7 Ekim’den beri Gazze’de soykırım yapan ırkçı-siyonist İsrail rejiminin iki ay sonra da bu suçu işlemeye devam edebilmesinin arkasında ABD emperyalizmi var. Joe Biden yönetimi, ilk andan itibaren siyonist savaş çetesiyle ortak mesai yapmaya başladı. Kendini “Amerikalı olmadan önce siyonist/Yahudi” olarak tanıtan Dışişleri Bakanı Antony Blinken, neredeyse zamanının yarısını İsrail’de geçiriyor. Biden’ın kendisi de Tel Aviv’e “hac ziyareti” yaparak savaş çetesine moral verdi. Yani ABD fiilen savaş idaresinin içinde yer alıyor. Biden yönetimi savaş uçakları taşıyan iki filo ile bir nükleer denizaltıyı da “İsrail’i korumak” için bölgeye konuşlandırdı. ABD savaş aygıtına mensup binlerce asker de aynı amaç için bölgeye nakledildi.
ABD ile onun kuyrukçuluğunu yapan İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya gibi emperyalist devletlerin silah, mühimmat, mali desteği olmasaydı, İsrail’in Gazze’de bu kadar vahşi savaş suçları işlemesi mümkün olmazdı. Emperyalist haydut takımının siyasi, diplomatik ve medya aracılığıyla verdikleri destek ise, İsrail’e savaş suçları işlemesi için daha geniş bir alan açıyor.
Soykırım yapan bir çeteye askeri, mali, politik, diplomatik destek vermek, uluslararası anlaşmalara göre savaş suçuna ortak olmaktır. Ancak anlaşma, hak, hukuk tanımayan emperyalistler, bu suçu pervasızca işlemeye devam ediyorlar. Birleşmiş Milletler (BM) ise yaşananları pasif ve utanç verici bir suskunlukla izliyor. Genel Sekreter Antonio Guterres’in İsrail’in soykırım suçuna dikkat çeken kimi açıklamalar yapması ise dikkate alınmadı. İsrail rejiminin, siyonist Yahudi lobilerinin, medyadaki savaş borazanlarının linç saldırısına maruz kalan Guterres susturuldu. Zira emperyalist/kapitalist sistem siyonist çeteye soykırım yapma ayrıcalığı tanıyor.
Sadece BM değil birçok uluslararası kuruluş, İsrail veya işbirlikçilerinden gelecek saldırılardan çekinmelerinin de etkisiyle kayda değer bir ses çıkarmıyor. Bu konudaki istisnalardan birini Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International) yaptı. Utangaç bir üslupla da olsa ABD ile kuyrukçularına “İsrail’e silah sağlamamaları” için çağrı yaptı.
İsrail'e uluslararası hukuku çiğneyecek şekilde kullandığı silahlar göndermemeleri konusunda ABD ile silah sağlayan diğer ülkelere çağrıda bulunun Af Örgütü, silah sevkiyatını derhal durmalarını istedi. Aksi takdirde bu ülkelerin uluslararası insancıl hukukun ihlaline suç ortağı olacaklarını belirtti.
Örgütün başkanı Agnes Callamard, "Böyle yaparak, bu ülkeler uluslararası insani hukukun ihlallerinden İsrail’le birlikte sorumlu tutulabilirler" dedi.
ABD ile onun peşinden giden batılı emperyalistler insanlığa karşı işledikleri savaş suçlarından dolayı yazık ki henüz yargılanmadılar. Muhtemelen şimdi de yargılanma korkusu taşımıyorlar. Bunun verdiği bir küstahlık ve rahatlıkla İsrail’in Filistin halkına karşı giriştiği soykırıma pervasızca destek veriyorlar. Her şeye rağmen Uluslararası Af Örgütü’nün bu devletleri, İsrail’le birlikte “uluslararası insani hukukun ihlallerinden” sorumlu tutması önem taşıyor. Zira bu çağrı ile Af Örgütü hem İsrail’in savaş suçları işlediğini hem ABD ile batılı emperyalistlerin bu suça ortak olduklarını kayıt altına almış oldu.