Türkiye’de hükümet “çevreci” adımlarına bir yenisini daha ekledi. AKP şefi Erdoğan bir günü “Ağaç dikme bayramı” ilan edeceklerini açıkladı. Bu fikir sosyal medya kullanıcısı bir gencin kendi hesabından paylaşım yapması ve sonrasında kampanya başlatılması ile gündeme gelmişti. Tayyip Erdoğan da bu paylaşıma cevap verip, fikri beğendiğini ve çalışmaları başlatacağını söylemişti.
Tarım ve Orman Bakanı, AKP’li belediyeler, AKP kadroları çok geçmeden propaganda ayağını örmeye giriştiler. “Milli bir ağaçlandırma bayramı” üzerine peş peşe mesajlar yayınlandı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir gencin çağrısına karşılık vererek ciddiye alması üzerine güzellemeler yapıldı. Aynı şekilde AKP’nin 17 yılda 5 milyon hektar alanda 4,5 milyon fidanı buluşturan ve Türkiye’de orman varlığını kat kat arttıran bir iktidar olduğu yönünde veriler paylaşıldı.
Oysa “Ağaç dikme bayramı” gibi önerilerle belki yalnızca bir farkındalık yaratılabilir. Zira 1996 tarihli Orman Haftası ve Ağaç Bayramı Yönetmeliği zaten var. Bu yönetmeliğe göre 21-26 Mart tarihleri “Orman Haftası ve Ağaç Dikme Bayramı” olarak düzenlenmiş. Ortada yeni bir adım değil, sadece AKP’nin kendini gülünç bir şekilde “çevreci” gösterme çabası var.
Mevcut düzende çevreye verilen kıymet, çevrenin tamamen rant elde edilebilecek değerde olup olmaması ile ölçülebilir. Sermaye sınıfını temsil eden hiçbir parti insana, diğer canlı türlerine, çevreye, doğaya, ekosistemlere ya da gezegenin kendisine önem vermez. AKP’nin de bu alandaki tahribatı, faaliyetleri, öncelikleri tüm açıklığı ile gözler önündedir.
Mega projelerden söz etmek bile tek başına yeterlidir. Şehir planları, kentsel dönüşümler, belediye ihaleleri, HES’ler, RES’ler, uydu kent gibi farklı birçok proje tamamen sermaye sınıfının çıkarlarına göre şekillendirilmektedir. Doğanın talan edilmesi, ekosistemlerin dengesinin bozulması, iklim krizine katkı sunma, çevre-hava-su kirliliği, betonlaşma sonucu yaşanan ani sel baskınları ve sayılabilecek sayısız kötü sonuç hiçbir şekilde umurlarında değil.
İstanbul mega projeler ile öne çıkan illerden biri. Üçüncü havalimanının inşaatı için ÇED raporlarında 2 buçuk milyon ağaç kesileceği belirtilmişse de Çevre Mühendisleri Odası’nın açıkladığı rapor 13 milyon ağacın kesildiğini ortaya koydu. İstanbul’un akciğerleri olan Kuzey Ormanları 3. Havalimanı, 3. Köprü gibi mega projelerle talan edildi/ediliyor. Keza Kanal İstanbul tartışmaları devam ediyor. Ekonomik krizden kaynaklı şimdilik bekletilse de bu proje hayata geçirildiğinde 20 bin futbol sahası büyüklüğünde doğal orman yok edilecek.
“Biz bu şehre ihanet ettik” diye açıklama yapan Erdoğan, 25 yılda İstanbul’u enkaza çevirdiklerini itiraf etmişti. Tabii bu itiraftan yola çıkarak bir şeylerin değişeceğini beklemek, kapitalistlerin “biz gezegene zarar veriyoruz, artık bu sistem değişmeli, iktidar sizin olsun” açıklamasını yapmalarını ve kendiliğinden aradan çekilmelerini beklemek kadar safça olur.
İstanbul’da milyonlarca ağacı katledenler, kenti yeşillendiriyoruz diyerek, yol kenarlarındaki duvar süslerini örnek gösteriyorlar. Üstelik yol kenarlarının süslenmesi için önceki yıllarda yapılan ihalelerde harcanan 32 milyon lira şehir ekonomisine kayıp olarak yazıldı. Bir diğer örnek de Ankara’da geçtiğimiz günlerde açıklanan ağaç ihaleleridir. 2016-17 yıllarında yapılan ihalelerde ağaç başına 26 bin TL verilmiş. “Bu kalemlerde ne için, kimin parası aklandı” sorusunun mevcut yargı düzeninde hemen açığa çıkarılmasını beklemek de yanlış olur.
Ağaç konusundaki hassasiyetlerini yolsuzluk anlamında da ortaya seren AKP, KYK yurtları üzerinden de rant kapısı aralamış durumda. Şehir hastaneleri mantığına benzer şekilde öğrenci yurtları yapımı-inşaatı için ağaçların kesilmesi ODTÜ’deki kavaklık direnişiyle tekrardan gündeme geldi. Polis saldırısı ile ağaç katliamı gerçekleştirilse de ODTÜ’ye destek her geçen gün büyüyor. Kavaklıkta ağaçları kesme emrini verirken bir yandan da “Milli Ağaç Dikme Bayramı” ilan edilmesi için çalışmalara girişerek şov yapıyorlar.
Çevrecilik adına daha önce de poşetler paralı hale getirilmiş, güya toplanan paraların atık dönüşüm projelerinde kullanılacağı duyurulmuştu. Oysa Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın bu konuda attığı ne bir adım ne de yayınladığı bir rapor var.
Türkiye Ormancılar Derneği’nin rakamlarına göre Türkiye’de son dönemde 550 bin hektarlık orman arazisi, maden ve turizm tahsisleri gibi kullanımlar için yok edildi. Sermaye düzeninde ormanlara nasıl önem verildiğine, Kürt illerinde “terör” bahanesiyle devletin ormanları yakması da örnek olarak verilebilir.
Sonuç olarak bu düzen değişmediği müddetçe ağaçları, doğayı, çevreyi savunmak için her alanda mücadele etmek zorunluluktur.