Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, yaklaşık yirmi yıl aradan sonra, 21 Eylül’de Çin’e resmi bir ziyaret gerçekleştirdi. Geçtiğimiz mart ayında Çin, Ortadoğu’da rakip olan Suudi Arabistan’la İran arasında yakınlaşmaya aracılık etmişti. Bir ay sonra Pekin, İsrail ile Filistin arasındaki barış görüşmelerini kolaylaştırmaya hazır olduğunu açıkladı. Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas haziran ayında Çin’i ziyaret etti. Suriye Arap Birliği’ne dahil oldu. Yakın zamandaki G20 zirvesinde ise ABD, Suudi Arabistan, AB, Birleşik Arap Emirlikleri ve Hindistan tarafında kapsamlı bir ticaret koridoru üzerinde anlaşmaya varıldığı ilan edildi. Esad’ın ziyareti bu gelişmelerin ardından gerçekleşti. Bunun, ziyarete daha derin bir anlam kazandırdığı belirtiliyor.
Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ve diğer Çinli liderler Beşar Esad ile bir araya gelerek “ikili ilişkiler ve karşılıklı çıkarları ilgilendiren konular hakkında derinlemesine” görüş alışverişinde bulundular. Esad bu görüşmeden, daha yakın diplomatik bağların ötesinde, on yıllık yıkıcı savaşın ardından harabeye dönmüş olan ülkesinin ekonomisi için mali destek almayı umuyor. BM’ye göre Suriye, 250 milyar dolara mal olacağı hesaplanan harap olmuş altyapısını yeniden inşa etmek istiyor. Buna yardımcı olabileceği inancıyla 2022’de cazibeli bulduğu Kuşak ve Yol projesine (BRI) katıldı. Pekin’in ise uzun süredir Suriye’nin, Akdeniz ve Avrupa’ya erişim sağlayabilecek ve BRI için kullanışlı bir geçiş yolu açabilecek liman kentleri Tartus ve Lazkiye’ye “göz diktiği” söyleniyor. Dolaysıyla Esad’ın Çin ziyaretinin, Suriye’nin uluslararası topluluğa dönme ve diplomatik kuşatmadan çıkış arama çabası olmanın ötesinde, ekonomik ve siyasi açıdan da önemli sonuçlara yol açacağı varsayılıyor.
Çin’in Suriye’nin yeniden inşa projelerinde oynayacağı önemli rolün görüşmelerde ele alındığı, bu çerçevede Kuşak ve Yol projesinde uygulanabilir adımları atmak istedikleri anlaşılıyor. Esad ile bir araya gelen Xi Jinping’in, “Çin-Suriye stratejik ortaklığı” kurulduğunu duyurması ve bunu “ikili ilişkiler tarihinde önemli bir dönüm noktası” olarak nitelendirmesi, önemli anlaşmalara varıldığı izlenimini güçlendiriyor. Çinli yetkililerin Xi-Esad görüşmesinin “savaş sonrası yeniden yapılanma ve ekonomik toparlanma sürecinde değerli bir destek olduğunu belirtmeleri” de buna işaret ediyor. Zaten Çinli yetkililer “Çin şirketlerinin Suriye’nin yeniden inşa projelerinde aktif olarak yer aldığını” önceden de açıklamışlardı. Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Mao Ning ise yaptığı açıklamada, Beşar Esad’ın ziyaretinin iki ülke arasındaki karşılıklı siyasi güveni ve çeşitli alanlardaki iş birliğini daha da derinleştirdiğine ve ikili ilişkileri yeni boyutlara taşıdığına inandıklarını söyledi.
Çinli liderler, diplomatik bağların 67 yıl önce kurulmasından bu yana Çin-Suriye ilişkilerinin “sağlam ve istikrarlı bir şekilde” büyümeyi sürdürdüğünü belirtiyorlar. Suriye’nin Çin ile ilişkilerinin 2000 yılından sonra daha da gelişmeye başladığına dikkat çekiliyor. Esad, 2004’te Pekin’i ziyaret etmiş ve o zamanki Çin başbakanı Hu Jintao ile görüşmüş, iki taraf bilim, tarım, iletişim ve petrol alanlarında işbirliği anlaşmaları imzalamış ve Suriye-Çin İş Konseyi’ni kurmuşlardı. 2011 öncesinde Çin’in Telekom devleri olan ZTE ve Huawei’nin Suriye’de sözleşmeli projeleri olduğu ve Çin’in araç satışlarının her yıl 10 bin adetin üzerine çıktığı söyleniyordu. Çin, devlete ait üç şirketin toplam 3 milyar dolarlık yatırımıyla Suriye petrol sektörünün en büyük yatırımcılarından da biriydi.
