Bu yıl şubat ayında Münih'te 60. düzenlenen silah ve savaş panayırının en "kıymetli" iştirakçilerinden biri Alman Rheinmetall(RM) silah tekeli idi. Konferansın genel koordinatörü Carsten Breuer, Alman ordusu/Bundeswehr'in artık "savaşa uygun" hale getirilmesi gerektiğinisöylediğinde, savaş panayırından en büyük vurgunu RM’nin yapacağını biliyordu.
“On ya da 15 yıl sonra vatandaşlar, halkın ve parlamentonun geniş desteğine, özel varlıklara ve kapımızın önündeki iki savaşa rağmen neden yeterince kararlı davranmadığımızı sorabilir” diyen Breuer'ın, “Kazanmayı istemeliyiz çünkü kazanmak zorundayız ve bunun için savaşabilmeliyiz”sözlerini çılgınca alkışlayanların ön sırasında RM’nin CEO'su Armin Papperger de vardı.
Papperger daha fazla ne isteyebilirdi ki? Savaş tanrıları onlar için çalışıyordu. "Güvenlik olmadan diğer her şey bir hiçtir" diyen Almanya Başbakanı Olaf Scholz'un “Ancak caydırıcılık ve güvenlik bedavaya gelmez”diye devam etmesi silah tekellerinin coşkusuna coşku katıyordu.
Münih Güvenlik Konferansı sırasında Rheinmetall Ukrayna Savunma Sanayi ile Ukrayna'da yeni bir topçu fabrikası kurma anlaşması imzalayarak savaş pastasından büyük bir parçayı kaptı. RM, Ukraynalı ortağıyla birlikte yıkıcı vekalet savaşının tüm hızıyla sürdüğü, 200 binden fazla askerin yaşamını yitirdiği Ukrayna’da topçular için mühimmatı üretecek.
Rheinmetall, Ukrayna ile anlaşmalar imzalamasının ardındanAlmanya'nın Aşağı Saksonya eyaletinin Unterlüß kentindeki yeni topçu fabrikasının temelini attı. Temel atma töreninde Federal Şansölye Olaf Scholz ile Savunma Bakanı Boris Pistorius ‘şeref konukları’ arasındaydı. 2025 yılından itibaren Unterlüß fabrikasında yılda 200.000 155 milimetre kalibrelik top mermisinin üretilmesi hedefleniyor. Genişleme planları ile RM yılda bir milyon top mermisi üretme eşiğini aşarak açık ara dünyanın en büyük topçu mühimmatı üreticisi haline gelmeyi hedefliyor.
Rheinmetall tarafından basına yapılan açıklamaya göre, "Ukrayna Mühimmat Mükemmeliyet Merkezi" yılda altı haneli sayıda 155 milimetre kalibrelik mermi üretecek ve bunlara itici şarjlar da dahil olacak. Sektör kaynaklarına göre kapasitenin 200,000 mermiye yakın olması hedefleniyor.Verilen bilgilere göre Rheinmetall ile ortağı UDI (Ukrainian Defence Industry)15 ay içinde silah fabrikasını tam kapasite ile faaliyete geçirmeyi hedefliyorlar.
Güvenlik politikalarıyla silah tekellerinin büyüme sarmalı
"Savunma sektöründe süregelen patlama" ile birlikte yelkenlerini dolduran ölüm taciri Rheinmetall ve onun gibi silah tekelleri savaş meydanlarında çok daha kıvrak sörfler yapma zamanının geldiğini görerek el ovuşturuyorlar.
Bu ay açıklanan 2023 yılına ait veriler, "savunma/savaş sektöründeyaşanan patlamanın", diğer bir ifadeyle savaş meydanlarında dökülen kanların RM ile onun gibi tekellerin kasalarında kar olarak biriktiğini gösteriyor. Özellikle “askeri müşterilere” yapılan 7,2 milyar Euro’luk satışla rekor kıranRM’nin net karının 918 milyon Euro düzeyine çıktığı görüldü. Küstahlıkta sınır tanımayan Rheinmetall CEO'su yaptığı açıklamada, “Alman Silahlı Kuvvetleri’nin yanı sıra müttefiklerimiz ve dostlarımızın silahlı kuvvetleri için de yetenekli bir ortak olmak istiyoruz” diyor.
Bir önceki yıla kıyasla şirketin kârında yüzde 19'luk artış olmuş. Yanısıra, birikmiş sipariş hacmi yüzde 44'lük bir artışla 38,3 milyar Euro’yaulaşmıştır. Silah tekellerine bu imkanları sağlayan kapitalist-emperyalist devletlerin silahlanma ve militarizme odaklanmaları, ölüm ve yıkımdan beslenen RM ve onun gibi tekeller için yeni fırsatlar sunuyor.
