Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC), Altıncı Değerlendirme Raporu’nu yayınlandı. Yaklaşık 4 bin sayfalık rapor IPCC II. Çalışma Grubu tarafından hazırlandı. Eşbaşkan Alman iklim araştırmacısı Hans-Otto Pörtner, iklim değişikliği hakkındaki bilgiler ile alınan önlemler arasındaki büyük farka dikkat çekti. “Uygulamadaki büyük boşluğun kapatılması gerekiyor” diye uyardı. Rapor, insan kaynaklı sera gazı emisyonlarının neden olduğu iklim değişikliğinin katlanılmaz ve geri döndürülemez risklerini ortaya koyuyor.
İnsanlığın neredeyse yarısı, iklim değişikliği nedeniyle şimdiden “yüksek derecede tehlike altında” bulunuyor. “Birikmiş bilimsel kanıtlar” iklim değişikliğinin insan refahı ve gezegenin ‘sağlığı’ için bir tehdit oluşturduğunu göstermektedir. Dünya çapında 3,3 ila 3,6 milyar insanın, iklim değişikliğinin sonuçlarına karşı çok savunmasız durumda olduğu vurgulanıyor. Rapor, iklim değişikliğinin dünyayı önceden varsayıldığından daha hızlı şekilde yıkıma sürüklediğini belirtiyor ve küresel ısınma ve aşırı hava koşullarının ekonomik eşitsizliğe ve milyonları yoksulluğa sürüklemekle tehdit ettiğine işaret ediyor. İddiaya göre, 2050 yılına kadar 183 milyon insan daha yetersiz beslenmeyle yüz yüze kalacak. Artan gıda fiyatları, bozulan küresel ticaret ve işgücü piyasalarındaki türbülans da bu değişimin sonuçları olarak yaşanacak.
IPCC, ayrıca 2050 yılına kadar özellikle fırtına ve sel baskınlarına karşı kıyı bölgelerinde yaşayan savunmasız insan sayısının bir milyarı aşacağını tahmin ediyor. Yükselen deniz seviyesi, kıyı bölgeleri ve ada devletleri için bir tehdit oluşturuyor. Sıcak hava dalgaları ile artan sıcaklıklar, şehirlerdeki insanlar için bir risk faktörüne dönüşüyor. Artan aşırı hava koşulları öncelikle Afrika, Asya, Orta ve Güney Amerika ve Kuzey Kutbu’ndaki küçük ada devletlerinde yaşayan insanları etkileyecektir. Küresel ısınmayı sanayi öncesi seviyelerin 1,5 derece üzerinde sınırlama hedefine ulaşılsa bile, iklim değişikliğinin bazı sonuçlarının “geri döndürülemez” olacağı söyleniyor. IPCC bu nedenle kıyılarda taşkın koruma sistemleri veya kuraklığın giderek daha fazla tehdit ettiği alanlarda daha iyi sulama sistemleri gibi daha fazla uyum önlemi çağrısında bulunuyor. Zaten halihazırda daha sık ve şiddetli sıcak hava dalgalarının ve sellerin birçok insanın geçimini tehdit ettiği bir dünyada yaşıyoruz. İklim değişikliğinde ekosistemlerimiz, hayvanlar ve bitkiler de önemli biçimde etkilenmektedir.
Binlerce bitki ve hayvan türü daha yok olabilir
IPCC’nin yeni raporuna göre, günümüzde hissedilen iklim değişikliğinin sel, sıcak hava dalgaları, türlerin yok olması ve mahsullerin azalması gibi etkileri, karşı önlemler alınmadığı takdirde dünyayı yaşanmaz hale getirecek. Daha fazla gecikmeden önlemlerin alınmaması durumunda “herkes için yaşanabilir ve sürdürülebilir bir gelecek sağlamak için fırsat penceresi kapanacak.”
“Yükselen sıcaklıklar ve kuraklık, sel ve ısı dalgaları gibi aşırı olaylar, bitki ve hayvanları on binlerce yıldır yaşanmayan iklim koşullarına maruz bırakıyor.” diyen rapor, iklim değişikliği karşısında çok sayıda bitki ve hayvan türü için hayatta kalmanın, giderek tehlikeli hale geldiğine işaret ediyor. 1,5 derecelik küresel ısınmayla bile, karadaki türlerin yüzde 14’ünün “çok yüksek” bir yok olma riski altında olduğu belirtiliyor.
Hastalık riskleri artıyor
Rapor, hastalık risklerinin de artacağına dikkat çekiyor. Küresel ısınmanın diğer zorluklarla örtüştüğüne değinen rapor, bu çerçevede şehirlere göç eden insanları, aşırı tüketimi, artan yoksulluk ve eşitsizliği, kirliliği, aşırı avlanmayı ve en son koronavirüs pandemisini listeliyor. Hastalık risklerinin artmaya devam edeceğini ileri sürüyor. Sıcak hava dalgaları, kuraklık, su kıtlığı, nehir taşkınları ve yükselen deniz seviyelerinin yol açtığı sağlık sorunları başlıca riskler olarak sıralanıyor. Rapora göre, Avrupa’da sıcaklıkla ilgili ölümlerin sayısının, sıcaklığın 1,5 dereceyi aşması durumunda iki veya üç katına çıkması muhtemel. O zaman sağlık sistemleri de sınırlarına ulaşacak.
İklim değişikliği kaynaklı çok boyutlu yıkımların, daha fazla ısınma ile hızla artacağına, insanların ve doğanın uyum sağlayamayacağı riskler yaratacağına işaret edilen raporda, “Emisyonlar yalnızca şu anda planlanan oranda azaltılırsa, ortaya çıkan sıcaklık artışı gıda üretimini, su kaynaklarını, insan sağlığını, kıyı yerleşimlerini, ulusal ekonomileri ve doğal dünyanın çoğunun hayatta kalmasını tehdit edecek.” öngörüsü yer alıyor.
Çevre kuruluşlarından alarm
Çevre örgütleri raporla ilgili alarm verdi. Greenpeace Avusturya, “Toplumu gelecekteki iklim koşullarına uyarlamak için gerekli programlar ve fonlar yok.” dedi. Global 2000, “Konuyla uzun süredir ilgilenenler için bile sonuçlar şok edici. Mevcut durum devam ederse, sonuçlar vahim” diye uyardı. Çevre koruma örgütü WWF Avusturya, bulguları “uluslararası siyasete uyanma çağrısı” olarak gördü ve bir iklim ve doğa koruma anlaşması çağrısında bulundu. Fridays for Future ise, “siyaset harekete geçmezse kaderin bizi nereye sürükleyeceğini bu kadar kesin olarak öngörememiştik” açıklaması yaptı. Hükümetlerin mevcut durumda bilerek zamanımızın tartışmasız en büyük insani felaketini hazırladığına vurgu yaptı.
Paris İklim Anlaşması, küresel ısınmanın sanayi öncesi döneme göre 1,5 derece ile sınırlandırılmasını öngörüyor. Dünya şimdiden 1,1 derece ısınmış durumda. IPCC raporuna göre, 1,5 derece hedefine ulaşılsa bile, iklim değişikliğinin bazı sonuçları “geri döndürülemez” olarak kalacak. BM Genel Sekreteri António Guterres, dünyanın en büyük sera gazı salıcılarını “tek evimizi” ateşe vermiş olmakla suçladı.