Emekçinin yaşamında “vergilendirilmemiş alan” kalmadı!

Emek sömürüsünün olduğu bir sistemde “haklı kazanç” olmayacağının bilinciyle “vergi soygununa dur!” diyebilmek, işçi ve emekçilerin güncel ve yakıcı bir sorumluluğudur.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Güncel
  • |
  • 19 Temmuz 2024
  • 19:00

Sarayın Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu Toplantısı'nda vergiyle ilgili çalışmalara değinerek “Amacımız vergilendirilmemiş bir alan bırakmamak” dedi.

Sermaye devletinin bütçesini oluşturan emekçilerin sırtındaki vergi yükü AKP iktidarı döneminde sürekli olarak ağırlaştırıldı. Öyle ki, 1990’larda dolaylı vergilerin tüm vergi gelirleri içindeki oranı yüzde 48 iken, günümüzde yüzde 70’e kadar yükseldi. Karşılığında ise emekçilere “hizmet” olarak dönmesi beklenen sağlık, eğitim, ulaşım vb. alanlar sistematik biçimde özelleştirildi ve niteliksizleştirildi. Vergilerle oluşturulan fonlar sermaye sınıfına ve Saray’ın şatafatına aktarıldı, yine vergiler üzerinden tahkim edilen jandarma-polis ordusu hakkını arayan emekçinin karşısına dikildi. Meclisten geçen her vergi paketinde emekçilere ağır yükler; patronlara teşvikler, indirimler, destek ödemeleri yer aldı. Devletin sınıfsal kimliğinin bir yansıması olan bu durum emekçilere “kayıt dışılıkla mücadele edeceğiz”, “az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alacağız” gibi demagojik söylemlerle sunuldu.

Son olarak Bakan Şimşek’in patronlarla yaptığı toplantıda “vergilendirilmemiş alan bırakmayacağız” söylemi emekçilerin sırtındaki yükü daha da ağırlaştıracaklarını gösteriyor. Normal koşullarda bir işçinin yaşamında vergi ödemediği bir an bile yoktur. Sabah kalkar, ışığı yakar (KDV), yüzünü yıkar (KDV), kıyafetlerini giyer (ÖTV), minibüse biner, işe gider (gelir vergisi), mesaiye kalır (vergi dilimine girer), sigara yakar (ÖTV), markete gider, tuvalete girer (ÖTV), hastaneye gider, sinemaya gider, çocuğunu okula gönderir… Her an ama her an vergi öder. Dolayısıyla devletin bütçesini emekçiler ayakta tutarken, elde edilen zenginliği asalak sermaye sınıfı yağmalar.

Ekonomist Menekşe Yılmaz’ın dikkat çektiği KAP bildirimlerine göre 2023 yılında Ford Otosan binde 4, Arçelik yüzde 1,6, Otokar yüzde 2,7, Tüpraş yüzde 12,2, Aygaz yüzde 8,02 Tofaş yüzde 14,7, Türk Traktör yüzde 17,7 oranında vergi ödedi. Söz konusu oranlar, ödenmesi gereken (yüzde 25) yasal oranın bile çok çok altında.

Şimşek, aradığı “vergilendirilmemiş alanı” çoklu maaş alan Saray şürekasında, doğayı talan eden çetelerde, bakanlarla işbirliği halinde uyuşturucu ticareti yapan baronlarda, emek sömürüsünün olduğu her yerde ve büyüyen kapitalistlerin kasalarında rahatlıkla bulabilir.

İşçi-emekçiler dünyanın her yerinde vergi soygununa karşı sokaklara çıkarak tepkisini gösteriyor. İşçi sınıfı tarihi boyunca ağır vergi yüküne karşı mücadele etmiştir. Yakın zamanda ise Fransa’da Sarı Yelekliler aylarca sokaklarda verdiği mücadele ile Fransa burjuvazisine geri adım attırdı. Kenya’da emekçiler yaşam maliyetlerini artıracak yeni vergi yasasına karşı “Ekonomik diktatörlüğe hayır!” diyerek ölümüne direndi ve yasayı geri çektirmeyi başardı. Kolombiya’da vergi reformuna karşı 4 kişinin hayatını kaybettiği ve 4 gün süren kitlesel eylemlerin ardından yasa geri çektirildi. Lübnan’da ekonomik krizin faturasını emekçilerin sırtına yükleyen vergi yasası kitlesel protestolarla geri çekildi. Örnekleri çoğaltmak mümkün. Emek sömürüsünün olduğu bir sistemde “haklı kazanç” olmayacağının bilinciyle “vergi soygununa dur!” diyebilmek, işçi ve emekçilerin güncel ve yakıcı bir sorumluluğudur.

K. Düşgör