Gazze Şeridi'ndeki çatışmalar daha da kanlı bir hal alırken, siyonist İsrail üzerindeki uluslararası “baskılar” da artıyor.
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres sesini yükseltmeye başladı, BM Genel Kurulu ise insani ateşkes çağrısında bulundu. İsrail’in suç ortağı ABD bile sivil kayıpların yüksek olduğunu dile getiriyor ve insani yardım malzemelerinin Gazze’ye girişine izin verilmesi için Siyonistlere çağrıda bulunuyor. Filistin direniş güçlerinin belini kırma, esirleri kurtarma, Gazzelileri Mısır’a sürme hedeflerine ulaşamayan işgalci İsrail ordusunun kayıpları günden güne yükseliyor. Siyonist İsrail’e karşı uluslararası tepkiler, Filistin’de işlediği katliamlar ve savaş suçları nedeniyle giderek büyüyor.
Savaşın başından bu yana Siyonist savaş aygıtına “koşulsuz destek” veren emperyalist devletler, soykırımcı İsrail’e karşı dünya halklarının sokağa taşan tepkilerine artık sessiz kalamıyorlar. Önce 12 Aralık Salı günü BM Genel Kurulu, acil “insani ateşkes” çağrısında bulunan bir kararı ezici çoğunlukla onayladı. Akabinde ABD Başkanı Joe Biden İsrail'in savaştaki tutumunu eleştiren bir açıklama yaptı. 12 aralıktaki oylamada, bir grup Arap ülkesinin öncülük ettiği kararı 153 ülke kabul etti. Ve tabi ki aralarında ABD ve İsrail'in de bulunduğu sadece 10 ülke reddetti. 23 ülke ise çekimser kaldı. Ekim ayında benzer bir karar için yapılan oylama yalnızca 120 evet oyu almıştı. 12 aralık salı günü alınan karar bağlayıcı olmasa da bir yandan, 153 artı 23 ülkenin İsrail'in Filistin’de işlediği savaş suçlarını onaylamadığını, Filistin halkına çektirilen acılardan duydukları rahatsızlığın boyutunu yansıtıyor. Diğer yandan, ABD'nin İsrail'e verdiği “sınırsız destek” nedeniyle ne kadar yalnızlaştığını da gösteriyor. Bu nedenledir ki Washington'un “Siyonist” başkanı da giderek daha eleştirel tonda açıklamalar yapmak zorunda kalıyor.
Savaş sonrası “ertesi gün” tartışmaları
Daha önce “Eğer İsrail olmasaydı, mevcut olmasaydı onu icat etmemiz gerekirdi" diyecek kadar ‘cüretkâr’, “Siyonist olmak için Yahudi olmaya gerek yok, ben bir siyonistim” diyecek kadar histerik açıklamalar yapan ABD Başkanı Joe Biden, 12 Aralık’ta net ifadelerle “İsrail dünyanın büyük bir kısmı tarafından destekleniyor. Ancak gelişigüzel yapılan bombalamalar nedeniyle bu desteği kaybetmeye başlıyorlar” diyerek Gazze kasabı Netanyahu’yu “uyardı.”
Biden, Binyamin Netanyahu'nun dinci-faşist koalisyon ortaklarını isim vererek eleştirdi ve “İki devletli çözüme yaklaşan hiçbir şeyi istemiyorlar” demek durumunda kaldı.
ABD ile İsrail arasında “derinleşen çatlağın” temel nedeni, savaş sonrası Gazze Şeridi'nde ne yapılacağı konusundaki anlaşmazlıklardır. Washington, Batı Şeria'yı yöneten Filistin Yönetimi'nin kıyı bölgesinin kontrolünü geri alması konusunda ısrar ederken, Netanyahu bunu kategorik olarak reddediyor. Aslında bırakın Gazze’yi, Batı Şeria'nın birçok yerinde bile kontrolü kaybetmiş olan zayıf ve yozlaşmış “otoritenin” mevcut haliyle Filistin cephesinde bir güvenilirliği olmadığı gibi, ABD ve İsrail için de işlevsel olduğu/olabileceği söylenemez.
Siyonist İsrail henüz “ertesi gün” için kendisine ait bir plan sunmuş olmasa da Gazze Şeridi'ni “yeniden” işgal etmek istediğine dair pek çok emare var. Bu hedefine ulaşması ise hiç de kolay görünmüyor. Zira savaş 70. güne yaklaşmasına rağmen işgalci savaş aygıtının kayıpları günden güne artıyor.
Netanyahu 12 Aralık Salı günü yaptığı açıklamada, "Hamas'ın ertesi günü konusunda anlaşmazlıklar var" dedi. Biden'ın ulusal güvenlik danışmanı Jake Sullivan'ın 14 Aralık Perşembe günü görüşmeler için İsrail'e gitmesi planlanıyor. Ancak gelen haberlere göre İsrailli yetkililer, Sullivan'ın İsrail'e savaşı sona erdirmesi için bir süre vermesinden korkuyorlar.
