne çekmiş bulunuyor.
Sorunu çözemeyenlerin sorunun görünür hale gelmesinden duydukları rahatsızlığın sonucu olarak son günlerde yaşananlar dikkat çekicidir. ABD merkezli haber kuruluşu Bloomberg, çalışanları Kerim Karakaya ve Fercan Yalınkılıç hakkında, geçen yıl ağustos ayında Türk Lirası’ndaki ani değer kaybından Türk bankalarının nasıl etkilendiğine ilişkin bir haber nedeniyle 2 ila 5 yıl hapis cezası istemiyle dava açıldığını bildirdi. Dava açılma süreci Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) şikayeti üzerine başladı. Gerekçe ise “Türkiye ekonomisinin istikrarını zayıflatmaya çalışması” olarak gösterildi.
Daha önce de Anadolu Ajansı tarafından “ekonomik saldırılar kapsamında bu amaca hizmet eder mahiyette her türlü yönlendirici haber, yazılı ve görsel yayın, operasyonel amaçlı sosyal medya hesapları ile birlikte ekonomik güvenliği tehdit içeren eylemlerde bulunan kişi ya da kişiler hakkında, Türk Ceza Kanunu, Bankacılık Kanunu, SPK mevzuatı ve ilgili kanun maddeleri uyarınca” soruşturma açıldığı gündeme getirilmişti.
Sermaye Piyasası Kurulu’ndan (SPK) yapılan açıklamada ise “yalan, yanlış haber ve açıklamaları yapanlar ve yayanlar hakkında her türlü yasal işlemin uygulanacağı” duyurulmuştu. SPK tarafından yapılan duyuruda “sermaye piyasalarının güvenilir, etkin ve şeffaf bir ortamda işlemesi” adına tüm tedbirlerin alındığı söylenmişti. SPK’ya göre aksi halde “en hafif şekliyle ülkemiz sermaye piyasalarında güvenilirlik ve şeffaflık ciddi manada zedelenir ve yatırımcılar zarar görebilir”di.
Krizi gündeme getireceklerin suçu: “Piyasa dolandırıcılığı”
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun “piyasa dolandırıcılığı” başlıklı 107’nci maddesinin ikinci fıkrasında durum şöyle ifade edilmektedir: “Sermaye piyasası araçlarının fiyatlarını, değerlerini veya yatırımcıların kararlarını etkilemek amacıyla yalan, yanlış veya yanıltıcı bilgi veren, söylenti çıkaran, haber veren, yorum yapan veya rapor hazırlayan ya da bunları yayan ve bu suretle menfaat sağlayanlar hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası uygulanacaktır.”
AKP’nin sorumlusu olduğu krize yönelik bulduğu dahiyane çözüm işte bu kadar akla ziyandır. Krizi gösterene ceza var. Krizin sonuçlarını yaşayan işçi ve emekçiler, gittikçe yoksullaşan milyonlar kendilerini kimin neden bu duruma düşürdüğünü sorgulamasın, isyan etmesin isteniyor. Berat Albayrak’ın gururla bahsettiği Yargı Reform Stratejisi’nin özü özeti budur.
Sermaye iktidarının krizle sözde mücadele yöntemine göre emekçilere döviz bozdurun çağrısı yapanlar dövize yatırım yapacak, sözde “vatansever” MHP’nin yaptığı gibi döviz yükselince bozdurup muazzam paralar kazanacaklar. Reklam olsun diye verdikleri bayram harçlıklarını, AKP’lilerin yaptıkları gibi 100 dolarla verecekler. Fakat “krizin faturasını krizi çıkaranlar ödesin”, “İşsizlik son bulsun”, “Adaletsiz vergi sistemine hayır” vb. talepler için mücadele eden işçi ve emekçilerin karşısına sermaye hukuku, “piyasa dolandırıcılığı” suçlaması ile çıkacak.
Tüm bunlar gösteriyor ki işçi ve emekçilerin krize ve krizin sonuçlarına karşı verecekleri mücadele daha fazla önem kazanacaktır.