Eğitim alanında uygulanan politika ve dönüşümlerle eğitimin ticari boyutu her geçen gün genişletiliyor. Eğitim masrafları günden güne artarken iktidar ise kamusal eğitime ayırdığı bütçeyi kısıyor, eğitim daha da paralı ve pahalı hale getiriliyor. Böylece eğitimin mali yükü doğrudan emekçi ailelerin sırtına yıkılıyor.
Eğitim alanında uygulanan bu vahşi neoliberal politikalarla eğitim hakkının gaspı günden güne belirginleşiyor. Milyonlarca insanın eğitimi için ayrılması gereken bütçeler savaş ve saldırganlık, rant ve talan projeleri, toplumun dinsel gericilikle zehirlenmesi ve bir avuç kapitalistin servetlerini daha da büyütmesi için harcanıyor.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2020 yılı verilerine göre bir öğrencinin eğitim masrafı 12.331 TL’dir. Harcamalarının yüzde 74,7’sini öğrenciler ve aileleri karşılarken, devlet sadece yüzde 20,2’sini karşılıyor. Eğitim dışında birçok alana devasa bütçeler ayıran AKP-MHP rejimi birçok alanda yaptığı gibi eğitim harcamalarının yükünü de emekçilerin sırtına yıkıyor.
Masrafların, günden güne yoksullaştırılan emekçilere yüklenmesi sonucu eğitim alanındaki fırsat eşitsizliği de gün geçtikçe derinleşiyor. Düşük ücretle çalışan emekçilerin çocukları ile zengin-varlıklı ailelerin çocukları farklı okullarda ve koşullarda farklı nitelikte eğitim alıyor. Pek çok emekçi çocuğu ise eğitim masraflarının karşılanamaması sonucu eğitim hakkından mahrum bırakılıyor ve daha genç yaşlarda çalışma yaşamına ucuz iş gücü olarak katılmak zorunda kalıyor.
Pandemi döneminin iki yıla yaklaştığı bugünlerde derslerin okullarda yüz yüze yapılabilmesi için gerekli önlemlerin alınması ve eğitimin tüm bileşenlerinin sağlık ve eğitim hakkının öncelik haline getirilmesi gerekiyor. Oysa saray rejiminin göstermelik önlemlere bile yetecek oranda bütçe ayırmaması, öğrencilerin hijyen malzemelerini ailelerinin karşılamak zorunda bırakılması, sermaye devletinin eğitimin tüm bileşenlerinin sağlık ve eğitim hakkını hiçe saydığını gözler önüne seriyor.
Hem eğitim için gerekli bütçe ayırmayan hem eğitimin ticari boyutunu genişletip derinleştiren AKP-MHP iktidarı en temel insan haklarından biri olan parasız, nitelikli ve ulaşılabilir eğitim hakkını pervasızca gasp ediyor.
Bu bağlamda “parasız, nitelikli ve ulaşılabilir eğitim” talebi bugün daha da yakıcı hale gelmiş bulunuyor. Eğitim hakkı gibi temel insani hakların gasp edilmesini sessizlikle karşılamak, bu pervasızlığa seyirci kalmak, iktidarın daha fazla hakkı gasp etmesinin önünü açıyor. Bu hak gasplarına engel olmanın yolu; emekçilerin, gençlerin haklı ve meşru taleplerini daha gür bir sesle haykırmasıdır. Parasız, nitelikli ve ulaşılabilir eğitim hakkını kazanmak için birlik olmak ve fiili-meşru mücadeleyi yükseltmektir.