Çin Devlet Başkanı Şi Jinping ile Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro Moros, 3 Eylül Çarşamba günü Büyük Halk Salonu'nda görüştü. Liderler, iki ülke ilişkilerinin “her türlü hava koşuluna uygun” stratejik ortaklığa yükseltildiğini duyurdu. 8-14 Eylül'deki ziyaretin ana odak noktasını kaynaklar, enerji ticareti, borç geri ödemeleri gibi konular oluşturdu. Maduro'nun Çin'e yaptığı yedi günlük "tarihi" ziyaret, Venezuela’nın başkan yardımcısı ve petrol bakanının da bulunduğu bir Venezüella heyeti ile Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi'nin de aralarında bulunduğu Çinli yetkililer arasında bir hafta önce Şangay'da yapılan toplantının ardından geldi.
“Gelişmekte olan ülkeler”den çok sayıda lider son zamanlarda Çin'i ziyaret etti veya ziyaret etmeyi planlıyor. Maduro'nun ziyareti, Çin ziyaretine pazar günü başlayan Zambiya Devlet Başkanı Hakainde Hichilema ve Perşembe'den Cumartesi'ye kadar Çin'e resmi bir ziyarette bulunacak olan yeni Kamboçya Başbakanı Hun Manet'in de aralarında bulunduğu diğer ülkelerden liderlerin ziyaretleriyle örtüştü. Gözlemciler bunun, küresel güneyin Çin'in büyümesine olan güvenin ve Çin ile işbirliği yapma isteğindeki artışın göstergesi olduğunu ifade ediyor.
Enerji yatırımı ve bu alandaki işbirliğinin gezinin ana teması olması muhtemel. Zira Çin dünyanın en büyük ham petrol ithalatçısı iken Venezuela da kanıtlanmış en büyük rezervlere sahip ülkedir. KPLER adlı kurumun verilerine göre, ABD'nin Venezuela petrolüne uyguladığı yaptırımlara rağmen Çin geçen yıl ülkeden yaklaşık 283 milyon varil veya yaklaşık 38,8 milyon ton ham petrol ithal etti. Venezuela teslimatlarının çoğu Malezya gibi üçüncü ülkelerden yapılıyor. Çin devlet şirketi PetroChina, Venezüella devlet petrol şirketi PDVSA ile birlikte Orinoco kuşağındaki Sinovensa projesinde %40’lık bir hisseye sahip. İki tarafın Kuşak ve Yol Girişimi'nin (BRI) ortaklaşa inşa edilmesi ve ekonomi, eğitim, teknoloji, havacılık alanlarında işbirliği anlaşmaları imzalaması, ikili ilişkilerin yeni bir aşamaya girdiğine işaret ediyor.
Şi, “Venezuela’nın ulusal egemenliğini, onurunu ve sosyal istikrarını koruma çabalarının yanı sıra, dış müdahalelere karşı haklı davasını da kararlı bir şekilde desteklemeye devam edeceğini” ifade etti. Maduro ile birlikte açıklama yapan Şi, “Çin-Venezuela ilişkilerinin stratejik ortaklığa yükseltildiğini” duyurdu. Bunun, “Tarihsel gelişimin genel eğilimine uygun olduğunu” ileri süren Şi, iki tarafın da stratejik iş birliğini daha verimli hale getirmesi durumunda bunun “iki halka daha fazla fayda” sağlayacağına ve “dünya barışına ve kalkınmasına” pozitif enerji aşılayacağına inandığını söyledi.
Maduro, Venezüella’nın yasadışı tek taraflı yaptırımlardan ve Covid-19 salgınından muzdarip olduğu ve birçok zorluk yaşadığı sırada Çin’in sağladığı destek ve yardımlar için şükranlarını dile getirdi. Venezuela’nın Kuşak ve Yol’un ortak inşasını desteklediğini söyleyen Maduro, Şi’nin önerdiği Küresel Kalkınma Girişimi, Küresel Güvenlik Girişimi ve Küresel Medeniyet Girişimi’ni de desteklediğini belirtti. İki lider BRI, ekonomi ve ticaret, enerji, finans, yatırım, dijital ekonomi, eğitim, turizm, bilim ve teknoloji, sağlık, havacılık gibi alanlarda da çok sayıda ikili işbirliği anlaşması imzaladı.
Taraflar arasındaki ilişkilerin yükseltilmesine ilişkin yayınlanan ortak deklarasyonda şu ifadelere de yer verildi: “İki ülke barış, kalkınma, adalet, demokrasi ve tüm insanlık için özgürlük gibi ortak değerlerin desteklenmesinin, her türlü hegemonyacılık ve güç politikasına karşı çıkılmasının gerekli olduğuna inanıyor. Tek taraflılığın her türlüsü, belirli ülkeleri hedef alan dışlayıcı kliklerin oluşumuna karşı çıkıyor.”
Ziyaret vesilesiyle Venezuela BRICS’e katılma konusundaki ilgisini yineledi ve “Ülkenin büyük petrol ve doğal gaz rezervleriyle güvenilir bir enerji tedarikçisi olarak katkıda bulunacağına” söz verdi.
Çin haber ajansı Xinhua’ya özel bir röportaj veren Maduro, bugün uluslararası toplumun hiçbir ülke veya grubun hakim olmadığı çok kutuplu bir dünyaya geçişe yardımcı olacak tarihi bir fırsatla karşı karşıya olduğunu söyledi. Kendisinin, “Düzinelerce gelişmekte olan ülkenin insanlığın yeniden birleşmesine ve mutluluk, eşitlik, özgürlük ve demokrasi haklarını yeniden kazanmasına yardımcı olduğunu” söyleyen Maduro, “Bu çabaların ön saflarında yer alan ülke” olarak tanımladığı Çin’i selamladı.
ABD Asya-Pasifik’te askeri paktlar kurmaya çalışırken, Çin ise bir zamanlar Amerika’nın “arka bahçesi” diye anılan Latin Amerika ülkeleriyle işbirliğini geliştiriyor.