Savaş kızışıyor
İsrail'e yönelik “diplomatik pencere” kapanıyor gibi görünürken, çatışmalar olanca hızı ve sertliği ile devam ediyor. Bu sertlik sadece İsrail’in katlettiği sivil Filistinlilerin sayısına değil, işgalci ordunun askeri kayıp sayısının artmasına da yansıyor.
Her ne kadar İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) şu anda Gazze'nin büyük bir bölümünü kontrol ettiğini iddia etse de direniş kırılamıyor ve “sürpriz” saldırılarla İsrail ordusuna ağır kayıplar verdiriyor.
Aralık ayının başından bu yana güney Gazze Şeridi'ne doğru ilerleyen İsrail, Filistinli sivilleri hedef alarak, tutukladığı sivillerin toplu çıplak fotoğraflarını “Hamas üyeleri” diye servis ederek, “üstünlük” sağlamaya çalışıyor. Ancak sivillere IŞİD gibi muamele yapması, İsrail’in gücünü değil barbarlığını dünyaya gösterdi. Direnişçilerin teslim olduğuna dair tek bir somut veri gösteremeyen dinci-faşist İsrail hükümetinin yalana dayalı kurguları kısa sürede çökertiliyor.
BM tahminlerine göre Gazze Şeridi'ndeki nüfusun yüzde 85'e yakını İsrail’in vahşi bombardımanları nedeniyle yerinden edilmiş durumda.
Dünya basınına yansıyan haberlere göre İsrail, rehinelerin ve Filistinli direnişçilerin bulunduğu tahmin edilen tünellere deniz suyu pompalamaya hazırlanıyor.
İsrail’in insanlıktan ve her türlü ahlak ve savaş kuralından yoksun bu barbarca tutumu dünya halkları nezdinde teşhir olmasını sağlıyor. Nitekim dünyada Siyonistlerin barbarca saldırılarına destek verenlerin sayısında büyük bir düşüş yaşandı.
Psikolojik savaş eşliğinde barbarlık
İsrail ordusu “başarı” haberlerini yaymaya çalışıyor. Geçtiğimiz birkaç gün içinde yarı çıplak Filistinli erkekleri elleri havada gösteren fotoğrafları “Hamas üyeleri teslim oldu” yalanıyla servis ettiler. Akabinde iş makinaları ile özenle kazılmış geniş bir çukura topladıkları 300-400 Filistinliyi yine “Hamas savaşçısı” diye lanse ettiler. Devamında bir ordu sözcüsü, “giderek daha fazla Hamas savaşçısının teslim olduğunu” iddia etti ve “Bu sistemin çöküşünün bir işaretidir, daha fazla baskı uygulamamız gerektiğinin bir işaretidir" diyerek, yaptıkları soykırıma gerekçe uydurmaya çalıştı. Ancak İsrail savaş makinesi son iki ayda o kadar çok yalan söyledi ki, emperyalist medya tekelleri bile artık yapılan açıklamaların asparagas olduğunu saklayamıyorlar.
Psikolojik savaş eşliğinde İsrail’in barbarlığı devam ederken, Katarlı arabulucular Hamas ile İsrail arasında daha fazla rehinenin serbest bırakılması için yeni bir anlaşma üzerinde çalışıyor. Ancak şu ana kadar her iki taraf da müzakere masasına dönmek için herhangi bir hamlede bulunmuş değil. Hamas yetkililerine göre, “anlaşma ancak İsrail'in tüm Filistinli tutukluları serbest bırakmasıyla mümkün olabilir.” İsrail ise buna şimdilik yanaşmıyor.
Tel Aviv’deki savaş suçlularından İsrail Dışişleri Bakanı Eli Cohen 13 Aralık Çarşamba günü histerik bir açıklama yaptı: "İsrail, uluslararası destek olsa da olmasa da Hamas'a karşı savaşa devam edecek" ifadelerini kullanarak güya emperyalistlerin verdiği desteği küçümsedi. Oysa ABD emperyalizmi başta olmak üzere batılı emperyalistlerin çok yönlü desteği olmasaydı, İsrail’in savaşı bu kadar uzun süre devam ettirmesi mümkün olmazdı. Yine de açıklama, Tel Aviv’deki savaş suçlusu çetenin histerik ruh halini yansıtması bakımından dikkat çekici.
Dinci-faşist İsrail rejiminin dünya halkları ve kamuoyu nezdinde meşruiyeti ağır bir darbe yedi. Bu ise emperyalist devletler üzerindeki basıncı arttırıyor. Biden’ın Gazze’de devam eden soykırım savaşı için yılbaşına kadar süre tanıdığı söyleniyor. Buna göre İsrail'in rejiminin zamanı daralıyor. Filistin direniş hareketi ise soluğunu tutarak, siyonistlerin Gazze’de etnik arındırma hedefine odaklanan planlarını bozmaya çalışıyor.
Dünya halklarının sokağa taşan öfkesi, emperyalistlerin siyonist barbarlığa sundukları “koşulsuz destekte” gedikler açmış görünüyor.
ABD başta olmak üzere, emperyalist güçlerin İsrail’e “koşulsuz destek” verme histerisinde çatlaklar açan sokağın bu öfkeli sesi, İsrail’in barbarlığına da dur diyecektir.