Sermayeye hizmette kusur etmeyen AKP iktidarının, karşısına çıkan her türlü olumsuz durumu fırsata çevirme konusunda üstüne yok. Örneğin, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından OHAL ilan edip işçi ve emekçilerin üzerindeki sömürü politikalarını derinleştirmiş, toplumsal muhalefeti ezmiş, baskı ve zora dayalı olarak tek adam rejiminin inşasına girişmişlerdi.
Ekonomik krizin daha da derinleştiği günlerde, “krizi fırsata çevirmek”, sermaye sınıfı ile birlikte AKP iktidarının temel düsturu oldu.
Dünya ölçeğinde 83 bin insanın yaşamını yitirdiği, Türkiye’de ise vaka sayıları ve ölümlerin her geçen gün arttığı koronavirüs salgınını da AKP iktidarı fırsata çevirmeye çalışıyor. Tayyip Erdoğan geçtiğimiz gün yaptığı konuşmasında “bugünleri fırsat bilmekten” bahsetti. Gün geçtikçe açmazları derinleşen ve çok yönlü olarak sıkışan AKP iktidarı, insanların ölümle burun buruna çalıştığı, sefelatin derinleştiği, can kaybının arttığı bu günlerde, kendi iktidarını ayakta tutmanın, “2023 hedeflerine ulaşmanın” hesaplarını yapıyor.
Salgınla beraber sermayedarları ihya etmek için hazırlanan ekonomi programı, Kanal İstanbul’da olduğu gibi maskeli ihalelerle devam etti. İnsanlara “evde kal” çağrıları yapılırken, ülkenin farklı köşelerinde kaçak bir şekilde (altın, kurşun, bakır vs) madencilik şirketlerine alan açıldı. HES inşaatları da salgını fırsat bilerek yeniden faaliyete başlatıldı. HDP’li belediyelere kayyım atandı vb... Kâr ve rant peşinde koşan AKP iktidarı, önümüzdeki günlerde de yeni “fırsatları” değerlendirmekten geri durmayacaktır.
Son icraatlarından biri de infaz yasasında yapmayı öngördükleri değişikler… AKP-MHP koalisyonunun uzun dönemdir gündeminde olan tecavüz sanıkları ve çocuk istismarcılarını tahliye etme planı, kitlelerin tepkisi sonucu ötelenmişti. Salgının gündeme gelmesiyle birlikte “af yasası” da raftan tekrar indirildi. Ancak dertlerinin kamu sağlığını düşünmek olmadığı, salgın bahanesiyle yaşanacak tahliyelerle siyasal rant elde etmek niyeti taşıdıkları çok kısa süre içinde anlaşılmış oldu.
Son yapılan düzenlemeye ve bugün (8 Nisan) karar verilecek infaz yasa tasarısına göre, şahıslara karşı işlenen suçlara af getiriliyor. Siyasi tutsaklar, tüm düzenlemenin dışında bırakılıyor. Siyasi tutsaklar hariç açık cezaevine geçmesine 1 yıl kalan herkesin salıverilmesi gündemde.
Böylelikle, uyuşturucu ticareti, kasten adam öldürme, kadına yönelik şiddet ve çocuk istismarı suçlarını işleyenlerin tümü serbest bırakılacak. Çorlu tren katliamı, Soma katliamı vs. sanıkları da bu serbest bırakılanların içinde yeralacak.
İlk gündeme geldiği şekliyle, risk grubu içerisinde olan hamile kadınlar, kronik hastalığı olanlar, 60 yaş üstü olanların tahliyeleri ise konuşulmuyor bile…
Sermaye düzeninin ruhuna uygun bir şekilde siyasi tutsaklara dönük intikamcı bir bakışın ürünü olarak hazırlanan yasa tasarısı onaylandığında, toplumsal olarak başka olumsuz sonuçlara daha yol açacak… Öncelikli olarak kadınlar ve çocuklar için…
Sosyal izolasyonun daha da arttığı salgın günlerinde, halihazırda şiddetin dozajı artmış bulunuyorken, şiddet ve istismar sanıklarının salıverilmesi de bu şiddeti daha da artıran bir rol oynayacaktır. Şiddet mağduru kadınların can güvenliğini de riske atacağı gibi, “evde kal” çağrıları ile şiddete uğrayan kadın ve çocukların sesi dört duvar arasına hapsedilecektir.
İnfaz yasası da dahil olmak üzere, salgın günlerinde yaptığı fırsatçılık AKP iktidarını bugün için kurtarabilir. Ancak sistemin krizi daha da derinleşirken, sermayedarların ve onların hizmetindeki iktidarın krizinin derinleşmesi de kaçınılmazdır.