Almanya, 30 yılı aşkın süredir ilk kez NATO'nun askeri harcama hedefine ulaştığını ilan etti. Ülkenin Gayri Safi Yurt İçi Hasılası’nın (GSYİH) yüzde ikisi tanklara, savaş gemilerine ve modern savaş uçaklarına akıtılıyor.
Federal hükümet, 2024 yılı için 73,41 milyar dolara tekabül eden bir miktarı savunmaya harcayacağını NATO’ya bildirdi. Bu da GSYİH’nin yüzde 2,01’ne tekabül ediyor.
Almanya, en son 1992 yılında GSYİH’sinin yüzde ikisini silahlanmaya harcamıştı. “Soğuk Savaş” yıllarında ise bu oran yüzde 3'ün üzerindeydi.
15 Şubat’ta üye devletlerin Savunma Bakanları Belçika’nın başkenti Brüksel'deki NATO karargahında bir araya geldi. 31 NATO ülkesinden 20'sinin bu yıl yüzde 2 hedefine ulaştığı bildirildi. Geri kalan ülkelerin de bu hedefe ulaşmaları konusunun toplanda ele alındığı belirtildi.
Açıklanan yeni rakamlar, silahlanma harcamalarında bir önceki yıla göre yüzde 20'den fazla artış olduğunu gösteriyor.
Trump'ın açıklamaları “tedirgin ediyor”
Geçen hafta seçim kampanyası çerçevesinde bir konuşma yapan Trump, “Rus saldırısı durumunda savunma harcamaları düşük olan müttefiklerine Amerikan desteği sağlamayacağını” söylemiş, “Rusya’nın onlara saldırmasını teşvik ederim” ifadelerini kullanmıştı.
Trump, işbaşında olduğu 2017'den 2021'e kadarki süre boyunca Avrupalı müttefiklerinin savunma harcamalarının çok düşük olduğunu defalarca gündeme getirmiş, zaman zaman da ABD'nin NATO’dan ayrılmasından söz etmişti. Trump’ın sözleri, AB şeflerini tedirgin etmiş görünüyor. Bir bakıma bu açıklamayı, savaşa daha çok harcama yapmanın gerekçesi olarak da kullanıyorlar.
Tam da bu tartışmaların gündemde olduğu bir süreçte Alman emperyalizmi, militarizm ve silahlanmaya yaptığı yatırımı arttırdığını duyurdu. İçine girdiği silahlanma histerisini ise Rusya ile gerekçelendiriyor. “Amaç, caydırıcılık ve savunmayı büyük ölçüde güçlendirerek Kremlin şefi Vladimir Putin'e, Avrupalı bir NATO ülkesine yapılacak bir saldırının başarı şansının olmayacağını açıkça göstermektir” açıklaması yapan Alman hükümeti, savaşa ayırdığı devasa bütçeye güya kılıf uydurmuş oluyor. Oysa Kelimin şefi NATO’yu tehdit etmiyor. Tersine, NATO yıllardır onu provoke eden adımlar atıyor.
Almanya Savunma Bakanlığı, savaş bütçesi “diğer şeylerin yanı sıra yeni piyade savaş araçları, fırkateynler, denizaltılar ve son teknoloji ürünü F-35A çok yönlü savaş uçaklarının finansmanında kullanılacak” diyor.
Almanya Savunma Bakanı Pistorius'tan uzun vadeli plan çağrısı
Emperyalist savaş aygıtı NATO, “İttifak devletlerinin savunma harcamaları GSYİH'lerinin yüzde 2'si oranında olmalıdır” diyerek, silahlanma ve militarizm histerisini körükleme politikası izliyor. Bu orandan daha az harcama yapan devletleri kıskaca alarak, militarizme daha çok harcama yapmaları dayatılıyor.
Geçen yaz savaş aygıtına üye olan ülkeler ise, GSYİH’nin en az yüzde 2'sini kalıcı olarak savunma harcamalarına ayırmaya karar vermişti.
NATO mart ayında üye devletlerin savunma harcamalarına ilişkin verileri içeren yeni bir “genel bakış” sunmayı planlıyor. Göründüğü kadarıyla silahlanma ve savaş histerisini daha da şiddetlendiren adımlar atılması planlanıyor.
Bu arada Almanya, silahlanmaya GSYİH’nin yüzde 2’sini ayrıma hedefi dışında 2022 yılında 100 milyar Euro tutarında özel bir fon ayırarak, “ipi önde göğüsleme” yarışında başı çekmişti.
Nitekim Almanya Savunma Bakanı Pistorius, “Avrupa savaş fikrine yeniden alışmalı ve savaşa hazırlıklı olmalı, silah üretiminde manüfaktür üretimden seri üretime geçmeliyiz” diyerek adeta bir “savaş ekonomisine geçiş” önermektedir.
“Almanya’nın savaşa hazır olması yönündeki açıklamaların, halk arasında rahatsızlığı ve korkuyu artırmasını anladığını” ifade eden Pistorius, “Ancak her türlü olasılığa hazır olmak için bu ihtimalin de göz önünde bulundurulması gerekir” diyor.
2011 yılında Almanya’da zorunlu askerlik hizmetinin kaldırılmasının hata olduğunu iddia eden bakan, “Zorunlu askerliğin yeniden getirilmesinin faydalı olabileceğine inandığını” söyledi.
NATO, üye ülkeler için silahlanmaya devasa bütçeler ayırmayı dayatırken, emperyalist şefler zorunlu askerliği de yeniden getirmeyi planlıyorlar. Sözü geçen ülkelerde bir taraftan savaşa ve silahlanmaya devasa bütçeler ayrılırken, diğer taraftan sosyal haklar budanıyor, çalışanların ücretleri artan kira ve gıda fiyatları karşısında günbegün eriyor, demokratik haklar parça parça budanıyor.
Özetle, emperyalist devletler savaş ekonomisine adı konmamış olsa da adım adım geçmeye hazırlanıyorlar.