Almanya’daki MİT faaliyetleri

Hem basın üzerinden hem de Alman istihbarat örgütünün 2018 yılında yayınlamış olduğu raporunda özel bir başlık ayrılan MİT ve onun Almanya’daki faaliyetleri bütün açıklığı ile ortaya serilmiş iken bu zamana kadar bu cinayet örgütüne karşı ciddi hiçbir girişimde bulunulmamıştır. Çünkü her iki ülkenin istihbarat örgütleri birlikte asıl olarak devrimci örgütlere karşı faaliyetler sürdürmektedirler.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Dünya
  • |
  • 07 Temmuz 2019
  • 07:46

Alman parlamentosunda gurubu bulunan Die Linke (Sol Parti) ile FDP (Hür Demokratlar) milletvekilleri, Türk Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) Almanya’daki faaliyetleri hakkında, cevaplaması için hükümete bir soru önergesi sundular. Soru önergesine Alman hükümetinin vermiş olduğu yanıt, MİT’in uzun yıllardır başta Almanya olmak üzere Avrupa’nın birçok ülkesinde yürütmekte olduğu yasadışı faaliyetlerin basına yansımasına vesile oldu.

Stuttgarter Nachrichten gazetesinin söz konusu cevaba dayandırdığı rakamlara göre, Almanya’da casusluk faaliyetlerine ilişkin yürütülen her dört soruşturmadan biri MİT ile bağlantılıdır. Sol Parti’nin bir diğer soru önergesi yine MİT adına çalışanlarla ilgili yürütülen yasal işlemler hakkındaydı. Bu önerge üzerine, Alman Federal Başsavcılığı, son iki yıl içerisinde MİT’e bağlı olarak casusluk yapıldığı iddiasıyla 19 soruşturma açılmış olduğunu açıkladı. Almanya’nın iç istihbarat biriminin başkanı Hans Georg Maassen ise MİT’in Almanya’daki faaliyetlerine ilişkin gelişmeleri, “Bu istihbarat faaliyetleri sebebiyle bazı kişilerin Almanya’da tutuklanıp yargılanması boyutlarına gelmiş olması endişe vericidir” sözleriyle dile getiriyor.

Gazetenin bu açıklamaları üzerine, Sol Parti Meclis Gurup Başkanı Sevim Dağdelen, halihazırda süren soruşturmalara ilişkin olarak, bunların “buz dağının sadece görünen kısmı” olduğunu söylüyor. Dağdelen ayrıca, “Türkiye’nin NATO üyesi olması sebebiyle çoğu vakada soruşturma yoluna gidilmediğini” belirterek, “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan adına Almanya’da faaliyet gösteren casus ağının derhal engellenmesi” gerektiğini ifade ediyor. Stuttgarter Nachrichten gazetesi, istihbarat uzmanlarının tahminlerine dayandırarak verdiği haberinin devamında ise Almanya’da MİT adına faaliyet gösterenlerin yaklaşık olarak 6 bin civarında olduğunu yazıyor.

Sermaye devleti adına yıllardır her türlü yasadışı faaliyet yürüten MİT adlı cinayet örgütünün, özellikle AKP’nin iktidarı döneminde yurtdışındaki çalışmaları katlanarak artmıştır. Bu çalışmalar, dümenini AKP iktidarının tuttuğu sermaye devletinin yurtdışında finanse edip örgütlediği çete kurumları eliyle sürdürülüyor. Bu gerçek, basın kuruluşları ve Alman istihbarat örgütü tarafından defalarca belgeleriyle ortaya konulmuş bulunuyor.

Almanya’nın iç istihbarat birimi olan Anayasa Koruma Teşkilatının (BFV) 2017 yılı raporunda da Avrupalı Türk Demokratlar Birliği’nin (UETD) Almanya’daki faaliyetlerinin izlendiği açıklanmıştı. BFV Başkanı Hans Georg Maassen, basın toplantısında, “UETD’yi milliyetçi, özgürlükçü, demokratik ilkelerin oluşturduğu anayasal düzen ile uyumlu olmayan bir grup olarak değerlendiriyoruz” ifadelerini kullanmıştı.

Söz konusu raporun devamında, “UETD’nin kuruluş statüsünde, herhangi bir siyasi amaç gütmeyen sivil toplum kuruluşu görüntüsü verdiği, ancak AK Parti’nin lobi kuruluşu gibi hareket ettiği ve UETD adlı kurumun hakkında Adalet ve Kalkınma Partisi’nin gayriresmi yurtdışı örgütlenmesidir” deniliyor. Yine bu aynı örgütün, Mayıs ayında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katıldığı Saraybosna’daki Genel Kurul’unda ismini, Uluslararası Demokratlar Birliği (UİD) olarak değiştirmiş olduğu belirtiliyor.

