Cihatçı terör yeniden harekete mi geçiriliyor?

Humus saldırısı, İdlib’teki cihatçı emirlik yıkılmadan Suriye’nin rahat bir nefes almasının imkansız olduğunu tartışmaya yer bırakmayacak bir şekilde kanıtlamıştır.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Basın derleme
  • |
  • 07 Ekim 2023
  • 08:55

Emperyalist-Siyonist güçlerin Türkiye, Suudi Arabistan, Katar gibi suç ortaklarıyla birlikte Suriye’ye karşı başlattıkları savaşın 12 yılından sonra, cihatçı terörün yeniden sahaya sürüldüğüne dair veriler yansımaya başladı. İdlib ve çevresinde Saray rejiminin koruması altında emirlik kuran cihatçılar, emperyalistlerden de aldıkları destekle “korunaklı” bir alana kavuştular. Bu korunaklı alanda AKP-MHP rejiminin katkılarıyla büyük bir silah yığınağı da yapabildiler.

İdlib’de emirlik kuran cihatçılar ABD, AB ve Birleşmiş Milletler tarafından da terör örgütü ilan edilmişlerdi. Lakin, Türk devletinin cihatçı terörle iş birliği yapmak konusunda bir çekincesi yok. TSK ile cihatçılar yıllardan beri aynı mevzilerde bulunuyor, Suriye topraklarının bir kısmını birlikte işgal ediyorlar. ABD başta olmak üzere batılı emperyalistler ise cihatçı terör örgütlerine özel bir ihtimam gösteriyorlar. AKP-MHP rejiminin bu cihatçı emirliği koruma altına almasını da hem ABD hem AB takdirle karşılıyor.

Emperyalistler ve işbirlikçilerinin kaba riyakarlıkları saymakla bitmez; ancak İdlib’deki cihatçı emirliğe gösterilen özen, riyakarlıkta tüm sınırların aşıldığını kanıtlıyor. Orta çağ zihniyetine göre yönetim kuran El Nusra ya da yeni adıyla Heyet Tahrir eş-Şam, İdlib’de yaşayan siviller üzerinde katı bir şeriat yönetimi kurmakla kalmadı, cihatçı terörün yuvalandığı büyük bir üsse de sahip oldu. Bu vahşi rejim sadece ABD değil Fransa, Almanya ve İngiltere gibi “demokrasi havarisi” batılı emperyalistler tarafından da destekleniyor.

***

5 Ekim Perşembe günü Suriye’nin Humus kentindeharp okulu mezuniyet törenine düzenlenen SİHA saldırısı, cihatçı terörün emperyalistler tarafından yeniden harekete geçirildiği tartışmalarını başlattı. Saldırıda en az 80 kişinin hayatını kaybettiği, yüzlerce kişinin ise yaralandığı bildirildi. Saldırıda kadın ve çocukların da aralarında olduğu onlarca sivilin hayatını kaybettiği Suriye kaynakları tarafından da teyit edildi. Tören sırasında askerler ile sivillerin iç içe olması ve saldırının doğrudan kalabalığın ortasına yapılması Suriye tarihinde bu şekilde yapılan en vahşi katliamının gerçekleşmesine neden oldu.

Suriyeli kaynaklar, son dönemde ABD ile Fransız istihbarat örgütlerinin cihatçı terör örgütleriyle daha yakın bir iş birliğine girdiğini ve onları yeniden sahaya sürmeye hazırlandığını savunuyor. Humus katliamı bu iddiaları doğrular niteliktedir. Cihatçıların kimyasal silahlarla saldırı düzenleyip, batılı istihbarat örgütlerinin desteği ile suçu Rus ordusunun üstüne atmaya hazırlandıklarına dair iddialar da var. Nitekim bu kirli yöntemler, emperyalistlerin desteği ile daha önce birden fazla kez Esad yönetimine karşı kullanmıştı.

***

Cihatçı terör örgütlerinin emperyalistlerden destek ve istihbarat bilgisi almadan bu çapta bir katliam yapma ihtimallerinin düşük olduğu belirtiliyor. Suriyeli resmi olmayan kaynaklar ise, ABD-Fransa ikilisinin saldırıyı planladığını öne sürüyor. Bu iddialar henüz kanıtlanmış olmasa da yabana atılacak cinsten değil.

İdlib’e sıkışan, sık sık kendi arlarında çatışan, Türkiye dışında dünya ile bağlantı yolları olmayan cihatçıların, kendilerini koruyan Saray rejimine güvenmediklerini gösteren birçok veri de var. Zira, Türkiye ile birlikte hareket eden çetelerle El Nusra arasında sık sık çatışmalar yaşanıyor. Hal böyleyken ABD ve Fransa gibi emperyalist güçlerden doğrudan destek almak cihatçı emirlik için büyük bir fırsattır. Zira Rusya Saray rejimi ile arayı bozmamak için bu emirliği yıkmak için henüz harekete geçmese de İdlib ve çevresinin “cihatçı urdan” temizlenmesi gerektiğini vesile doğdukça dile getiriyor.

Ukrayna’da Rusya’ya karşı yıpratma savaşını uzatan ABD ile batılı suç ortakları, Suriye’de de çatışmaları kızıştırma kararı almış görünüyor. Bunun için kullanabilecek en işlevsel araç yine cihatçı terör örgütleridir. Humus’ta yapılan vahşi katliam bu yeni politikanın startı olabilir.

***

Bu kapsamda bir katliama girişilmesi, “İdlib’deki cihatçı terör emirliğine daha ne kadar tahammül edilecek?” tartışmalarını yeniden gündeme getirmiş görünüyor. AKP şefi ve Saray rejimi ile ilişkilerini gözeten Putin, şimdiye kadar İdlib’e kapsamlı bir saldırı kararı almaktan kaçındı. Esad yönetiminin bu yöndeki taleplerini ise, “henüz zamanı gelmedi” diyerek bekletti. ABD-Fransa ikilisinin cihatçıları harekete geçirmesi Putin’in İdlib konusundaki kararını gözden geçirmesine neden olacak mı? Bu henüz belli değil. Ancak Şam’da bu eğilimin daha belirgin bir hal alması kaçınılmaz görünüyor. Zira Humus saldırısı, bu cihatçı emirlik yıkılmadan Suriye’nin rahat bir nefes almasının imkansız olduğunu tartışmaya yer bırakmayacak bir şekilde kanıtlamıştır.

Suriye’yi savaşla yakıp-yıkan, büyük insan kıyımlarına, toplumun yarısının ülke içinde ya da dışında göçmen olmasına neden olan ABD ile suç ortakları, “Sezar yaptırımları” uygulayarak da savaşta ölmeyenleri açlıkla yere sermeye çalışıyor. Tüm bunların ardından cihatçıların yeniden harekete geçirilmesi, emperyalistlerin ne kadar acımasız ve vahşi olabileceklerini bir kez daha gözler önüne sermiştir.