Suriye’ye karşı yürütülen savaş, altyapının büyük ölçüde tahrip olmasına ve petrol de dahil olmak üzere Suriye ekonomisinin birçok hayati sektörünün çökmesine yol açtı. Dolaysıyla Esad yönetiminin, savaşın harap ettiği ülkeyi yeniden inşa etmek için Pekin’den milyarlarca dolar istediği iddia ediliyor ve Çin’in, yeniden yapılandırmada aktif yer almasını istiyor. Zaten Eylül 2017’de Suriye yönetimi, Rusya ve İran’ın yanı sıra Çin’i de yeniden inşa projelerine öncelik verecek “dost hükümetler” olarak tanımlamıştı. Bundandır ki Esad, Xi Jinping ile yaptığı görüşmede, “Bugün dünyaya denge ve istikrarı yeniden kazandıracak çok kutuplu bir dünya şekillendiğinden bu ziyaret, zamanlaması ve koşulları açısından önemlidir. Aydınlık ve umut verici bir gelecek adına bu anı değerlendirmek hepimizin görevidir” değerlendirmesinde bulundu.
Ancak Çin’in, batılı güçlerin ağır yaptırımlarına maruz kalan bu yoksul Arap ülkesine yatırım yapma konusunda isteksiz davrandığını iddia edenler de var. İddialar, Suriye’nin istikrarsız ortamı ve bunun sonucu olarak Çin’in Suriye’deki yatırımlarının geri dönüş olasılıkları konusunda endişelerine dayandırılıyor. Buna göre Pekin yönetimi yeniden yapılanmada önemli bir katılımcı olmaya pek hevesli değil. Ancak, enerji sektörünün yanı sıra başta demiryolu geliştirme, otoyol inşaatı ve Suriye limanları ile havalimanlarının genişletilmesi olmak üzere altyapı alanlarında Çin, ülkenin yeniden inşasında rol alacağını duyurmuş bulunuyor. Her ne kadar ülkenin petrol kaynaklarının çoğu ABD ve Kürtler önderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) kontrolü altında olsa da Çin’in yatırım yapmaya hazırlandığına dair somut veriler de var. Beşar Esad’ın yanındaki heyetle Çin Devlet Başkanlığı uçağı ile Şam’dan Pekin’e taşınması ve gösterişli bir törenle karşılanması, Çin yönetiminin Suriye ile ilişkilere verdiği öneme işaret ediyor.
Ziyaret, “ABD-Çin rekabeti” nin uzantısı olarak da değerlendiriliyor
Kimi siyasi gözlemciler, Esad’ın Çin ziyaretinin “ABD-Çin rekabeti çerçevesinde” değerlendirilmesi gerektiğini savunuyor. Bunun, Xi’nin Çin’in nüfuzunu, ABD’nin geleneksel olarak hegemon güç olduğu Orta Doğu’ya genişletme arzusunun bir işareti olduğu belirtiliyor. Çin ile ABD arasında karşılıklı olarak atılan her adım zaten bu anlama gelmektedir. Çin’in Ortadoğu’ya gösterdiği büyük ilgisi ve bölgedeki etkisinin giderek artması da bunun sonucudur. Çin, Ukrayna savaşından hareketle Rusya’nın nüfuzunun azalmış olabileceği inancından ve ABD hegemonyasında bir çözülmenin yaşanıyor olması gerçeğinden hareketle Ortadoğu’da bir boşluğun ortaya çıkmış olduğunu varsayıyor. Bunun için de bölgede daha büyük bir rol oynamaya çalışıyor. Bu, elbette ki emperyalist hegemonya mücadelesinde başa güreşen küresel bir güç olma konumunun da bir sonucudur.
Xi, Çin’in Suriye’yi temel çıkarları ve önemli endişeleri konularında kararlı bir şekilde desteklemeye devam edeceğini, gelişmekte olan ülkelerin ortak çıkarlarını korumak için Suriye ile birlikte çalışacağını ve dış müdahaleye karşı çıkma konusunda Suriye’yi destekleyeceğini vurguladı. Tek taraflılık ve zorbalığı eleştirerek “Ulusal bağımsızlığın, egemenliğin ve toprak bütünlüğünün korunmasını” savundu. Xi, Çin’in Suriye’yi yeniden inşa, terörle mücadelede kapasite geliştirme ve “Suriye liderliğinde, Suriye’nin mülkiyetinde” ilkesine uygun siyasi çözümü teşvik etme konusunda desteklediğini ifade etti. Çin’in ayrıca diğer Arap ülkeleriyle ilişkilerini geliştirmesi ve uluslararası ve bölgesel meselelerde daha büyük rol oynaması konusunda Suriye’yi desteklediğini de sözlerine ekledi.
Çin, Astana sürecine katılarak Suriye için diplomatik hamlelerde aktif rol oynamış, Güvenlik Konseyi’nde veto yetkisini Esad’ın “meşruiyetine” darbe olarak değerlendirilen kararlara karşı birden fazla kez kullanmıştır. Çin ayrıca, “ABD’nin Suriye’den petrol, doğalgaz ve diğer kaynakları yağmalayarak 115 milyar dolar değerinde kayıplara yol açtığını” açıkça söylemekte ve “Suriye’nin istikrardan kaosa’ dönüşmesinde ABD’nin suçlarına işaret etmektedir. Çin’in aktif bir şekilde devreye girmesi, Suriye’de dengelerin değişeceği yönündeki beklentileri güçlendirmektedir.