Son dönemde, UİD olarak adlandırılan bu çete örgütün yanı sıra, Türkiye’den din görevlisi, öğretmen, konsolos çalışanı, burslu öğrenci adı altında gönderilen ve yurtdışında MİT adına çalışan yüzlerce kişi açığa çıkarıldı. Son olarak Almanya’da DİTİB’e (Diyanet İşleri Türk-İslam Birliği) bağlı imamların casusluk yaptığına ilişkin iddialar ortaya atılmıştı. DİTİB de iddiaları doğrulayarak, bazı imamların Türkiye’nin “FETÖ” olarak adlandırdığı Gülen cemaatine yakın kişiler hakkında Ankara’ya bilgi verildiğinin saptandığını duyurmuş ve bu kişilerin yurtdışı edildiğini açıklamak zorunda kalmıştı.

Özellikle 15 Temmuz 2016 tarihindeki darbe girişimi sonrası yasadışı faaliyetlerine ivme kazandırın MİT, tabir yerindeyse Avrupa’da hiçbir ciddi engelle karşılaşmadan faaliyetlerini sürdürüyor. Bu durum BBC Türkçe tarafından gündeme getirilerek belgelenmiştir de. Örneğin Türk Genelkurmay’ı tarafından yurtdışındaki askeri ateşeler ile NATO üslerinde görevli askeri personele, Avrupa ülkelerine kaçan darbe şüphelisi askerlerin nerede kaldıkları, sığınma başvurusu yapıp yapmadıkları, yabancı devletler ve medya kuruluşlarıyla irtibatta olup olmadıkları konusunda detaylı bilgi toplanılmasını isteyen 9 Haziran tarihli bir emrin gönderildiği ortaya çıkmış bulunmaktadır. Milli Savunma Bakanlığı ile Berlin Büyükelçiliği’nin, gazetenin konuya ilişkin sorusuna ‘yanıt vermekten kaçındığı’ da aynı haberde yer alan bilgiler arasındadır.

Tüm bu gelişmelerden duyduğu kaygıları BBC Türkçe’ye aktaran Yeşiller Milletvekili Ströbele, “MİT’in Almanya’da inanılmaz gizli faaliyetleri var” diyerek, “Almanya iç istihbarat kurumu Anayasayı Koruma Teşkilatı, dış istihbarat teşkilatı BND ve federal polisin Türkiye ile iş birliğini denetlemesi” gerektiğini dile getiriyor.

Alman ve Türk sermaye devletinin ikiyüzlülüğü

Hem basın üzerinden hem de Alman istihbarat örgütünün 2018 yılında yayınlamış olduğu raporunda özel bir başlık ayrılan MİT ve onun Almanya’daki faaliyetleri bütün açıklığı ile ortaya serilmiş iken bu zamana kadar bu cinayet örgütüne karşı ciddi hiçbir girişimde bulunulmamıştır. Çünkü her iki ülkenin istihbarat örgütleri birlikte asıl olarak devrimci örgütlere karşı faaliyetler sürdürmektedirler. Almanya’nın iç istihbarat birimi olan Anayasa Koruma Teşkilatının (BFV) başkanı Massen, MİT’i “partner” olarak tanımladıklarını, “radikal İslam, sol terörizm ve PKK konularında işbirliğine ihtiyaç” duyduklarını dile getirmekte hiçbir sakınca görmemektedir.

Bundan dolayıdır ki, 2016 yılında Almanya’da yaşayan Kürt devrimcisi Y. Koçu takip eden, hakkında bilgi toplayan ve bu faaliyetleri için MİT’ten 20.950 avro para aldığı ve MİT adına çalıştığı mahkemede belgelenen Mehmet Fatih S. isimli şahıs, sadece iki yıl hapis cezasına çarptırılmıştır. Bu faaliyetleri yürütürken “profesyonel” davranmayışını sanığın lehine değerlendiren Hamburg mahkemesi de verilen bu cezayı tecil etmiştir.

Oysa yine bu aynı mahkemeler, yurtdışında özel olarak da Almanya’da, yürüttükleri devrimci faaliyetlerinden dolayı yüzlerce Türkiyeli ve Kürdistanlı devrimciye onlarca yıl hapis cezaları vererek, özel güvenlikli zindanlarda yıllarca tutsak etmektedir. Bu cezalar Türk ve Alman istihbaratının bilgilerine dayanarak verilmektedir. İstihbarat örgütleri, isimleri ne olursa olsun, sermayenin sömürü düzenini sürdürebilmesi için, işçilere-emekçilere ve onların öncüsü olan devrimcilere karşı dünyanın her tarafında alçakça faaliyetlerini sürdürmektedirler. Onlar ister “uygar yasalarla yönetilen” Avrupa ülkelerinde olsun, isterse Türkiye gibi dinci gerici-faşist ülkelerde olsunlar her zaman birlikte ve devrime karşı faaliyetlerini sürdüreceklerdir. Çünkü onların varlık nedeni, kapitalist barbarlık düzenidir ve o bütün kurumlarıyla birlikte ortadan kaldırılmadığı sürece bu böyle devam edecektir.