"Güvenlik politikasında yeni bir on yıl" ilan edilmesinin en büyük kazananlarından biri de Rheinmetall’dir. "Bradley" piyade savaş aracının benzerini geliştirme çalışmalarını sürdüren RM, ABD'li rakibi General Dynamics'e galip gelerek 45 milyar dolarlık pazardan da büyük bir pay kapmaya hazırlanıyor.
Sağlık tekellerinin yerini silah tekelleri aldı.
Geçen yıl 10,8 milyar Euro’nun üzerinde borsa değerine sahip olan silah tekeli Rheinmetall, 20 Mart'tan itibaren Almanya'nın orta boy şirketlerinin kâğıtlarının pazarlandığı M-Dax endeksinden en büyük 40 şirketin hisse senedi kağıtlarının pazarlandığı Dax'a terfi etti. Diyaliz makineleri üreticisi FreseniusMedical Care şirketini dışarı atarak onun yerini aldı. Borsadaki bu yer değişikliği, basit bir değişiklikten öte hükümetlerin sağlık yerine silahlanmaya öncelik veren savaş ve saldırganlık politikalarının yansımalarından biridir.
“Caydırıcılık ve güvenlik” kurban da istiyor
Ukrayna savaşı alt yapı, doğa, konut, hastane ve okullarla birlikte yaşam alanlarının yakılmasına ve milyonlarca kişinin yerinden/yurdundan edilmesine neden oldu. Asker elbisesi giydirilmiş yüzbinlerce emekçinin savaşmeydanlarında toplu mezarlara gömülmesinden de sorumlu olanlar cesetlerinüzerinde şampanyalar patlatarak karlarındaki büyük artışı kutluyorlar.''Caydırıcılık ve güvenlik bedavaya olmuyor” diyen “Sosyal Demokrat” Başbakan Scholz, faturayı kimin ödediği bahsine ise hiç girmiyor.
Terre des hommes, Aktion Aufschrei ve Ohne Rüstung leben e. V. örgütlerinin ortak yayınladıkları çalışmada, Sosyal Demokrat-Yeşil-Liberal Alman hükümetinin verdiği silah ihracat lisanslarının büyük ölçüde "uluslararası hukuku ve Avrupa hukukunu ihlal ettiği" belirtiliyor. Rapora göre Scholz hükümeti, aksi yöndeki açıklamalara rağmen silah ticaretine ilişkin uluslararası anlaşmalara "yeterince" uymuyor. Rapor, Federal Almanya Cumhuriyeti aleyhine Uluslararası Ceza Mahkemesi nezdinde Gazze'de soykırıma yardım ve Yemen’de savaş suçu işlemekten dolayı açılan davaları da kanıtlar arasında gösteriyor.
"Rheinmetall’i Silahsızlandırın!" ittifakının bir sözcüsü junge Welt gazetesine verdiği mülakatta şirketin koalisyon hükümetinin “devasa yeniden silahlanma programlarının ana yararlanıcısı” olduğunu belirtiyor ve “Alman silahlarını ve çıkarlarını temsil eden RM’nin siyasi bir aktör olarak giderek daha fazla meşrulaştırıldığına” dikkat çekiyor.
“Zengin azınlığı kurtarmak için yoksul çoğunluğa yardım” dönemi kapanıyor
Bir suikasta kurban giden ABD'nin 35. başkanı John F. Kennedy’nin 20 Ocak 1961’deki yemin töreninde dile getirdiği “Özgür bir toplum yoksul olan çoğunluğa yardım edemezse, zengin olan azınlığı kurtaramaz” reformist uyarısının revaçta olduğu zamanlarda değiliz. ‘Zengin olan azınlığı kurtarmak için yoksul olan çoğunluğa yardım' ederek onları susturmak için gerekli olan kaynaklar silahlanma ve askeri harcamalara aktarılıyor. Ne ki, istisnasız, bütün ülkelerin yıllık bütçelerindeki payı her yıl büyüyerek artan silahlanma ve savaş bütçelerine hiçbir devlet dokunmuyor.
Silahlanma ve savaş politikalarının kapitalist-emperyalist dünyanın başat politikası olduğu her dönemlerdeki gibi bugünde hükümetler ve devletler silah tekelleriyle hiç olmadığı kadar iç içe geçmiştir. Toplumsal zenginliklerin silah tekellerine aktarılmasının derinleştireceği yoksulluk ve sefalete karşı yükselen ve daha da yükselecek olan toplumsal tepkileri bastırmak için ise faşizm seçeneğini el altında bulunduracaklardır.