Adalet Bakanı korona günlerinde hapishanelerle ilgili her ağzını açtığında önlem alındığını iddia etti. “Koranavirüse karşı önlem” yalanıyla infaz düzenlemesi hayata geçirildi. Çeteci katiller, tecavüzcüler, çocuk istismarcıları salıverilirken, siyasi tutuklular cezaevlerinde ölüme terk edildi. Aynı zamanda siyasi tutsaklara yönelik saldırılar da hız kesmeden sürüyor.
Yeni Yaşam gazetesinde Hüseyin Aykol kendine gelen tutsak mektuplarında salgın sırasında hapishaneleri ve tutsaklara yapılan saldırıları aktardı:
Hilvan’daki Urfa 1 nolu T Tipi Cezaevi’nde bulunan mahpuslar, İnsan Hakları Derneği’ne gönderdikleri mektuplarda, bulundukları kurumda korona virüsüne karşı idarenin yaptığı ‘hazırlığa’ değindiler. Cezaevinde 12 Mart 2020 günü yapılan genel aramaya polis de katılmış. Gardiyanlara eşlik eden polisler, mahpusların her türlü yazılı malzemesine el koymuşlar. Aralarında anı, roman ve şiirlerin de dahil olduğu defterler alınıp götürülmüş. Dahası mahpusların kantinden kendi parasıyla satın aldığı tek kanallı radyolara el konulmuş. Bunlarla da yetinilmemiş ve tıraş makinaları toplanmış. Urfa’daki bu cezaevinde bulunan ve muhtemelen son infaz indiriminden yararlanamayan mahpuslar, insanların hastalanıp ölmekte olduğu şu korona günlerinde habersiz bırakıldığı gibi tıraşlarını olarak, mümkün olduğunca temiz kalabilmeleri engellenmek istendiğini ortaya çıkıyor. Dahası arama yapmak için dışarıdan polis getirmek de ne oluyor?
Afyonkarahisar 1 nolu T Tipi Cezaevi’nde bulunan Aziz Bayın, İHD yetkililerine gönderdiği mektubunda şöyle diyor:
“İstanbul Maltepe 1 nolu L Tipi Cezaevi’nden 9 Mart 2020 günü Afyon 1 nolu T Tipi Cezaevi’ne sürgün edildim. Beraberimdeki Fesih Coşkun, Menduh Kılıç, Haydar Nama ile benim ciddi sağlık sorunlarım var ve bunlar devam etmektedir. Tedavilerimiz İstanbul’da sürmekteydi. Bizim isteğimiz dışında ve oldukça zorlu şartlar altında Afyon’a sevk edilerek büyük bir mağduriyet yaratılmıştır. Aynı zamanda sevk edildiğim gün Erenköy Sinir ve Ruh Hastalıkları Hastanesi’nde depresyon ve şizofreni rahatsızlıklarımla ilgili heyete çıkarılacaktım. Buna rağmen buraya getirilerek tedavi hakkım engellendi. Diğer arkadaşların tedavisi de sekteye uğramış bulunuyor. Ayrıca buraya giriş yaptığım andan itibaren insan onuru, haysiyeti ve gururunu ayaklar altına alan, insan haklarına sığmayan birçok baskı, şiddet ve hakarete maruz kaldım. Giriş anında çıplak arama dayatıldı, koğuşta ayakta sayım bahanesiyle fiziki müdahale yapıldı ve ağza alınmayacak küfürlere maruz bırakıldım.”
* * *
Bolu F Tipi Cezaevi’nde bulunan Deniz Şah, gönderdiği Mart 2020 ayı hak ihlallerine ait raporunda özetle şöyle diyor:
“Mehmet Manas Doğanay, Deniz Şah, Emrah Doğan, Latif Mollaahmetoğlu ve Emrah Yayla’nın disiplin cezaları devam etti. Aynı kişilerle birlikte Ayberk Demirdöğen, Metin Yavuz, İlhan Kaya, Yaşan Yün, Süleyman Matur, Musa Kurt’a Grup Yorum, Mustafa Koçak, halkın avukatlarının talepleri ve adalet için yaptıkları açlık grevi gerekçesiyle 3 ay ücret karşılığı işte çalışmaktan men cezası verildi. 10 kişinin 10 saat sohbete çıkma hakkımız, Mart ayında açık grevinde olduğumuz için sağlanmadı. Diş rahatsızlığı olan Deniz Şah ve Musa Kurt diş doktoruna çıkarılmadı. Latif Mollaahmetoğlu, adli rapor için çıkarıldığı revirde doktorun düşmanca tavrıyla karşılaştı ve rapor için muayene edilmeden geri gönderildi. Bulunduğumuz hücrelere sabah sayımlarında baskın arama yapıldı. Açlık grevinin ilk 18 günü boyunca hiç içme suyu verilmedi. Haftada iki gün olması gereken telefon hakkımız bir kez olarak kullandırılıyor. Yaşar Yün, yıllardır özel tecrit uygulanarak tek tutuluyor. Arkadaşımız bizimle sohbete çıkarılmıyor.”
* * *
Ermenek M Tipi Cezaevi’nde halen Ayhan Tamur, Sipan Yılmaz, Önder Korkmaz, Fesih Güneş, Ferhat Batur, Doğan Kahraman, A.Mecit Üçciz ve Kadir Bahadır bulunuyor. Bu cezaevinde daha önce daha fazla siyasi mahpus kalmakta idi. Nitekim birlikte kaldıkları H. Sadun Doğan, H. İsmail Tamboğa, H. Aydın Özmen ve H. Cahit Tamur’un nerede olduklarını bilemiyorlar ve kendilerinden mektup bekliyorlar. Bana iki ay kadar önce gönderdikleri mektup, ulaşmamıştı. O mektupta da sordukları soru, “denetimli serbestlik” ile ilgili. Bırakın örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek, örgüt üyesi olduğu iddiasıyla hüküm alan kişiler bile denetimli serbestlik hakkından yararlanabilir. Yeter ki, açık cezaevine çıkma hakkına sahip olsun. Açık cezaevine çıktığınızda ise, açık cezaevi yönetimi, şartlı tahliyenize bir yılın altında bir süre kalmışsa, sizi denetimli serbestlikle tahliye edebilir.
* * *
Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde bulunan Filiz Gencer, gönderdiği faks metninde şöyle diyor:
“Size Sincan Kadın Hapishanesi’nden yazıyorum. Sanatın önündeki faşist engeller kalksın diye, türkülerimiz özgürce söylensin diye ömrünü ortaya koyan Helin Bölek’in ölümsüzleştiğini gazeteden öğrendik. Başta Grup Yorum emekçileri olmak üzere tüm halkımızın başı sağ olsun!”